Vücut direncini artıracak ve susuzluğu giderecek besinler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
BeslenmeSağlık

Vücut direncini artıracak ve susuzluğu giderecek besinler

Ramazan ayında herkesin gözden kaçırdığı ama sağlığımız için son derece önemli olan beslenme detayları çok büyük önem taşıyor. Ramazan’da doğru beslenmenin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Sahur ve iftarı bir bütün olarak değerlendirip, bu iki öğünde dengeli beslenmeyi sağlamalıyız” dedi.


Sahur, kişiyi gün boyunca oruca hazırlayan bir öğündür

Ramazan’da, sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yiyip yatmanın son derece zararlı olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Sahura kalkmadan veya yatmadan önce hafif bir şeyler yiyerek oruç tutmak da sakıncalıdır.

Çok uzun süre aç kalmak sonucu halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya meyil, sinirlilik gibi semptomlar gelişebilir ve iş verimi düşer. Ayrıca, uzun açlık süresi mide asit salgısını da artırarak; hazımsızlık, şişkinlik, ekşime gibi çeşitli sindirim sistemi şikayetlerine neden olabilir.

Bu nedenle sahurda emilimleri diğer besinlere kıyasla daha yavaş olan, kan şekerini daha yavaş yükselten ve diğer besinlere kıyasla çok daha fazla tokluk hissi oluşturan süt, peynir, yoğurt, yumurta, lifli besinler ve bu besinlerden oluşan yemekler tüketilmelidir” dedi.

Prof. Dr. Sevinç Yücecan, sözlerine “Sahurda sebzeli börekler ve meyve de yenebilir veya süt, peynir, mevsim yeşillikleri, domates salatalık ile tam buğday ekmeğinden oluşacak kahvaltı menüsü de uygun olabilir.

Aşırı tuzlu yiyecekler ve içecekler örneğin turşular, tuzlu ayran, ağır tatlılar, börekler gün boyunca kişiyi susatan türde yiyecekler olduğundan sahurda yenmemesi daha doğrudur.

Susuzluğu arttıracağı için sahurda zeytin yerine 4-5 adet ceviz veya 10 ila 15 badem, fındık da tüketebiliriz.

Ayrıca mideyi uyarıcı olan çok acılı ve baharatlı yemeklerden de uzak durulmalıdır. Kurubaklagiller ve karbonhidrat içeriği yüksek besinlerin tek başına tüketilmesi de sahur için uygun değildir” diyerek devam etti.

Oruç açarken hurma, peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıkların iyi bir alternatif olduğunu belirten Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Çorba gibi hafif yemeklerle yemeğe başlamak, 20 ila30 dakika sonrasında az yağlı et yemekleri veya etli sebze yemekleri, baklagiller, zeytinyağlılar, salata ve yoğurt gibi yiyeceklerle devam etmek uygundur. Beyaz ekmek, pirinç gibi glisemik indeksi yüksek besinler yerine tam buğday ekmeği, bulgur pilavı gibi kan şekerini yavaş yükselten besinler tüketilmelidir.

Tatlı olarak daha hafif olduğu için sütlü ve meyveli tatlılar tercih edilmelidir. Uzun süren açlık sonrası hızlı yemek ve yoğun karbonhidrat, yağ içeren besinler tüketmek, insülin salınımını arttırarak kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olacağı için uyku hali, bulantı, yanma, kabızlık gibi sindirim sistemi rahatsızlıkları görülebilir.

Ayrıca iftarda kızartma, hamur işleri gibi yüksek kalori içerikli besinlerin tüketilmesi ile yağ dokusunda artış da söz konusu olabilir. Gün içinde susuz kalınacağından çorba, komposto, ayran, meyve suları tüketimi de iyi birer seçenek olabilir.

İftardan sahura kadar olan süreçte sıvı alımını arttırmaya dikkat etmek gerekir. Su, kaybedilen sıvının yerine konması için en iyi seçenektir.

Günde ortalama 8 ila 10 bardak su tüketmeye özen gösterilmelidir” diye konuştu.

“Ramazan’da özellikle ülser- gastrit, yüksek tansiyon, şeker ve kalp-damar hastalıkları gibi uzun süre açlıktan olumsuz yönde etkilenecek hastaların ve bunun gibi hastalığı olanların oruç tutması sakıncalı olabilir” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Bu hastalıklarda diyet ve ilaç tedavisi çok önemlidir. Tedavideki aksama sağlık sorunlarının artmasına neden olabilir.

Ayrıca bu durum; gebe ve emzikli kadınlar, yaşlılar, ağır işte çalışanlar, hatta sınav dönemindeki öğrenciler içinde geçerlidir. Bu nedenle sağlık sorunu olan bireyler oruç tutmadan önce mutlaka doktoruna başvurmalıdır” şeklinde konuştu.

Bilinçli tüketici olun, her zaman olduğu gibi “Trans Yağ Yoktur” logosunu sorgulayın

Trans yağların kardiyovasküler riski artırabileceğine değinen Prof. Dr. Sevinç Yücecan, “Her zaman olduğu gibi Ramazan’da da trans yağ konusuna dikkat etmeliyiz.

Trans yağlardan uzak durmamız her zaman ve her yaş için önemli. Bunu başarabilmemiz için ne tükettiğimizi bilmemiz gerekiyor. Tüketeceğimiz her üründe “trans yağ yoktur” logosunu sorgulamalıyız. Türkiye’de üretilen margarinlerde trans yağ oranı yok kabul edilen yüzde 1’in altındadır” dedi.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar