Seçim uzak gibi görünebilir bazılarına.
Ama hiç de öyle değil.
Oturup, radikal dönüşümler için plan hazırlamak, bu konuda halkı ikna edecek propaganda sürecini başlatmak için süre çok kısa….
Birinci öncelik, ülkenin ekonomik bağımsızlığı…
Kalkınma falan sonraki işler. Maliye’nin durumu, gelir artırmak, vergi düzenlemeleri, teşvik, destek şu bu kıyaklara son verilmesi ciddi işler. Üstelik cesaret gerektiren zor konular…
Statüko sevicilerin bu konuların gündeme gelmesini engelleyeceği açık. Her biri için akıl almaz bir direniş olacak. Bunların üstesinden gelecek, adil bir sistem oturtmak için, doğru bir planlamaya ve neredeyse bir devrime ihtiyaç var.
Böyle bir devrimin 5-6 ay içinde hazırlanıp halka sunulması asla yeterli değil. Ancak buna acil olarak ihtiyacımız var…
İkincisi, vatandaşlıklar.
Dün bahsettik, en zor dönemlerin Bayraktarlığında Dal 1 olarak görev yapan Hüseyin Mümtaz bile “Nedir yaptığınız” diyor.
Bu hükümet döneminde vatandaşlık verilenlerin sayısının 4 bini bulduğu söyleniyor.
Buradan bakınca, en az 4 bin yeni vatandaşın oy kullanma hakkına da sahip olacağı anlaşılıyor.
Sadece burada doğmuş olanlar olsa canımız yanmayacak. Asıl sorun, hiçbir yerde yazılıp, söylenmeyen istisnai vatandaşlık uygulaması. Gizli, gizli, el altından. Dükkanı varmış da, iyi karakterliymiş, zamanında burada bir görev yapmış falan…
Daha yenile bir irade sorunu yaşadık.
Bir el işaretiyle oyunun rengini değiştiren bir kitle gördük.
Düşünün ki, bu ülkeyi neredeyse hiç bilmeyen, kültürüne, halkının dünya görüşüne, gelecekle ilgili arzularına, yaşam şekline yabancı; dıştan etki altında kalması kolay olan kitleler karşısında, Kıbrıs Türkünün iradesinin lafı bile olmaz…
Demografik ve kültürel yapının değişmesi yanında, bu ülkenin bu kadar nüfusu nasıl kaldıracağı ayrı konu.
Bütün bunları bile bile yapmaya devam ediyor bu hükümet.
Hep yaptığı gibi, her dönem yaptığı gibi.
“Yeter artık” dedik, ama 4’lü hükümet bile yasayı değiştirmeyi başaramadı.
Zamanın İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, “Süremiz yetmedi” diyor.
Demek ki neymiş, istikrarlı, dönemini tamamlayacak güçlü iktidara gerek var.
Kıbrıs Türkünün yok olmaya yüz tuttuğuna isyan eden insanlardan oluşan, kararlı bir iradeye ihtiyacımız var.
Bunun için de zaman kısıtlı. Aynı yolu yürüyenlerin hep birlikte ortak aklı takip ederek, güçlü bir projeyle, cesur bir şekilde ortaya çıkmalarının zamanı geldi de geçiyor…
YERİN KULAĞI VAR
ARA EMRİNE RAĞMEN:
Girne’nin ortasında lebi derya araziye kondurulmaya çalışılan “beleş” lüks konutlara Mahkeme’den ara emri çıkınca, bizim kahramanlar da hemen Bakanlar Kurulu kararıyla tahsisi iptal ettiler. İyi ki hala yargımız bağımsız. İyi ki hala sivil toplum uyanık, kararlı… Şimdi geriye kalan, oyulmuş tepenin vebalini kimin ödeyeceği konusu. Ağaçlandırmanın ve de verilen zararın bedelini, İstanbul’da yaşayıp, KKTC’den maaş almaya devam eden Özgürgün’ün maaşından mı kessek?
YENİ SAHNE KURULUR MU?:
Eylül ayında yapılması planlanan görüşmelerle ilgili olarak, İngilizlerin perde gerisinde üç senaryo temelinde hareket ettiği iddia ediliyor. Rum basınına göre ihtimaller şöyle; New York’a gitmeden önce Tatar ve Anastasiadis arasında mektup teatisinde bulunulması. 2014’teki gibi Genel Sekreter’in huzurunda bir ortak açıklama yapmaları. Son senaryo da BM Genel Sekreteri’nin tarafları yeni bir de çabaya davet edecek açıklama yapması. Ben bu ortamda verimli bir sonuç elde edileceğine zerre kadar inanmam. Bir tek Türkiye’nin uluslararası camiayla ilişkisinde radikal bir değişim olması tabloyu değiştirebilir.
HİÇ ZORLANMAYIN, HER GELENE VERİN:
TDP Gençlik Örgütü, vatandaşlık uygulamalarını “gollifa” dağıtarak protesto etti. Kendi nüfusunun üzerinde vatandaşlık veren tek ülkeyiz dünyada. Daha da o çarpık yasayı geliştirip, vatandaşlık için gereken 10 mühürü, 5’e düşürme niyetinden bahsediliyor. Dertleri “daha çok nasıl yaranırız”… Son zamanlarda Türkmenlere de vermeye başladılar. Bu işin sonu gelmeyecek. İyisi mi sınır kapılarına birer memur atayın ülkeye gelen herkese de vatandaşlık dağıtın olsun bitsin…
HERKES DE TEMİNATLA SERBEST BIRAKILMAZ Kİ:
Bir suç makinesi tarafından bıçaklanan Polis Çavuşu’nun sağlık durumunun iyiye gittiğini öğrendiğimde inanılmaz mutlu oldum. Umarım en kısa sürede ayağa kalkar. Ama ya o suç makinesi? Defalarca suç işlediği halde teminatla serbest bırakılıp, aramıza salınmış. Sadece bu değil, bunun gibi bilinen birçok isim var ve şaşırtmıyorlar, dışarı çıktıkları anda suç işlemeye devam ediyorlar, hem de giderek daha ağır suçlar. Rum tarafına kaçtıkları iddia ediliyor. Dilerim Rum Yönetimi en kısa sürede yakalayıp, bu insanlık suçlusunu KKTC’ye iade eder…
BEN ŞAŞIRMADIM:
Re’sen vergilerin artışlı bir şekilde gönderildiğinden şikayet ediliyor. Küçük işletmelere saldırılması beni şaşırtmaz, bu hükümetin başka türlü davranmasını beklemek şaşırtır. Pandeminin başından beri yaptıkları bu değil mi? Hani çok kazanandan çok vergi alsınlar, servet vergisi falan ya da vergi adaletine dönük bir şeyler, muafiyetlere elleseler… Tam tersine, çekmecelerde saklı, kaynağı belirsiz paraları yüzde 2,5 vergi ile sisteme sokmaya kalktılar. Varsa yoksa maaşlı, ücretli. Hala hesap sormayı düşünmüyor musunuz?
AYLIK DEĞİL, GÜNLÜK ARTIYOR:
Marketler Birliği Kıbrıs’ın güneyinde perakende fiyatların, Kıbrıs’ın kuzeyine göre yüzde 44 daha pahalı olduğunu iddia ederek, “marketlerdeki sözde fahiş fiyatlardan” bahsedilerek marketlerin kötülenmeye çalışıldığını savundu. 1 euro 10 kusur TL olunca doğal olarak bize göre güney çok pahalı olur. “Fahiş fiyat” konusuna gelince gidin bir marketin önüne ve bakın, her çıkan müşteri “ne aldım ki bu kadar para ödedim” diye fiyatları kontrol ediyor. Bırakın ayı, haftayı, fiyatlar günlük olarak artıyor…
BU KAÇINCI İSTİFA:
Kenan Akın, atanmış olduğu Vakıflar ve Din İşleri Dairesi Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa ettiğini açıklamış. Sayın Akın’ın bugüne kadar kaç kez çeşitli parti ve örgütlerden istifa ettiğini saymaktan yorulduk. Buradan da istifa etmişse eğer, vardır bir bildiği, yakında kokusu çıkar…
