“Osman 7 dünürcülük yapmış lakin eli hep boş dönmüş” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Röportaj

“Osman 7 dünürcülük yapmış lakin eli hep boş dönmüş”

“Osman 7 dünürcülük yapmış lakin eli hep boş dönmüş”

Ali Atamer: Sevgili Hocaoğlu çifti sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?

Ö.H.(Özel Hocaoğlu): 9 Nisan 1934 doğumluyum. 3 kız kardeşidik. Ben en küçük çocuğum. Ortaokul’un 3. sınıfına kadar okuyabildim. Sonra özel nedenlerden dolayı okuyamadım. Aslına bakarsan evladım, okumak isterdim ama babamın maddi durumu iyi olmadığından dolayı okuyamadım. Zaten iyi bir öğrenci de değildim. Okulu bıraktıktan sonra terzilik öğrendim. Dikiş dikmeye, öğrencilere önlük dikmeye başladım. Ta ki 22 yaşında Osman’ı tanıyana kadar.
O.H.(Osman Hocaoğlu):12 Nisan 1931, Peristerona (Lefkoşa) doğumluyum. Biz de 3 kardeşdik. Bekarlığımda inşaat müteahhitiydim. Çok işledim, bu günlere gelmek için.


Ali Atamer: Özel hanım, Osman Bey’le tanışma hikayeniz bildiğimiz kadarıyla aslında biraz ilginç. Ne dersiniz?

Ö.H-Ansızdan talihim çıktı. Amcamın hanımını aracı koydular, anneme söylemişler o da babama sormuş babam da gelsinler demiş, bir günde geldiler istediler oldu bu iş. Çünkü Osman çok kız istemiş tam 7 dünürcülük yapmış lakin hiçbiri kızını Osman’a vermemiş. Beni de gendine vermeyecekler korkusuyla hemenden geldiler istediler biz da “evet” dedik.

Ali Atamer: Kız isteme faslında neler yaşandı?

Ö.H-Ben o gece hep sustum. Ablam yanıma gelip sordu “be ama hiç sesin çıkmaz beğendi min yoksa beğenmedi min bir şey söyle” dedi. Ben da “beğendim” dedim ve ablam da “olacak bu iş o zaman” dedi ve beni verdiler. Akabine(ardından) nişanımızı yaptık ve yüzükleri taktık.

Ali Atamer: Nikah kıyılana kadar şimdiki gibi serbestlik yoktu değil mi?

Ö.H-Osman gündüz çalıştığı için geceden geceye olsun gelirdi. Babam yasak gomadıydı. Beraber oturur yerdik içerdik. Gece olunca da doğru evine giderdi. Bizde yatıya kalamazdı. Beni nikah olana kadar dışarı çıkmaya gomadılar. Zaten 1 ay içinde nişanı da nikahı da yaptık da rahatladı. Osman’ın çok acelesi vardı oğlum, olma da gaçarım elinden da galır yalnız korkusuyla aceleynan yaptık düğünü. Osman çok hızlıyıdı oğlum çok…

Ali Atamer: Özel hanım 60 yılı aşkın sürecek dillere destan düğüne nasıl hazırlandınız?

Ö.H-Ne kına gecesi, ne çeşit çeşit giyilen alafranga gelinlikler, ne hamam dönmeleri ne de 3 gün 3 gece yapılan düğünler. Hiçbir örf-adetimizi yerine getiremedik. Dedim ya Osman’ın çok acelesi vardı. Sadece gelin onarıcısı vardı o ettiydi beni gelin. Neydi be Osman kadının adı?
O.H-Meşhur Cemaliye hanım derlerdi gendine.
Ö.H-İşte böyle oğlum. Ben sadece teyzemin evinden gelin çıktım o gadar. Bir da aklımda kalan o gün çok fena yağmur yağdığı için Osman inşaattan tahta getirdiydi da gelen misafirlerin ayakları çamur olmasın diye tahtaların üstüne basıp girdilerdi tepriğe. Bir da hiç unutmam nikah dairesine yeni ve ilk arabamızla götürdüydü beni Osman. W 78 model olan ilk arabamızla.

Ali Atamer: Osman bey damat olduğun günle ilgili siz bize neler anlatacaksınız?

O.H-Berbere gittim damat tıraşı oldum. Bir da siyah kat giydim. Özel’e da altın bilezik aldıydım.

Ali Atamer: Düğünde yapılan eğlenceler neydi?

Ö.H-Öyle oyun moyun yoğudu oğlum bizde. Hele damatla gelin karşılıklı oynayacakmış öyle bişey hiç yoğudu köyümüzde. İstemediler çalgılı türkülü düğün yapalım. Onun yerine gramofon çalarlardı. Benim ailem çok zengin olmadığından, Osman da çok çalışırdı ama para azdı diye sade bir düğün yaptık. Gıydık nikahı tebrik ettiler o gadar.

Ali Atamer: Evlendikten sonra geçiminizi neyle ve nasıl sağlardınız? Yaşam şartlarınız nasıldı?

Ö.H-Osman çok çalışırdı. Ne getirirsa onu yerdik. Ben pek katkı koyamadım. Çünkü evlendikten sonra çocuklarım oldu ve onlara bakmaya başladım ve terziliği da bırakmak zorunda kaldım.

Ali Atamer: Peki savaş yıllarında Rumlarla ilişkileriniz ekonominizi kötü etkiledi miydi?

Ö.H-Benim hatırladığım kadarıyla Rumlar gocamı çok severdi. Hele bir ara hadiseler durduydu ve çıktık gittik o tarafa. Osman’ın bir Rum arkadaşı vardı ve birbirlerini gördüklerinde sarıldılar, öpüştüler, ayrılamadılar birbirlerinden. Sorun yaşamadık biz Rumlarla. Hatta Osman bütün inşaat malzemelerini Rumlardan alırdı çünkü ne arardı Türklerde öyle malzeme, onun için ilişkiler iyiydi.

Ali Atamer: Bu kadar yoğun yaşanan yaşam mücadelesinin içinde kendinize biraz olsun vakit ayırabiliyor muydunuz?

Ö.H-Tabii oğlum. Beni çok gezdirdi aydınamam Osman’dan. Hafta sonları gelince çocuklar dürterdi beni “hade be anne, söyle babama da götürsün bizi sinemaya” derlerdi. Çünkü kendileri söylesin, korkarlardı. Ben da çocuklarımın mutluluğu için aracı olurdum ve söylerdim Osman’a da Gönyeli’deki sinemaya götürürdü bizi.

Ali Atamer: Özel hanım duyduğumuza göre Mekke’yi Medine’yi ziyaret etmişsiniz…

Ö.H-Bir gün “be Osman bey herkes gider bu Mekke’ye nasıl bir yerdir merak ederim gidelim biz da” dedim gendine. Beyim da dedi “hade yazdır ismimizi da gidelim biz da.” Yazdırdık isimlerimizi kabul ettiler ve gittik. 27 gün ibadetimizi yaptık, şeytan taşladık, kurbanımızı kestik ve orda nasıl bir hayat olduğunu öğrendik. Sanki da cennetteymişik gibi…

Ali Atamer: Biraz da isterseniz karı-koca ilişkilerinizden bahsedelim…

Ö.H-Vallahi oğlum ilişkiler iyiydi. Osman’ın huyu suyu tamamdı lakin çok gezerdi bunu saklayamam söyleycem size da bilesiniz. Gece hayatı çok fazlaydı.
O.H-Ne bilirsan söyleycen, benim gibi gizlisi saklısı yok bu işin. Özel iyi bir insandı çok iyi baktı bana ama biraz kıskanç bir kadındı. Ufak tefek tartışmalarımız olurdu bu yüzden, ama o da evliliğin tuzu-biberiydi. Özel tam evlenmek istediğim bir hanımdı.
Ö.H-Esas sen kıskanç birisin, ne söylemen doğruyu çocuklara. Yalnız başıma beni hiç dışarıya bırakmadı. “Ya evde oturacan, ya da annenle çıkacan” derdi bana. Napacan geçinmek için uyardım beyime. Şimdiki gibi bugün al yarın boşa olmazdı bizde, yoğudu öyle adet. Ama gene da Allah Osman’ın iyiliğini versin memnunum gendinden. Bu güne kadar geçindik işte.

Ali Atamer: Çocuklarınızla aranız nasıldı? Onları dilediğiniz gibi yetiştirebildiniz mi?

Ö.H-Osman yer içer gezerdi arkadaşlarıyla ben da evde çocuk bakardım. Bir buçuk senede bir çocuk doğururdum. Çocuklarım o kadar bir korkarlardı ki babalarından bir kuruş bile istemezlerdi gendinden. Hep benden isterlerdi.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar