Kudret Özersay:
“Hükümet olarak biz görevimizin gereğini ve zamanlamasını da dikkate alarak siyasetin bir malzemesi haline getirmeyecek şekilde, ulusal davanın bir parçası olan bu konunun da doğru şekilde yürünmesini sağlayacağız diye düşünüyorum”…
Kudret Özersay:
“Cumhurbaşkanı seçilirsem, Maraş konusunda 5 yıl önce neredeysem, o vizyon ile devam edeceğim… Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk yönetiminde, eski sakinlerine açılması için çalışmalarımı sürdüreceğim”…
Bunlar iki gün arayla verilen demeçler.
E kim getiriyor siyaset malzemesi haline?
Zamanlama diyor, evet zamanlama, niye şimdi?
Neden cumhurbaşkanı ya da ana muhalefet lideri davet edilmiyor?
Neden, karşı olduklarını anlatmasınlar diye mi?
Ya peki “cumhurbaşkanı seçilirsem” diye başlayan cümle Maraş’ın seçim vaadi değil mi? “Şimdiki Cumhurbaşkanı’nı ilgilendirmez ama ben ileri götüreceğim”, nasıl mantık?
Diğer aday Ersin Tatar, o daha pervasız. Vaat üstüne vaat…
Boşuna gayret etmeyin, herkes anlayacağını anladı…
YAPAMADILAR…
Maliye’nin tasarruf genelgesinde deniyor ki, “Gelir-gider arasındaki fark iç kaynaklardan karşılanacaktır”…
Bunun anlamı, 500 küsur milyon liralık bütçe açığı, tasarruftan sağlanacak.
Bir dizi önlem yayınlamışlar.
Baktık, bir daha baktık, o paranın bu önlemlerle sağlanması zor…
Yatırımdan vaz geçtik, gündelik işlerin yapılması da zora girecek, ama pek de bir işe yaramayacak gibi görünüyor.
Geçen gün tasarrufun başında ek mesailerin kaldırılması gerektiğini yazmıştım. 90’lı yıllarda yapılabilmişti oysa. Yapamadılar…
Rica gibi, “lütfen” der gibi bir genelge. “Tümünü kaldırdım” diyemediler. Bakan sekreterleri, odacıları, şöförleri nasıl ek mesai yapmasın, seçim kapının ardında. En azından bu gibi hizmetleri vardiyaya çevirebilirlerdi. Sonuçta UBP’nin işe aldığı yüzlerce sekreter, odacı, şöför var…
Bir başka “önlem”… Yeni istihdamlar, 2019 Mali Yılı içinde emekli olanların sayısını geçmeyecekmiş. Geçiciler, sözleşmeliler de dahil mi buna? Son iki ayda bu statüden kaç kişi işe alındı, bu sayı seçim öncesi kaça varacak? Şeffaflık bu rakamların açıklanmasını da gerektirir değil mi? Önlemler konusunda niyet samimiyse, rakamlar ve elde edilen sonuçlar konusunda da her şey açık ve şeffaf olmalı.
Ben böyle görüyorsam, Türkiye görmez mi? “Kaynak yarattığınız bu mu” demez mi?
Tam bir kısır döngü…
YERİN KULAĞI VAR
BİZİM Mİ, DEĞİL Mİ?:
Hem Maraş Türk malıdır diyorlar, sonra Rumlara da mallarını vereceklerinden bahsediyorlar. Aslında aylardır Maraş’ın Vakıf malı olduğu yönünde iddialar da var. Bu da yetmedi, BM kararlarından, Uluslararası hukuktan bile dem vuruyorlar. Aslında onlar da söylediklerine inanmıyorlar ya…
İDDİALAR DOĞRU MU?:
Türkiye Dışişleri yalanlasa da, gazeteci Makarios Drusiotis, Crans Montana’da Anastasiadis’in, Çavuşoğlu’na, federal çözüm çabasının nafile olduğunu çünkü Kıbrıslı Rumların hastaneleri bile Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemediğini, mümkün olan tek çözümün iki devlet olduğunu yönünde açıklamalarda bulunduğunu iddia ederken, 6 Temmuz 2017 gecesi gerçekleşen yemekte Guterres, Türkiye’nin kendisine, Garanti Antlaşması’nın yeni bir çözümü uygulama antlaşması ile değiştirilmesini önerdiği gayrı resmi bir belge verdiğini de iddia ediyor… İşin aslını bir türlü anlayamıyoruz. Belki Cumhurbaşkanı Akıncı da bir açıklama yapar.
BU KAFALAR ONLARDA DA VAR:
Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı Onursal Başkanı emekli General Parayudakis “Kıbrıs’ı kurtarabiliriz” diyerek, bunun için Kıbrıs sorununun toplumlararası anlaşmazlık zemininden çıkartılıp, yeniden “istila ve işgal” zeminine oturtulması gerektiğini, “alttan alma ve teslimiyetçilik” politikasının bir yana bırakılmasını ve Kıbrıs sorununda Türk şartları ile çözümün reddedilmesi gerektiğini öne sürdü. Bu kafalar var oldukça daha çok dizlerini dövecekler. İnsan bunları gördükçe, asıl istediklerinin taksim olduğunu düşünüyor.
ERCAN KONUSU BAŞTAN YANLIŞTI:
Maliye Bakanlığı, Ercan Havaalanı işletmecisi T&T’ye, devlete olan 56 milyon TL’lik vergi ve 20 milyon Euro’ya yakın da hak edişlerle ilgili borcu konusunda ödeme kolaylığı getirdi. Diğer yandan, bugün Meclis’e gelecek yasa değişikliği, Ercan Havaalanı’nın işletme haklarının devredilmesi ihalesi sonrasında oluşan sorunların giderilmesini amaçlıyor. Bunca seneden sonra ortaya çıktı ki hem seçilen işletmeciyle, hem de yapılan sözleşmeyle ilgili sorunlar büyük. Kim hazırlamıştı bu sözleşmeyi?
İSTEMEYEN KENDİLERİ:
Yeni Karpaz Derneği yaptığı açıklamada, 16 yıldır devam eden Karpaz Emirnamesi’nin, imar planı ile ortadan kaldırılmasını talep etmiş. “Mevcut İmar Planı yasası ve ülkesel fizik plan da bu yolu işaret etmektedir” diyorlar. Siz bakmayın UBP Genel Sekreterinin, “bölge halkı bu imar planını istemiyor” dediğine. Aslında istemeyen başkaları. UBP de o kesimlerin avukatı.…
DENETİM DE SIKLAŞACAK MI?:
Mezbahalarda kesilen etler, yarından itibaren mühürlenecek. Güzel. Mühürsüz olanda hile olduğunu anlayacağız. Ama nasıl? Kasapta da markette de etler parçalanmış halde satılıyor, bütün değil ki? Bu denetim vatandaşa bırakılamaz. Denetimi yine belediyelerin, Sağlık Bakanlığı’nın yapması şart. Hangisi kaçak, hangisi değil belki böylece kolayca anlaşılacak ama, eksiğimiz zaten denetim…
ZİRVEDEKİLER
Tufan Erhürman: “Kapalı Maraş” konusunda bilimsel bir toplantı düzenlenecekse, bunun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden kısa bir süre önce gerçekleştirilmesi doğru değildir… Dahası, bir bilimsel toplantı düzenlenecekse, elbette bunun öncülüğünü bu ülkedeki üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri yapar. Bunlar yönteme ilişkin ciddi sorunlardır”…
DİPTEKİLER
Bölünmeyi Dayatan Güney Kıbrıs’tır: Anastasiadis, devlette ve Münhasır Ekonomik Bölge konusunda “bölünme”yi istemekle suçlanıyor. Yani hem iki ayrı devlet, hem MEB’i bölme. Aşırı sağ DİKO partisi Başkanı Nikolas Papadopulos diyor ki; “Biz DİKO olarak taksime dair her türlü düşünceye veya fikre karşıyız. Bu, gerek toprakta gerekse MEB’te böyledir”. Böyle diyor da Türk tarafında ortaya atılan ayrılma fikri, “Türklerle hiçbir şeyi paylaşmayız” siyasetinin sonucu değil mi? Aynen 60 sonrası gibi…
