Sağlık, Tutanın Elinde Kalıyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Sağlık, Tutanın Elinde Kalıyor

Hüseyin Ekmekçi

Sağlık alanında tüm tarafların hemfikir olduğu tek konu var…

Devlet hastanelerindeki altyapı yetersizlikleri.


Sürekli “şunu yaptık, bunu yaptık” diye övünen bir Sağlık Bakanı var, ancak gerçekte durum çok farklı.

2016’da Türkiye KKTC’ye Tıbbi Teçhizat ve  Ambulans Alımı Projesi için 5 milyon 840 bin TL hibe yardımında bulundu.

Bu kaynağın sadece % 11,22’si kullanıldı.

Bertuğ Topal, geçtiğimiz gün satır satır bu kalemleri açıklayan bir haber apmıştı.

Mesela…

Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi için sunulan 5 milyon TL’lik hibeye hiç dokunulmadı bile…

Onkoloji Hastanesi Yapım Projesi için ayrılan 1 milyon 576 bin TL’lik kaynağa da hiç dokunulmadı.

2017’de de Tıbbi Teçhizat ve  Ambulans Alımı Projesi için ayrılan 6 milyon TL’lik hibenin ilk 7 ayda sadece % 2,24’ü kullanıldı.

Acil Serviste Sağlık Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi kaleminde 4 milyon 800 bin TL olduğu halde henüz bu kaynak da hiç kullanılmadı.

2017’de Türkiye tarafından Sağlık ve Sosyal Hizmet Sektörü için ayrılan 22 milyon 376 bin TL’lik kaynağın ilk 7 ayda 1 milyon 734 bin 238 TL’si yani sadece % 7,75’i kullanıldı, iyi mi?

Varsa yoksa hastane binası

Sağlık Bakanı Sucuoğlu’nun “oraya hastane yapacağız, buraya hastane yapacağız” şeklindeki açıklamaları da bir hayli enteresan.

Bütçede ne Lefkoşa’ya yapılacak hastane için ne de Dipkarpaz’a yapılacağı açıklanan 70 hasta kapasiteli hastane için ayrılmış bir kaynak var.

Sadece, şu anda Kıbrıs işlerinden sorumlu olan eski TC Sağlık Bakanı Recep Akdağ, en büyük güvence…

Sistem sorunu kaosa dönüştü

Sağlık alanını yönetenler bol keseden vaat üstüne vaat ile seçmene şirin görünmeye çalışıyor.

Metsis yani “sistem sorunu” tam bir kaosa dönüşmüş durumda.

Bu öyle bir kaos ki her kafadan bir ses çıkıyor.

Bakanlık başka telden çalıyor, kamu hekimleri başka telden, Yargı başka telden, serbest hekimler başka telden.

Hâlbuki 1 Ağustos itibariyle kamu hekimlerine ikinci iş yasağı herkesin malumuydu.

Hükümet bu sürece fırsata çevirip yeni bir sistem kuracağına metsisi daha da içinden çıkılamayacak bir hale soktu, sağlık giderlerini artırdıkça artırdı.

Bugün yaşanmakta olan karmaşanın temelinde yatan gerçek neden bu!

Şimdi artık devlet hastanelerinde mesai sonrasında tedavi için hastalar ücret ödemek zorunda.

Ben buna isyan ediyorum…

Serbest çalışan hekimlerin bu uygulamanın durdurulması için ara emri başvurusunda bulunduğu konuşuluyor.

Halkın devlet hastanelerinden ücretsiz sağlık hizmeti alma hakkını savunmak ise münferit birkaç emekli sendikacıya kalmış durumda.

Onlar da sosyal medyadan olabildiğince seslerini duyurmaya çalışıyor.

Genel Sağlık Sigortası nasıl finanse edilecek?

Kesin olan bir şey varsa o da kamu hekimlerinin ve kimi özel hastane sahiplerine yenilen “hükümetin” bu işin altından kalkmasının imkânsız olduğudur.

Mevcut siyaset anlayışı ile sağlıkta reform yapılması mümkün değildir.

Nitekim gelinen aşamada artan doktor maaşları nedeniyle daha henüz yeni yapı inşa edilemedi.

Genel Sağlık Sigortasının giderler kalemi yükseldi.

Gelirler bacağındaki muamma ise aynen devam etmekte.

_______________________________________________________________________________

Yurttaş ödüyor sonuçta…

Genel Sağlık Sigortasının gelirler bacağının en önemli kısmının yurttaşların ödediği sigorta primleri olması bekleniyor.

Hali hazırda yatırılan sosyal sigorta primlerinin % 6,5’u aslında sağlık hizmetlerinde kullanılmak üzere tahsil ediliyor.

Ancak bugüne kadar Sosyal Sigortalar Dairesi sağlık alanında devlet hastanelerine bir kuruş ödeme yapmış değil.

Yaptıysa bilelim…

Sosyal Sigortalar dediğiniz kurum sadece maaş ödüyor.

Fazlasını yapacak gücü de yok…

Sosyal Sigortaların bu geliri Genel Sağlık Sigortasına aktarması halinde maaş ödeyemez duruma düşeceği net.

Devletin bugüne kadar sağlık için ayırdığı ve Genel Sağlık Sigortasının kurulması, devlet hastanelerinin özerkleşmesi sonrasında oluşacak fazla, Sosyal Sigortaların batmaması için oraya aktarılabilir.

Bu bir görüş…

Ancak bunun da sistemlerin kendi kendine yetebilmesi prensibine aykırı olduğu yani sürdürülebilir olmadığı görülüyor.

Diğer yandan Türkiye’nin “ilk beş yıl biz Genel Sağlık Sigortasının finansmanına katkı yaparız” şeklinde bir destek vaadinde bulunduğu söyleniyor.

Diyelim ki Türkiye ilk beş yıl açıkladı kapattı. Peki, beş yıl sonra ne olacak?

Vatandaşa ek vergi mi konacak?

Yoksa örneğin tarımdaki kuraklık ödemelerinde olduğu gibi eylem, baskı ve tehditlerle hükümetler yıldırılarak genel bütçeden Genel Sağlık Sigortasına ilave kaynak aktarılması mı öngörülecek?

Kuraklık önemli örnek

Tarımdaki kuraklık ödemeleri önemli bir örnek çünkü Genel Tarım Sigortası Yasasına göre kuraklık tazminatlarının Genel Tarım Sigortası Fonu ödeneklerini aşması halinde tazminat tutarlarının eksik oran kadar azaltılması gerekiyor.

Oysa, hükümetler her yıl eylemlerle “Türkiye’ye avuç açmaya” zorlanıyor ve bir biçimde dış yardımlarla kuraklık tazminatları bir tamam ödeniyor.

Türkiye sütten dili yandığından şimdi Genel Sağlık Sigortası ile ilgili yoğurdu üfleyerek yiyor.

“İlk beş yılın sonunda Genel Sağlık Sigortasının kendi kendini döndürebileceğini bize kanıtlayın ki biz de ilk beş yıl size bu desteği sağlayalım” deniliyor.

Genel Sağlık Sigortası Yasasının en önemli maddesi fonun finansmanına ilişkin kurallar olacak.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar