Üç kuruşluk faydaları yok - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Üç kuruşluk faydaları yok

Kurulacak cep telefonu baz istasyonuna itiraz edip, çocuğuna en son model ve de en pahalı cep telefonunu alan kimseye Kıbrıslı Türk denir. Neymiş? Çocuğa ulaşılsınmış. Pek tabii de ulaşılsın ama amaç ulaşma yanında bi’de imaj belası var ya, işte ebeveynleri sayesinde gösteriş manyağı olan nurtopu bibi bi’çok çocuğumuz var maşallah. Hâl böyle olunca da imaj-susuzluk durumları ortaya çıkmaca. “İmaj hiçbi’şeydir, susuzluk herşey” derdi ya bir reklam yıldızı, işte or’da da; “İhtiyaçlar imajdan önde gelir ama aman gelmesin” denmek istenirdi. N’oldu? Sonuçta nato kafa, nato mermer bizler de hep birlikte imaj yönetimimiz altında ezildik/debelendik ve de durduk. “İmaj; Kısaca başkalarının zihinde yaratılan izlenimdir”. İşte, bu izlenim belası sayesinde hiç sevmediğimiz kimselerle, hiç sevmediğimiz mekânlarda, hiç sevmediğimiz yemeklerde takıldık. İmaj önemli mi? E tabii ki de önemli. Önemli olmasa tonlarca para kazanan ve bu yolda, bu belayı yöneten uzmanlar olmazdı. İlgili imaj yaratıcı ve yöneticileri endüstriyel spor dünyasında da var. E neden olmasın ki! Spor, yeryüzündeki 6,5 Milyar insanın aktif veya pasif olarak ilgilendiği en önde gelen faaliyeti. İster öğretmen, mimar, mühendis olsun isterse temizlik görevlisi, garson, su tesisatçısı olsun ilgi açısından spordan başka ilginin ötesi yok. İçerisinde barındırdığı sosyal, ekonomik ve psikolojik faktörler sayesinde medyanın ilgi odağı olmuş ve sürekli olarak kitleye enformasyon bombardımanı yapılmış. Şirketlerin genel amaçları; ürettiklerini pazarlayıp uzun vadede yaşamak değil mi? İşte, bu süreçte de sosyal sorumluluk kapsamı içerisindeki kamu yararına faaliyetler sayesinde markalarını markalaştırıyorlar. Devlet elinin uzanamadığı noktalarda hükümetler, vergi yasalarında yaptıkları tadilatlarla sponsorluk organizasyonlarını tüzük haline getirmişler ve bu durumdan hazinelerine de katma değer yaratmışlardır. Kıbrıslı Türkler de maşallah Pepsi, Coca Cola, Efes Pilsen içiyor; Ülker ürünlerini tüketiyor; İşbankası ve Garanti Bankası’ndan para satın alıyor; Digiturk’ten maç satın alıyor; Nike ve Adidas giyiyor; Mercedes sürüyor, Türk Hava Yolları ile uçuyor. Belirtilen tüm markalar, Türkiye Futbol Federasyonu’na sponsor olmuş veya halen sponsorluğu devam eden markalar. Bu markaların birçoğunun sporumuza ‘üç kuruşluk’ faydaları yok. Neden? Cevabı çok basit. Sponsorluk artık bir devlet politikası haline gelmiştir. Bizim halen böyle bir politikamız ve daha da önemlisi bu konuda siyasi irademiz yok. Dubai Emiri Muhammed bin Reşit’in sponsor adaylarına gönderdiği muhtıra mektubunu okumak ve örnek almak lazım artık ey KKTC Bakanlar Kurulu. Günümüz spor sponsorluğu, total sponsorluk kapasitesinin yaklaşık %65’ini kapsıyor ve bu rakam her geçen gün artarak büyüyor. Neden mi? Alkol reklamlarındaki hükümet politikaları, medyadaki reklam fiyatlarının artması, okur-yazar oranının artması, boş zaman alışkanlıklarının değişmesi, medya kuruluşları sayısındaki artış, reklam kuşağının izlenme oranının düşük olması ve aynı anda milyarlarca bireye etkin bir şekilde ulaşması ve iyi bir imaj, prestij ve farkındalık yaratması  nedeniyle spor sponsorluğu faaliyetleri artmıştır. Sponsorluk faaliyetlerinde bulunan firmalar gerek kurum kültürü, kimliği ve logosunun tanımlanması ve tanıtılması konusunda, gerekse ürün satışı ve tüketicilerin ‘marka mönülerine’ girmeyi hedefliyorlar. Marka mönümüz aileden gelir. Ailemizin kullandığı ürünlerle büyüdük ya, işte biz de ken evimizdeki bebelerimizi aynı ürünlerle tanıştırırız. E satın alma sürecindeki karar anına ne demeli? Satın almadaki karar anında bilinçaltı çok da fazla riske girmek istemez. Tabi üretici firma sponsorluk tüzüğü hakkında bilgi sahibi olmazsa daha çok bekleriz şimdiki gibi. Mevcut sponsorluk tüzüğünün acilen reorganizesi ve tanıtımı zorunludur. Zira geçen yıl Türkiye’deki tüm Spor İl Müdürleri’ne yönelik gerçekleştirilen tanıtım seminerlerinin maliyeti 2 Milyon TL. N’palım! Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez. Haa, bu arada Kıbrıs’ın kuzeyinden gelen para pek âlâ yine güneyden gelenle de misliyle kuzeydeki üreticiye gitmiyor mu? Gidiyor. Gitsin de ama hiç olmazsa garibim yurdum soru da bu alışverişten yaralansın. Sonuç mu? Hep temenni, hep gabak, hep sususzluk, hep imaj peşinde olan bizleri Allah ıslah etsin. Âminnn…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar