Uyuşturucu Kurbanları - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Uyuşturucu Kurbanları

Bedia Balses

Bir çocuğun anne karnına düştüğü an artık hayatın değiştiği andır. O saatten sonra hiçbirşey eskisi gibi değildir. Bütün ilişkiler, hissedişler, öncelikler, başarılar, başarısızlıklar, sevinçler, üzüntüler ve hayata dair ne varsa yeniden yazılır. Onun doğum anı, o mucizeye kavuşulması insanın da kendini yeni baştan yaratması demektir. Onunla güler, onunla ağlar insan. Bir başkasında atan bir kalbin varlığını ona sahip olmayan kimse anlayamaz. Ödülü, kariyeri, hayatta olabilecek tüm imkanları onun varlığı için bir kenara itebilir insan, hem de gönüllü. Mutluluk onunladır, onsuz artık gülümsemek mümkün değildir. Hedef onun iyi büyümesi, mutlu olmasıdır. Onun için pek çok imkan seferber edilir, türlü türlü fedakarlıklar yapılır.


Dişiydi, ateşiydi, uykusuzluklarıydı ilk telaşları başlar. O masumane anların aslında bir ödül gibi olduğunu ileriki yaşarda anlar anne babalar. Çünkü çocuklar büyürken onları türlü türlü tehlikelerin beklediğini bilir. Ödü kopar anne babanın çocukları büyürken. Korkar, çok korkar. Kendi söz konusuyken cesur olan pek çok kişi gibi çocuk sahibi olduktan sonra daha bir endişeli, daha bir telaşlı ve korkaktır biraz da. Evet korkak… Canından can, kanından kan, ruhunu ruhunda, yüreğini yüreğinde hissettiğ o ulvi varlık, o aşk meyvesi, emeğin, sevginin, inancın adresi evladı artık hayatın ortasındadır. Gitgide korkar. Korkar çünkü kendi büyüdüğü zamanla, çocuğunu büyüttüğü zaman arasında dağlar kadar fark vardır. Gelişen, ilerleyen, yalancı aydınlanma yaşayan dünyamızın pek çok ülkesinde olduğu gibi onun ülkesinde de türlü türlü illet gençliği pençesine almıştır.  Her gün, aralıksız her gün ya gazetede ya haberlerde yeni bir uyuşturucu vakası okur, duyar. Tanıdığı, etrafında olan gençlerin adı bile dolanır içenler arasında. Gazete sütunları her gün  bu masum çocuklarla dolmaktadır. Kurbanlarla. Satıcıların, büyük patronların, para için insanlığı kurban veren, onları zehirleyen katillerin hiçbiri yoktur ortada.

İp nerde kopar? Bir çocuk, anasının kuzusu bir çocuk neden ve nasıl kurban olur? Bir toplum bu kadar kurbanı barındıracak nedeni nasıl ve nerden bulur? Anne babalar, bir gecelik ateşlenmede ödleri kopan, uyumayan, sadece ateşini düşürmek için bile büyük mücadele veren bir aile nasıl ve nerede çaresiz kalır? Polis teşkilatı bu çocukların peşine düşerken büyük patronların kökü neden kazınmaz?  Bakanlıklar, okullar, şunlar, bunlar neden var… Doğrusu bunları yazarken de yoruluyor insan…

Anne karnına düştüğü andan itibaren hayatın anlamı haline gelen bir evlat kaybedildiğinde yazı yazılabilir mi? İnsan utanır. Günlerdir bu konu için neler  yapılabilir diye düşünüyorum. Ve git gide daha çok korkuyorum.  Anne baba olarak bu illete DUR diyemiyoruz. Öğretmen olarak diyemiyoruz. Arkadaş olarak hiç diyemiyoruz. Polis olarak önleyemiyoruz. Ya devlet? Devlet ne yapıyor? Devlet kendi çocuklarından sorumlu değil mi? Devlet ana ne yapıyor? Gelen ve değilen hükümetlere yeni isimler mi atıyor? Bakanlar, milletvekilleri ne yapıyor? Bugüne kadar ne yaptılar? Ne sonuçlar elde edildi? Kaç çocuk kurtuldu. Risk azaltıldı mı? Haberlerde uyuşturucu kullanımı 12 yaşına kadar düştü diyordu… Dehşet bu… Bu ne demek. 12 yaşında bir çocuk sokakta oyun oynar. Çocuklar mutludur. Onların mutluluklarını elinden alan ne? Bu arayışlara sürükleyen sebepler ne? Bizler ne kadar suçluyuz, toplum ne kadar suçlu? Devlet çocukları için ne yapıyor… Bu çocuklar bir ülkenin geleceği. Kendi geleceğimiz yok oluyor. Kaç kurban daha gerekli. Kaç kurban daha??

Ne zaman değişti insanlar? Ekmeği, suyu, sevinci, kederi bölüşmemeyi ne zaman bıraktı? İnsan nasıl, nerde, ne zaman bozuldu? Gençler neden ve hangi ara koptu bizden? Göz göze gelmekten, gülmekten ne zaman vazgeçtiler? Onları anlamayalı kaç yüz yıl geçti? Para ile değiş tokuş yapılan değerlere ne zaman sahip olduk biz?  Çocuklar ne zaman terketti oyunları, sokakları? Kıbrıs, cennet ada nasıl uyuşturucu cehennemi oldu da masum çocuklarını yuttu. Aileleri cayır cayır hangi olayla, hangi insanla, hangi zamanla yakmaya başladı bu ülke? Ne zaman değişti insan? Evrenin o mükemmel düzenini bozarken bunu en sevdiklerimizle ödeyeceğimizi nasıl unuttuk? Şimdi her yer cehennem. Çocukların öldürüldüğü bir dünya burası… Çocuklarını koruyamayan anne babaların dünyası. İnsanlarını koruyamayan devlet ise hepimizin anası…

AĞLA!

 

Ağla, onca çaba, onca yarış, onca hırs için

Bulduğun neden ve sonuçlarına

Bak ve gör; bir yağmur damlası kadar

Katkın yok; ne yaprağa, ne buluta, ne yarına

Ağla, çürüyen bir tohum bile daha sadık

Ayağınla ezdiğin şu şahane toprağa

 

Bu hayatı, bu evreni, bu mükemmel düzeni

Bir solucan, bir kurt, bir tırtıl kadar bile

Sahiplenip, koruyamadığına AĞLA!

 

Yağmur aldırış etmezse de buna

İnsanlığın tenekeden duyarlılıkları

Böbürlenen suratları için, AĞLA!

 

Koltuğuna, kürküne, postuna

Sermayene, rantına, tahtına

Apış arasına sıkıştırdığın aşkına

Her gün tecavüz etsen de

Seni bağışlayan doğaya

Teslim ol ve AĞLA

 

b.b.


Her geçen gün çocuklarımızın bünyesine girmeye devam eden bu uyuşturucu illeti ülkemizi tehdit ediyor. Üstelik de açık isimleri ile veriliyor gençlerin adı gazetelerde. Neden? Toplumdan dışlanması kolay olsun diye belki! Bu çocuklar en masum halkasıdır olayın. Uyuşturucuyu nerden buluyorlar, kimden alıyorlar? Adaya nasıl geliyor? Bu halkanın en ucu nereye veya kimlere çıkıyor? Hodri Meydan! Kazıyın bu uyuşturucu illetinin altını bakalım. Marifet kurbanları cezalandırıp, deşifre etmek değildir!
Bu genç inanlar bu uyuşturucuyu kimden buluyorlar? Satış yerleri nereleri? Uzantıları, zengin ettikleri, korunanlar, rant sağlayanlar, göz yumulanlar var mı? Marifet midir gençlerin adını verip de onları damgalamak? Bu ülkede dedikodunun nasıl yayıldığını herkes bilir. Bu çocuklar mahkemeye çıkacak, ceza alacak, hayatları kararacak ve suçlular cezalandırılmış olacak öyle mi! Budur yani olayın özü. Peki bu ülkede bu çocukları zehirleyenler kimler? Aracılar, patronlar, ağalar kimler? Eşek arısı yuvasına çomak sokması lazım polis teşkilatımızın. Okul çevrelerinde, diskolarda, barlarda ya da aklımızın ermediği yerlerde risk var mı gençler için? Ne gibi önlemler alınıyor? Bu çocuklar kullandıklarından dolayı tutuklandıktan ve cezalandırıldıktan sonra çıktıkları zaman, bu satıcılar damgalanan gençlerin peşini bırakıyor mu?

Ben artık günah keçisi olarak gençlerin utanç içindeki fotoğraflarının gazetelerde boy boy verilmesine, çarşaf çarşaf hikayelerinin anlatılmasından utanıyorum. Biliyorum ki herkes suçlu bu konuda. Onları bu ortamda bu şekilde korumasız bırakan hepimiz suçluyuz. Hade bakalım çok muhterem abiler, ablalar… Ülkemin büyük koltuklarda oturan büyük adamları/kadınları adlarınızın skandallarla, terfilerle, bin bir türlü güven sarsıcı olayla anılması yeter. Önemseyin bu ülkenin çocuklarını, geleceğini. Bu karanlık yolun ucundakileri bulun bakalım. Yılan yuvalarında çocuklarımızı zehirleyenleri bulun ve onları çıkarın o mahkemelerinize, onları yargılayın… Oturduğunuz koltukların hakkını verin. Bu ülkenin çocuklarına borcunuz var sizin.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar