UBP içindeki feodal yapı çatırdamaya başladı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

UBP içindeki feodal yapı çatırdamaya başladı…

Kurultay sonucu konusunda bugünlerde farklı yorumlar, değişik görüşler duyacaksınız. Herkes kendince birtakım iddialar ortaya koyacak hiç şüphesiz. Küçük’ün aslında kaybettiğini, Kaşif’in gerçek kazanan olduğunu söyleyenler de olacaktır. Kim ne derse desin, kim ne yorum yaparsa yapsın, mutlaka kendince haklıdır…
Evet kurultayın kazananı foto-finishle bile olsa İrsen Küçük’tür. Kaybeden kim diye sorarsanız çok net olarak söylüyorum Derviş Eroğlu ve ekibidir… Bu nedenle, UBP’de 36 yıllık geçmişinde, 23 yıl genel başkanlık, 19 yıl Başbakanlık yapmış birisine karşı İrsen Küçük’ün kurultaydan galip çıkması bir başarı olarak görülmelidir. Bugüne kadar kendi girdiği veya dışarıdan destek verdiği hiçbir aday kurultay kaybetmedi… Bu nedenle, çeyrek asıra yakın partinin başında oturan ve bu süre içerisinde kendisine “ölümüne” bağlı bir delege yapısını oluşturan Sayın Eroğlu’nun, bugüne kadar kendi yarattığı delege yapısı ile kaybettiği ilk kurultay olması nedeniyle önemlidir. UBP içerisinde girdiği onlarca kurultayda, “cebimde” dediği delegelerle kazanan Eroğlu, bu kez yine aynı delegelerle kaybetmiştir…
İşte bu nedenledir ki Sayın Küçük’ün kazanması, yıllardır ülkeyi bir malum zihniyetle yöneten Eroğlu’na karşı bir başarı olarak nitelendirilmelidir.
Bu zihniyet ve yıllar içerisinde parti içerisinde oluşturulan feodal yapı artık çatırdamaya başlamıştır. Aslında delegenin bu kurultayda verdiği karar, ya mevcut feodal yapının devamı, ya da partinin kurumsallaşması yönündeydi.
Sonuç olarak, kurultay sonucu, Eroğlu’nun atadığı delegelere karşı kazanılan muhteşem bir sonuçtur…
Kaşif’in aldığı oyları yorumlamak gerekirse, UBP delegesi, 3 yıllık Küçük iktidarından alacağını almıştır. Yeni bir Başkan’ın, yeni beklentilerin kapısını aralayacağı umulmuştur. Yeni müdürlükler, müsteşarlıklar, yeni ihaleler, yeni istihdamlar…
Ahmet Kaşif’in sonucun peşini bırakmayacağı belli. Yargıya başvuruyor. Karar ne olursa olsun,  kurultaydan, ülke siyaseti için yeni bir şekillenme, UBP içinse kaos çıktı dersek yanlış söylemiş olmayız…

***
Hukukçular tüzüğü nasıl yorumluyor..?
Kurultay sonrası en çok tartışılan söz konusu tüzük maddesi ile ilgili işin hukuki yanını irdelemek gerekir diye düşünüyorum. Konuyu iyi bilen, hatta UBP Tüzüğü’nün zaman zaman ellenmesine de tanıklık eden hukukçularla konuştum. Sonucun tartışılamayacak kadar açık olduğunu söylüyorlar…
En başta, seçim bittiği anda, “İrsen Küçük artık başkan değil” diyenler çuvalladılar. Çünkü, divan bir karar vermiştir ve o karar, iş mahkemeye gidip sonuçlanıncaya kadar meşrudur…
Mahkeme aşamasında ise, tüzüğün o malum 28. maddesi ele alınacak şüphesiz. Ancak ilk aşamada gözden kaçan bir nokta var ki, o da “en çok oy alan iki aday”dan bahsedilen cümledir. Tüzük, ikiden çok adaylı bir seçimden bahsediyor. Yani birinci turda, yüzde 10 veya 20 gibi bir oranla önde giden adayın başkan olmasını önlemek için ikinci turu öngörüyor. İki adaylı seçimin ikinci tura gitmesinin hiçbir mantığı olmadığını savunuyor hukukçular…
Herkes sonuçtan hoşnut olmak zorunda değil. Ancak bana göre, bundan sonraki tartışmalar sadece siyasi olacak.


YERİN KULAĞI VAR
SARAY’DA MİNİ ZİRVE: İddiaya göre, UBP Kurultayı’nın ardından Kaşif ve ekibi, gecenin ilerleyen saatlerinde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Eroğlu ile mini bir zirve gerçekleştirmişler. Herhalde bu zirvede seçimin neden kaybedildiği yanında, “bundan sonra nasıl bir yol izlenecek”in hesapları yapıldı. Aslında Kaşif ve ekibinin iki alternatifi vardır. Ya parti içerisinde kalıp mücadalelerini orada sürdürecekler veya mücadeleyi Meclis’e taşıyarak krize oynayacaklar… 
KAŞİF’İ HUKUKÇULARI YANILTIYOR: UBP Kurultayı sonucunu tüzüğe aykırı bularak itiraz eden Ahmet Kaşif’in tüzüğü iyice okumadığı veya hukuçuları tarafında yanlış yönlendirildiği anlaşılıyor. İtiraz etmeden önce tüzüğün tamamını okusalardı, hem hataya düşmezler, hem de orada yaşanan olaylara vesile olmazlardı. Sayın Kaşif dün düzenlediği basın toplantısında da aynı hatayı sürdürüp ilgili maddenin devamını okumayarak kendince yorumlamaya çalıştı…
KAŞİF KİMİN ADAYI: Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun kurultayda yaptığı konuşmaya ve orada yaşananlara bakıldığında, Ahmet Kaşif’in kurultay süresince dillendirdiği, “Ben Eroğlu’nun adayı değilim” söyleminin doğru olmadığı ortaya çıkmış oldu. Zaten aldığı oylara bakıldığında da bu oyların sahibinin Kaşif değil, Eroğlu olduğu çok açık. Kurultaydan bir gece önce Saray’da oluşturulduğu iddia edilen 5 kişilik ekibin, sabaha kadar delegeleri arayıp Kaşif için destek istediklerini de artık bilmeyen yok…
“AK UBP”: Pazar günkü UBP Kurultayı’nda bir ayrıntı dikkatlerden kaçmadı. UBP’nin ambleminde turuncu olan güneş baskı hatasından olsa gerek beyaz olarak çıktı. Bunu fark eden dikkatli bir gazeteci dostum, “Büyük UBP değil, AK UBP” oldu espirisini yaptı…    
GREV DELEGEYİ ETKİLEDİ: Belediye grevinin delege oylarını etkilediği iddia edildi. Lefkoşalı delege, oy vermek için evden çıkarken musluğundan akan suyun korkusundan yüzünü yıkayamadan, kapının önünde birikmiş çöplerin arasından geçerek geldi. Bu ruh haliyle oyunu kullanan delege belediyedeki grevin sorumlusu olarak gördüğü İrsen Küçük’ü cezalandırmak istedi herhalde… 
EROĞLU TÜRKİYE GİBİ DÜŞÜNMÜYOR: Türkiye’den gelen yorumlar, KKTC ekonomisinin iyiye gittiği yönündeyken, Cumhurbaşkanı Eroğlu böyle düşünmediğini her fırsatta dile getiriyor. Başta Erdoğan olmak üzere, kurultay mesajı veren bakanlar, ekonominin iyi yolda olduğunu tekrar ederken, Eroğlu da dün bir kabulünde yine “Sektörlerin bir bir zaafiyet içine girmesi, ekonominin gerilemesi, toplumda sıkıntıların artması, hükümet edenlere de müzakere masasında olanlara da sıkıntı yaşatacaktır” diyerek, tavrını ortaya koydu…
ONLAR KADAR ENDİŞE ETMİYORUZ: Sular kirli, sokaklarda lağım akıyor, her yer çöp dağlarıyla dolu. Bunun sonuçlarından birinin de fare istilası olacağı kesin. Bizim sorumlularımız bu durumdan zerre kadar endişe duymazken, Güney Kıbrıs, fare istilasına uğramamak için Ara Bölge’ye kapan yerleştirmiş. Herhalde sinek ilaçlamasını da attırmışlardır. Eminim İçişleri Bakanımız da “Biz Türküz canım, bize bir  şey olmaz” diye düşünüyor… Zaten kendi de Lefkoşa’da oturmuyor….
UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ: O bizim devlete olan güvenimizin simgesiydi. Devlete ait bir kuruma canımızı emanet ediyorduk. Her türlü ambargoya rağmen, göklerdeki bayrağımızdı… KTHY’den bahsediyorum. Bitirilişinin üstünden iki yıl geçti. Ben o günden beri güvenimi kaybettim, hele de sonrasında yaşanan “uçtu, uçuyor” martavallarından sonra….

ZİRVEDEKİLER
Süleyman Soylu: UBP Kurultayı’na AK Parti adına katılan ve yaptığı konuşma ile taraflı tarafsız herkesin takdirini toplayan genel başkan yardımcısı Süleyman Soylu, bizim siyasilere çağdaş bir politikacının nasıl olması gerektiğini hem konuşması, hem de vücut diliyle anlattı. Onu izlerken bir de bizim siyasetçi profilmize baktım, üzüldüm….   
Kösezade Turizm: Ülkemize ilk kez küçük de olsa bir cruise gemisinin gelmesine vesile olan Kösezade Turizm Şirketi’ne madalya vermek lazım. Önemli olan geminin boyutu değil, yabancı bandıralı bir gezi gemisinin Kuzey Kıbrıs’ın iki limanına uğramaya karar vermesi. Dileğimiz, bu ilk adımın arkasının gelmesi…

DİPTEKİLER
UBP Delegeleri: Kurultay öncesinde “sonuç ne olursa olsun, ertesi gün birbirimize sarılacağız” diyen UBP’liler, bırakın ertesi günü, seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz sarılmaya başladılar, hem de birbirlerinin boğazına… 
Hasta Yakını Terörü: Nedir bu sağlık personelinin hasta yakınlarından çektiği… Ardı ardına dayak yiyen doktorlardan sonra, hemşireye de saldırdılar. Aslında bu olaylar, toplumdaki yozlaşmanın en somut göstergeleri. Otoriteye itaatsizlik durumu. Bunun da altında, yasaları, kuralları koruma zaafiyeti, yani otorite boşluğu yatmıyor mu…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar