Asrın projesi ile ilgili olarak ortaya çıkan teknik sorundan dolayı, aklımda “su” ile ilgili söylenmiş birçok atasözü ve deyim dolaşmaya başladı.
“Suyu bulandırmaya” çalışanlar “sudan ucuz” yöntemlerle “su yüzüne çıkmaya” başladılar.
“Su unutulsa da arşiv unutmaz” diye bir söz elbette “su” ile ilgili literatürde yok! Ama “su katılmamış” saptırmalarla “su koyvermek” anlaşılır gibi değil!
Arşivlere bakmak, geçmişi hatırlamak, balık hafızalı olmamak zorundayız. Neden derseniz, “sudan çıkmış balığa dönmemek” için diye cevaplandırırım.
“Suya sabuna dokunmadan” çarptırma yapmak, karalamak, yıpratmak, bunu yapanlara kazandırmaz, kaybettirir.
Lafı nereye getireceğim? “Suyu yokuşa akıtmaya” çalışanlara tabii ki!
Cumhurbaşkanı Akıncı, Geçitköy Barajını ziyareti sırasında, 12 Ocak 2020 tarihinde: “Türkiye’den su taşınmasının önemli bir proje olduğunu ancak hayatımızı sadece Türkiye’den gelecek suya bağlı olarak sürdürmemizin doğru olmayacağını belirtti.
Devamla: “Her zaman söylediğim gibi kendi kaynaklarımızı ihmal etmemek, topraklarımıza düşen her damla sudan yararlanmak, suyun derelerden denize akıp gitmesini bir ölçüde önlemek ve su tasarrufuna önem vermek kaçınılmaz” dedi. https://www.havadiskibris.com/akinci-hayatimizi-sadece-turkiyeden-gelen-suyla-surduremeyiz/
Vay, sen misin bunu söyleyen!
Özetle ne dedi: “Taşıma su ile değirmen dönmez!”
Bunun neresi yanlış ki? Yerli malı, yerli üretim, kendi kaynaklarımızla hayatımızı idame ettirmek, kendi ayaklarımız üzerinde durmak gibi kavramları sürekli kullanmıyor muyuz?
Peki, bunu ilk kez mi söyledi?
Hayır!
14 Ekim 2015 tarihinde, Sendikal Platform’u bir kabulü sırasında yani suyun ülkemize yeni ulaştığı dönemde de aynen şunları söylemişti: “Suyun gelişi büyük önem taşıyor, ancak bu su geliyor diye kendi kaynaklarımızı kesinlikle ihmal etmemeliyiz ve bu topraklardaki her damla suyu da korumalıyız…” https://www.havadiskibris.com/akinci-belediyeler-olmadan-olmaz/
Aradan dört yıllık bir zaman geçmiş. Sanki de geçen gün söylediği sözü ilk kez söylemiş gibi “bir kaşık suda fırtına kopartılmaya” çalışılıyor.
Seçim kampanyasının, fikirsel bazda geçmesi gerekliliğinin vurgulandığı şu günlerde, seçim kampanyaları henüz başlamamışken, bir yerlere “su dökmek” çabası içinde olmak “su uyur düşman uyumaz” benzetmesini akla getiriyor.
Neyse!
“Su akar yolunu bulur” demişler!
