Değirmencioğlu'nun günlük ekonomi yorumu!

Emtia sepetinde görülen toparlanma ve Brent cinsi petrolün varil fiyatının 37 dolar seviyesinin üzerine atması küresel risk iştahında ciddi bir artışa neden oldu

Piyasaların “risk on” moduna geçmesi ile birlikte küresel hisse senedi endekleri de talep görüyor

Borsa Istanbul son 12 günde % 11 prim yaparken, TL’ye olan genel talebin ise kuru önemli destek seviyesine çektiğini görüyoruz (bakınız grafik)

10 Mart tarihinde düzenlenecek olağan Avrupa Merkez Bankası toplantısına yönelik büyük beklenti piyasaları olumlu tarafta tutuyor

EUR’nun değer kaybedeceği beklentisi ie EUR/TL kuruna taktiksel olarak girişlerin yardım ile 3,12 seviyesinin hedef tahtasına girdiğini düşünüyoruz

Merkez Bankalarının piyasa desteğinin süreceği beklentisi ile kısa vadede olumlu havanın korunmaya devam edeceği beklentisini göz ardı etmemek gerekiyor

Ancak, orta / uzun vadede negatif faiz politikasının işe yaramayacağı gerçeğinin anlaşılması ile satış baskısı yeniden oluşacaktır

Kısa vadede piyasanın keyfini çıkarmalı ancak fiyat düzeyinin geleceği makul seviyeleri riskli pozisyonları kapatmak için fırsat olarak görmek gerekiyor

Bugün TÜİK tarafından açıklanacak TÜFE enflasyonuna dikkat etmek gerekiyor. Enflasyonun çift hanelere yükselme riski var

Cuma günü ABD’de açıklanacak resmi istihdam raporu haftanın en önemli gelişmesi olarak takip edilecektir

Piyasa Özeti ve Yorumu

Son yılların en sert satış baskısı ile başlayan Ocak ayının atlatılması ardından, küresel mali piyasaların Şubat ayının son haftası ile birlikte olumlu tarafa evrilemeye çalıştığını görüyoruz. Özellikle, Japonya Merkez Bankası’nın mevduat faiz oranını süpriz bir şekilde negatife çekmesi ve Mart ayını işaret eden Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin sözlü müdahale ile para politikasında değişikliğe gideceği beklentisinin yarattığı iyimserlik piyasalara destek oluyor. Bu bağlamda, 30 doların altında kadar sarkarak, gerek üretci ülkelerin gerekse şirketlerinin operasyonlarının zora sokan petrol fiyatlarında görülen toparlanma ve günlük neredeyse % 10 civarına varan sert volatilitenin de durulması ile risk iştahını aynı paralelde arttığını görüyoruz. Hatırlanacağı üzere, Japonya Merkez Bankası’nın mevduat faiz oranını negatife çekmesi ardından dünyada konuşulan negatif faiz uygulaması tartışmalarına ABD Merkez Bankası’nın da çekilmesi, Çin piyasaları öncülüğünde başlayan sert satışlar ardından kıta Avrupa Bankacılık sektörüne yönelik endişeler, Suriye’de patlak verebilecek olası bir savaşın gölgesinde FED’in de faiz artırım hızını yavaşlatacağı hatta bir ara resesyon endişelerinin konuşulması ile alevlenen büyüyememe endişeleri ve riskten kaçısın yerini son günlerde genele yayılan risk iştahının aldığını görüyoruz. Dün sabah saatlerinde Asya piyasalarında % 4’ü aşan alımlara Avrupa seansının da eşlik etmesi; akabinde risk iştahının katlanarak gelişmekte olan ülke para birimlerine yönelmesi ve genele yayılan “risk on” modunu iyimser havayı daha da alevlendirdi. Son 12 günlük zaman diliminde, Borsa İstanbul’un % 11 prim yağtığını not etmek gerekiyor. Hatırlanacağı üzere, geride bıraktığım hafta ABD’den gelen büyüme ve enflasyon verilerin beklentileri aşması ile tekrar hatırlanan FED’in faiz artırma ihtimali ve Güney Afraika Maliye Bankanı hakkında soruşturma başlatıldığı haberi ile genele yayılan gelişmekte olan ülke para birimleri saran satış baskısı son 2 gündür yerini hızla iyimserliğe terk etti. USD/TL kuru geride bıraktığımız Cuma günü psikolojik 3 seviyesini test etmesi ardından, ABD’de açıklanmaya devam eden olumlu verilerin resesyon endieşelerini dağıtması ve akabinde FED’in bu yıl 4 adet faiz artırmı da yapmayacağı ancak hiç faiz artırımı da yapmayacağı yerine daha ılmlı ve küresel piyasalara zaman ve normalleşme fırsatı yaratacak düzeyde bir faiz artış politikasına geçeceğinin anlaşılması ile dünyada var olan aşırı likidite hızlı bir şekilde rotasını gelişmekte olan ülke para birimlerine çevirdi. USD/TL kuru Cuma akşamı psikolojk 3 seviyesini test etmesi ardından son 2 günde hızlanan satışlarla 2,95 seviyelerine kadar gerileme kaydetmesi ardından bu sabah değer kazanımını 2,9195 seviyesine kadar devam ettirmiş. USD/TL kuru açısından 2,9150 – 2,9300 bölgesinin önemli teknik seviyelere sahne olduğunu görüyoruz. Olumlu havanın korunması ve sıcak paranın gelmeye devam etmesi durumunda (aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere) kurun yeniden 2,90 seviyesinin altının test edebileceği gerçeğini göz ardı etmiyoruz. Böyle bir gerçekleşme, orta vadeli risklere karşı döviz açık pozisyonların hedge edilmesi bakımından kollanması gerektiğini düşünüyoruz. Yakında TCMB Başkanın değişmesi ve akabninde izlenecek para politikasının yaratacağı belirsizlik, ABD’de olumulu verilerin gelmeye devam etmesi durumunda FED’in faiz artırımını çok da ötelemeyebileceği varsayımından hareketle yatırımcıların temkinkli modu topyekün terk etmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda her ne kadar jeopolitik riskler anlamında Suriye konusu nispeten gündemin ilk basamaklarından düşse de, risklerin bittiği kesinlikle söylenemez.

Türk mali piyasalarının gündeminde bügün Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) TSİ10:00’da açıklayacağı Şubat ayı enflasyon rakamları takip edilecektir. Petrol fiyatlarının bu kadar gevşediği bir ortamda, kur geçişkenliğinin yansıdığı ithal mallarının manşet ve çekirdek fiyat davranışı etkilediği maliyet kaynaklı enflasyonun Ocak ayında çift hanelere yaklaşması ardından bugün açıklanacak verinin aylık bazda % 0,3 artış kaydedeceği tahmin ediliyor. Enflasyonun çift hanelere iyice yaklaması veya üzerine çıkması, TL cinsi varlıklarda mevcut iyimser havayı bir miktar da olsa törpüleyebilir.

USD/TL kurunda teknik seviyeler test ediliyor

Artan risk iştahının yardımı ve dünyada var olan bol likiditenin desteği ile USD/TL kuru dün akşam 2,9195 seviyesine varan bir düşüş kaydetmesi ardından bültenimizi yazdığımız dakikalarda 2,9300 seviyelerinden işlem görüyor. Teknik anlamda, Şubat 2015’den itibaren devam eden yükseliş trendinin test edildiğini görüyoruz (bakınız 6 numaralı bölge). Piyasaların “risk on” moduna geçmesi ile birlikte özellikle küresel hisse senedi endekslerine yönelik alımların da yardımı ile olumlu havanın bir miktar daha devam edebilme ihtimalini göz ardı etmiyoruz. Doların bu sene inişli çıkışlı bir seyir izleme ihtimali olduğunu ancak yükseliş eğiliminin genel anlamda ağır basacağını düşünüyoruz. Merkez Bankalarının negatif seviyelere varan enflasyon ve düşük büyümeye karşı son silahları olan faiz oranlarını negatife indirmelerinin sürdürülebilir bir yapı olmadığını düşünüyoruz. Kısa vadede iyimserlikten faydalanmak gerekirken, özellikle USD/TL kurunun 2,90 seviyesinin altına sarkması durumunda, gelinen fiyat seviyelerinin riskli pozisyonları kapatmak hatta portföylere ölçülü miktarda dolar almak için kollanabileceği görüşümüzü koruyoruz.