Barolar Birliği Başkanı Ünver Bedevi, 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında çarpıcı tespitler yaptı.
Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün insanlarımızı olumsuz etkileyen ciddi bir huzursuzluk kaynağı olduğunu belirtti.
Eğitimden sağlığa ve denetimsizliğe kadar birçok alanda yaşananların da huzursuzluğun ciddi kaynağı olduğuna dikkat çekti.
Üniversitelerin hukuk bölümleriyle ilgili söyledikleri ise manidardı.
Para ve diploma döngüsünün mezun avukat kalitesini düşürdüğünü ve bu nedenle baro olarak avukatlığa giriş sınavını değiştirmek zorunda kaldıklarını belirtti.
Doğrusu, konuyla ilgili “güzide üniversitelerimizden” bir açıklama beklemek gerekir.
Mantar gibi çoğalan ve yüz bine çıkan öğrenci sayısıyla övündüğümüz üniversiteler bilimsel eğitim kalitesiyle de övünülecek duruma gelecekler mi?
***
Barolar Birliği Başkanı Ünver Bedevi’nin basın ve sosyal medya ile ilgili eleştirileri de vardı.
Ajans haberinde aktarılan şu: “Bedevi, gerek basın yoluyla gerekse sanal sosyal paylaşım mecralarında yapılan paylaşımların en büyük savunucusunun yine Barolar Birliği olduğunu kaydederek, buna karşın basının davaların içeriğiyle ilgili açık yayınlar yapması, ya da klavye başına her geçenin istediğini söyleyebilme durumu bulunmadığını anlattı.”
Basından kastedilen gazeteler ve televizyonlar ise sorun yok.
Bir yandan yasalar, diğer yandan hakimlere verilen yetkiler gazeteler ve televizyonların ne yapması veya ne yapmaması gerektiğini söylüyor aslında.
Özellikle son dönemlerin popüler şikayet konusu “devam eden duruşmalarla ilgili taraflı veya mahkemeyi etki altında bırakma” türünden yayınlar hakim marifeti ile engellenebilir.
Bunun da basın özgürlüğü ile hiç ilgisi yoktur.
Bilakis adil bir yargı süreci basın özgürlüğü alanına dahildir.
Fakat, adına sosyal medya denilen ve adeta basının alternatifi olarak kurumsallaştırılan Facebook, Twitter ve benzerlerini ne yapacağız?
Elektronik suçlarla ilgili yasaların eksikliği bir yanda, diğer yanda bu tür mecraların alabildiğince suç unsurlarıyla dolu oluşu, kötü niyetlilere sonsuz bir kötülük alanı yaratmaktadır.
Görünen ve çokça rahatsızlık yaratan işin küfür kısmıdır.
Fakat sahtekarlık, pedofili ve fuhuşun kaynağı Facebook’tur.
Bunu engellemek için ne yapılmalıdır?
***
Avrupa’da facebook ve benzeri sosyal medya sahiplerine-yöneticilerine de sorumluluk yükleme aşamasına gelindi.
Öyle ya bir gazetedeki yayınlardan nasıl ki o gazetenin sahibi/sahipleri veya Yazı İşleri Müdürleri/yetkileri sorumluysa ve yasal yükümlülükleri varsa Facebook’un Twitter’in veya diğerlerinin sahipleri veya yetkilileri de sorumludur.
Çünkü suçlar, onların yarattığı platformlarda işlenmektedir.
Almanya’da bir mahkemenin bu doğrultuda karar verme aşamasında olduğu söyleniyor.
Öyle ya Facebook üzerinden milyarlarca dolar kazanan ve dünyanın en zenginleri listesine girenler yarattıklarının sorumluluğunu da üstlenmek zorundadırlar.
Yoksa dünya vahşi bir ormana döner…