Türkiye radikal öneriler yapabilir - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Türkiye radikal öneriler yapabilir

Bugün, içteki “kimin eli, kimin cebinde” muhabbetinden biraz uzaklaşıp, etrafta neler oluyor, ona bakalım.

Radikal’den Murat Yetkin, Ankara’nın içerili gazetecilerindendir. Dünkü yazısında, Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız’la görüştüğünden söz ediyor ve Türkiye’nin bir anlaşma olmadan önce Rum doğal gazının Türkiye üzerinden taşınmasına izin verebileceğini yazıyor.


Murat Yetkin, doğal gaz ve petrol üreten bölge ülkelerinin, bu ürünlerinin batıya taşınmasında Türkiye’yi tercih ettiklerini belirtiyor. Azerbaycan, Irak, İsrail ve son olarak da Güney Kıbrıs’ın bu konuda hemfikir olduklarını söylüyor.

Haberde Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın da, “Ekonomik fizibilite yetmez, siyasi fizibilite de gerekir” dediği aktarılıyor. Yani, söz konusu ülkelerin, hem Türkiye ile hem de bölge ülkeleri ile sorunlarının ortadan kalkması gerekiyor.

Kıbrıs’ın siyasi durumunu ise Murat Yetkin bakın nasıl değerlendiriyor;
“Siyasi fizibilite gerektiren projeler içinde en sorunlusu, Kıbrıs adası açıklarında bulunan gaz yatakları.

Kuzey’de Kıbrıs Türk hükümeti de Türkiye ile birlikte arıyor, ama şu anda bilinen büyük yataklar güneyde. Ekonomik kriz nedeniyle dibe vurmuş olan Kıbrıslı Rumlar, çıkarılacak gazı Avrupa’ya satmanın en ucuz ve kolay yolunun Türkiye üzerinden boru hatları yoluyla olduğunu biliyor ve söylüyorlar.

Peki, neden sıvılaştırma tesisi kurup tankerlerle satmasınlar? Aslında bir yıl öncesine dek başka bir yol akla bile gelmezdi. Ancak Amerikalıların kaya gazını (shale) geniş miktarlarda üretime alma yolunu bulması ardından, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ucuz bir seçenek olmaktan çıktı; doğal gaz ticaretinin geleceği boru hatlarını gösteriyor.

Kıbrıs’taki durum malum, hala Türkiye’nin AB ile en büyük sorunu. Ama Yıldız, önemli bir şey söyledi sohbetimizde. Buna göre Ankara, Kıbrıs Rum gazını Türkiye üzerinden boru hatlarıyla taşınmasına izin vermek için Kıbrıs sorununa nihai çözümü de beklemeyebilir; ancak Kıbrıs Türklerinin ada üzerindeki hakkını tanıyarak, Kıbrıs Türk hükümetine payını verecek. Bu da bir yerde siyasi kimliği muhatap almak, tanımak olacak. Bir nevi Irak-Kürt modeli… ‘Siyasi fizibilite’ burada da devrede yani.”

Gazetecinin bu öngörüleri aldığı kişi dünyayla Kuzey Kıbrıs’ın çıkarları için pazarlık yapan Türkiye’nin Enerji Bakanı.

Şimdi bir de hakkında konuşulan KKTC’nin kendisine bakalım…
Malum bizler burada “Koltuk Sevdası” oyununun 2. perdesini izlemekteyiz. Kendi içine kapalı, dünyanın merkezini Kıbrıs sananlar için oyun giderek heyecanlanmakta. Hepimiz nefeslerimizi tuttuk, hiç başka bir şey düşünmeden seyrediyoruz. Ortada bir takım aktörler, kıvıra kıvıra dönüyorlar. Sonuçta da geriye, eğlenceden başka bir şey kalmıyor, zaten böyle bir beklentimiz de yok.
Yalnız ben bu kez, taşların çok bilinçli bir biçimde yerinden oynadığını düşünmekteyim. Akdeniz’in bu bölgesinde tarihin en ciddi paylaşımlarından biri yaşanırken, bu soytarılığın devam edemeyeceğine inanmak istiyorum.
Fakat şuna da inanmaktayım ki, orta oyununda rol alanlar, bunun farkında değiller…

YERİN KULAĞI VAR

VATANDAŞLIKLARDA BÜYÜK VURGUN: Son günlerde aratan vatandaşlık olayları ile ilgili ciddi iddialar da ortaya atılıyor. Yıllardır bu ülkede yaşayan ama her nedense bir türlü vatandaş olamayanlara, bazı uyanıklar para karşılığı vatandaşlık garantisi veriyorlar. İddiaya göre önden Bin TL, onayın ardından ise 5 bin TL isteyen bu açıkgözler bugünlerde paraya para demiyorlarmış. Sayın bakan eğer etrafındakileri şöyle bir mercek altına alabilse, bu iddiaların doğru olup olmadığını kendi gözleriyle görecek. Tabii, eğer görme niyeti varsa…

BU BİR SINAV: 8 milletvekilinin istifasıyla ortaya çok yeni bir durum çıktı aslında. O da, ilk kez Eroğlu’suz bir UBP… Herkes bu durumun çok fazla gitmeyeceğine inanıyor nedense. Birçok kişi, Eroğlu’nun UBP içinde gerekli konjonktürü yakaladığı anda, kaçanların partiye geri dönmelerini isteyeceğinden söz ediyor. Öyle veya böyle, şu bir gerçek ki, UBP ilk kez bir seçime Eroğlu’suz gidiyor… Bu da UBP’nin vesayetten kurtulduğunu göstereceği ve rüştünü ispatlayacağı bir fırsat…

KÜÇÜK AÇIK KONUŞMALI: Başbakan Küçük, önceki günkü açıklamasında “Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen her baskıya evet deseydim, UBP Tüzüğü’ne uymasaydım 2014’e kadar Başbakandım. Bunu içime sindiremedim. Parti içinde yasal zemin çerçevesinde davranmam şart. Bizim yapmamız gereken buydu” diyor. Bence artık daha açık konuşmalı. UBP Kurultayı’nda taraf olduğunu kendi itiraf eden Cumhurbaşkanı’nın parti içinde ne gibi baskılar yaptığını somut örneklerle anlatmalı. Bunu demokrasi için, hukuk için yapmalı…

UBP TABANI TEMİZLİĞE HAZIRLANIYOR: Dün, kuruluşundan bu yana UBP’nin kayıtlı üyesi olan yaşlıca biriyle konuştum. Spekülasyonlara kurban gitmesin diye, ismini vermeyeceğim. Bana, partiden son kaçanların kendilerini bitirdiklerini söyledi, ancak bundan da önemlisi, “Bizler de, partide kalanların içinden temizlik yapacağız. Önümüze konan listelere artık gözü kapalı evet demeyeceğiz. Bize yakışmayan milletvekillerine tahammülümüz yok. Bugüne kadar adı şaibelere karışmış, iş yapmamış olanları bir bir eleyeceğiz” dedi. Anlaşılan UBP’de, tavanın yapamadığı kökten temizliği taban yapacak…

AHLAKIN BEDELİ 100 BİN TL: Gazeteci Levent Özadam’ın iddiası oldukça ilginç. Özadam’a göre partisindeki kaçışları engellemek için Serdar Denktaş ilginç bir yöntem bulmuş. İddia o ki, Denktaş, milletvekili adaylarının partiden kaçma ihtimalini düşünerek 100’er bin TL’lik borç senedi imzalatıyormuş. Sizin anlayacağınız, sütten ağzı yanan Denktaş, bundan böyle yoğurdu bile üfleyerek yemeye başlamış. Hep siyasi ahlaktan bahsediyoruz ya, demek ki onun da bedeli 100 bin TL imiş…

KİMİN UBP’LİSİ: Artık sadece UBP’li olmak yetmiyor. Başbakan ve UBP Genel Başkanı Küçük, herhangi bir partilinin, UBP içinde yer alıp da, UBP dışındaki başka bir partinin adaylarına çalıştığı tespit edilirse, disiplin mekanizmasının çalıştırılacağını ve partiden ihraç edileceğini söylemiş. Vallahi UBP’nin işi zor. Hem diğer partilerle uğraşacaksınız, hem de kendi yanınızdaki adamlarınızı, benden mi, yoksa başkasına mı çalışır diye kontrol edeceksiniz. Daha doğrusu partilileri, benim UBP’lim mi, yoksa Kaşif’in UBP’lisi mi diye bir bir kontrol edeceksiniz. Bu ülkede, özellikle de UBP’de siyaset yapmak gerçekten çok zormuş…

ERCAN’IN REKLAM FİLMİ: Son birkaç gündür televizyonlarda yayınlanan bir reklam dikkatimi çekti. Reklamda, Ercan Havaalanı’nın yeni sahibinin, henüz daha pek bir değişim göremesek de, yeni dönemde burayı nasıl uluslararası bir havaalanına dönüştüreceği, nereden alıp nerelere getireceği, animasyonlarla anlatılıyor. Filimde gösterilenler, gerçekten de herkesin hayalini zorlayacak görüntüler. Diyeceksiniz ki “Sana ne, adam reklamını yapamaz mı?”… Yapar ama söz konusu reklam filminin sonunda, bu reklamın Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından yaptırıldığı yazıyor. Pes artık. Havaalanını özel bir şirkete devretmişsiniz, ortada hiçbir şey yok ama adamın reklamını televizyonlarda yapmak ve parasını da vatandaşın cebinden ödemek hangi mantıkla bağdaşır. Herhalde ihale şartları arasında bunlar da var…

HASİPOĞLU NELER YAPIYOR: Bugün tüm hastane ve sağlık ocaklarında grev var. Sebep, hala daha yasa dışı düz memur istihdamı yapan Sağlık Bakanlığı’nın, ihtiyaç olan ebe ve hemşire kadrolarını doldurmaması. Hatta sendika şimdi, yasa dışılığın daha ileri bir boyuta geldiğini, bakanlığın taşeron şirketlerden hemşirelik hizmeti almaya kalkıştığını iddia ediyor. Yapılanlar sadece hukuka değil, akla da aykırı. Ama bir tek şeye uygun, seçim rüşveti kılıfına…

ZİRVEDEKİLER

Girne Belediyesi: Bu yıl 3’üncüsü düzenlenecek olan Girne Kültür ve Sanat Festivali, yine ses getirecek. Haziran ayı boyunca sadece konserler ya da gösteriler değil, birçok da sosyal aktivite yer alacak. Tüm gösterileri izlemek isteyenler, 100 TL’ye kombine bilet alabilecekler. Seçim havasına giren ülkede, alternatif eğlence arayanlar için bu festival bulunmaz bir fırsat…

DİPTEKİLER

Spor Şurası: Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Spor Dairesi’nin düzenlediği 11. Spor Şurası başlamış. 11 yıldır düzenlenen, ancak alınan hiçbir kararın hayata geçmediği bu etkinliği sürdürmedeki ısrarı anlamak mümkün değil. Biri çıksın ve 11 kez düzenlenen bu şuranın ülkeye ve sporumuza getirdiği katkıları anlatsın. Kendimiz çalıp, kendimiz söylüyoruz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar