Talanın Büyüğü Önümüzdeki İki Ayda... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Talanın Büyüğü Önümüzdeki İki Ayda…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Topal ördek hükümet, giderayak yakıp yıkmaya devam edecek anlaşılan.

Kendilerinin de  doğrudan eleştirdiği üniversite enflasyonuna yenilerini katmaktan çekinmediler.


Dün iki üniversitenin izinlerinin çıkartılması için ivedilik aldılar.

Bakın göresiniz bunun arkası gelecek.

Hem sadece üniversitelerle kalmayacak bu iş. Bugüne kadar dayatmayla yaptıkları ne varsa, son sürat seçim yasaklarına kadar yapacaklar.

Devletin sahillerini talep edenler mi var? Hepsini onaylayacaklar.

Sırada on bin vatandaş daha mı var?

Onaylanacak…

T izinleri, arsa talepleri, istihdam, kredi, af, daha aklınızı gelen, devletin elinde ne yetki varsa hepsini sonuna kadar kullanacaklar.

Talan hükümeti, esas talanı bu son bir kaç ayda yapacak.

Hani muhalefet ‘seçim yaklaşırken böyle ülkenin geleceğini bağlayan işler yapılmaz’ diyor ya, işte o yapılmaması gerekenler etik… Ahlak…  Yaparsan, yasal olabilir ama, ahlaki olmaz…

Ama bu hükümet zaten kendi söylemedi mi, “etik olmayablir ama yasal” diye…

Bir gün yazmıştım, kendilerini bu cümleyle anacağız diye…

Yaptıkları bu…

Etik hükümeti…

Seçim yasaklarına kadar yaptıklarını yapacaklar.

Daha bitmedi…

Her şey rayından çıkıyor, seçim tarihini bile belirleyemiyoruz.

Hala daha Başbakan, “ben vermem, öneriyi siz verin” havasında.

Yahu bu noktada artık kavga mı olur?

Çocuk oyuncağı mı bu?

Sanırım evet… Başbakan Hüseyin Özgürgün, devlet yönetimini çocuk oyuncağı olarak görüyor.

Bugüne kadar yaptıkları zaten ciddiye almadığını gösterdi.

Yoksa acaba alamıyor mu?

Bir kabadayılık, bir ciddiyetsizlik…

Dünkü Meclis konuşmasından sanki de bütçeyi özellikle geçirtmek istemezmiş gibi bir hava sezdim ben. Öyle değil mi ya, eğer 2 ay sonra seçime gidecekseniz, yasaklar kapının arkasındaysa,  bütçe işine hız verirsiniz. Eğer teknik sıkıntınız da varsa, seçimin bir kaç hafta ertelenmesi gerekirse, onu da kimse eleştirmez.

Ama sanki bütçe konusunu elinde bir koz olarak tutmak ister gibi bir havası var.

“Varsın ülke yansın, varsın bütçesi de geçmesin, görsünler bakalım o zaman… Yüklenirim muhalefete, halk beni anlar”… Düşündüğü bu mudur?

Söylenecek söz kalmadı…

_______________________________________________________________________________

Alacağına Şahin Devlet…

Siz bakmayın hükümetin, “para bol, piyasaya borcumuz yok” dediklerine. Hizmet karşılığı aldıklarını bile ödemekten aciz bir durumdalar. Devletin aylar önce aldığı hizmetin karşılığını ödemek yerine, topu birbirlerinin üzerine atıp işi savsaklıyorlar. Kendi alacaklarını %25 faizle tahsil eden devlet, esnafa olan borcunu ödememek için bin dereden su getiriyor. Sonra Başbakan Özgürgün çıkıp, “iktidarımız döneminde devletin tüm borçlarını ödedik” diyebiliyor. Piyasada alacağını tahsil edemeyen dünya kadar esnaf var. Talep ettiklerinde, ilgili memur, “ para yok ki ödeyelim” diyor. Kendi alacağına şahin kesilen ve faiziyle tahsil eden devlet, bırakın ödemeyi, ödeme için tarih bile veremiyor. Bu durumda esnaf, “devlete fazisiz kredi” vermiş olmuyor mu..?

Zaten zorda olan esnaf, devletten alacağı üç-beş kuruşu dahi alamıyorsa, işini nasıl çevirecek, piyasaya olan borcunu nasıl ödeyecek? Sizin göreviniz esnafa, iş insanına daha çok kaynak yaratmak olmalı, onu zorda bırakmak değil…

_______________________________________________________________________________

YERİN KULAĞI VAR

SANDIKTAN NASIL BİR HÜKÜMET ÇIKAR:

Çok büyük bir sürpriz olmadığı takdirde erken seçimde tek başına bir hükümetin çıkması neredeyse imkansız gibi. Yani sandıktan yine bir koalisyon çıkma olasılığı oldukça yüksek. Önemli olan kimin kiminle, nasıl bir ortaklık yapacağı. Bana göre Halkın Partisi, önümüzdeki seçimlerin anahtar partisi olacak gibi gözüküyor. Sizin anlaycağınız yıllardır DP’nin misyonunu HP üstlenecek gibi. Esas sorulması gereken, HP’nin tercihi hangi yönde olacak. CTP mi, UBP mi…?

NEDEN ACABA:

Hüseyin Özgürgün dün Meclis’te, “Başbakan benim, istesem 9 ay daha bu koltukta otururum ama ben bu işten vazgeçtim ve seçime gidiyorum. Halka giderek güven oyu istiyorum” dedi. Biz de hala merak ediyoruz, neden acaba? İcraatlar biraz daha mahkeme kapılarından dönmesin, güvensizlik önergeleri falan ortaya çıkmasın diye mi acaba? Yoksa o ilk aklımıza gelen, tek seçicilik olayı mı? Gerçekten de, ‘başarılıyım’ diyen biri, aynı anda neden hemen erken seçime gitsin ki? Öyle tek başına iktidara geleceğine dair bir ihtimal de yokken…

OK YAYDAN ÇIKTI ARTIK:

Erken seçimin gündeme gelmesiyle birlikte önce, “Türkiye erken seçim istemiyor” haberleri yayıldı, ardından buradaki birkaç örgüt, “seçimleri erteleyin” önerisini ortaya attı, şimdi ise eski siyasiler devrede. Meclis bu kararı alırsa eğer, doğrusuyla yanlışıyla buna uymak gerek. Mevcut hükümetin ülkeyi sürüklediği kaos ortada, kurulsun sandıklar yaptıkları doğruysa halktan güven tazelerler, yanlışsa da, çantalarını alıp giderler. Ok yaydan çıkmış bir kere, bu saatten sonra artık kıvırmanın bir anlamı yok…

İLAHİ BİRİKİM:

CTP milletvekili Birikim Özgür, hükümetin “benden sonra tufan” tavrı sergilediğini yazmış. “Benden sonra TUFAN”… Nasıl ama…. Bilerek mi söyledi, yoksa lafın gelişimi bilmem ama, çok ilginç bir teşbih olmuş… Seçim sloganı gibi…

SEÇİM İTTİFAKI SAÇMALIĞI:

Ben de bu seçim ittifaklarını anlamam… Özellikle de kemik oyu bir kaç bini geçmeyenlerin ittifak telaşlarını… Sırf seçimi kazanmak için taviz… İttifak yaptın diyelim. İktidar da oldun. Al başına belayı. Kafadan kendine bakanlık kontenjanı koyanlarla uğraş dur. UBP ile DP arasında gidip gelenlerin yaptığı gibi… Yani eğer halk isterse, zaten bir yere yönelir. Bu ülkede partilere seçim kazandıran yüzen gezen oylar değil midir? Hiç böyle bir riske girmenin anlamı yok…

HANGİ YÜZLE:

Sizler de okuyorsunuz, ülke siyasetini batıranlar, bir gecede naylon parti kurup, makam uğruna partisini yolda bırakanlar ve onların tetikçileri, belediyeyi borç batağına batırıp gidenler, Meclis kürsüsünden dolarları sallayıp, “bunlar bana verilen rüşvet paraları” diyenler yeniden siyaset sahnesine dönmek için nabız yokluyorlar. Bunlar, şimdi hangi yüzle bu toplumun karşısına çıkıp ne söyleyecek ve oy isteyecekler, doğrusu merak ederim…

_______________________________________________________________________________

ZİRVEDEKİLER

İsmail Bozkurt ( Yenidüzen gazetesinden): “ İki şey bu ülkeyi mahvetti diye düşünüyorum, ganimet düzeni ve çok uzun yıllar Türkiye’nin denetimsiz para vermesi. İktidar olma, rant dağıtma gibi oldu. Hükümet olacaksın, bir şey dağıtacaksın, iş vereceksin…Değişik dönemlerde değişik şeyler dağıtıldı. Bir dönem evinize telefon bağlatmak için UBP’ye kaydolmanız gerekirdi. Popülizm sistemin kendisi oldu. Popülizm, rant dağıtmaya dayalı siyaset anlayışı”…

_______________________________________________________________________________

DİPTEKİLER

Güvenlik Zaafiyeti: Ne yazık ki ülke magandaların, mafyaların, tacizcilerin ve uyuşturucu trafiğinin merkezi haline geldi. Son olarak, görev yapmak için mahkemede bulunan iki gazeteci arkadaşımız, uyuşturucu zanlıların yakın arkadaşları olduğu öğrenilen bir grup Ürdün’lü öğrencinin saldırısına uğradı. Denetim ve kontrolün yerlerde süründüğü, otoritenin olmadığı, hırlısının, hırsızının elini kolunu sallayarak girdiği bu ülkede, bakalım daha nelere şahit olacağız…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar