“Orkestra benimsemezse şeflik yapamazsın” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
KıbrısManşetRöportaj

“Orkestra benimsemezse şeflik yapamazsın”

8 yaşında akordeonla başladı, aynı yıl ilk bestesini yaptı, trombon ve piyanoyla devam etti, son 27 yıldan beri de şef

 


Müzisyen bir aileden değil ama hayatı hep müzikle geçti. Baba, yetiştiği ortam, müzik sevgisini besledi. Emeklilik ikramiyesiyle enstrüman almış mesela baba. Aileden, genlerden gelen yetenek var. Zaten kardeşlerin çoğu profesyonel müzisyen. Profesyonel olmayanlar da müzikle uğraşıyor, enstrüman çalıyor. İlk enstrüman çalmaya 8 yaşında akordeonla başladı, aynı yıl ilk bestesini yaptı. Ve devam etti. 15 yaşında başlayan yaklaşık 9 yıllık konservatuar hayatında piyano ve trombon eğitimi aldı. Son 27 yıldan beri orkestra şefi. Müzik kariyerinin zirvesinde.  5 yıldan beri de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın şefi. Her konseri inanılmaz ilgi gören, dünyaca ünlü sanatçıları konuk eden, profesyonelliğiyle toplumun gurur kaynağı haline gelen orkestranın görünen yüzü. Bonus saçlarıyla orkestranın simgesi Ali Hoca.

Çok sesli müzik, klasik müzik, senfonik eserler konusunda kültürel birikim olmamasına karşın, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın kısa sürede bu kadar ilgi görmesinin nedenlerini, şef, besteci, müzisyen Ali Hoca ile konuştuk.

“Bu tip yapılanmalar keşke geçmişte olsaydı. Bu topraklardan çok müzisyen çıktı, hâlâ çıkıyor. Bu tip yapılar motive edicidir, müziğe ilgili olanlara hedef olma bakımından işlev görür. Ama galiba her şey bir birikimin sonucu. Geç oldu belki ama doğru oldu. Doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru yöntemle kurulduğu için başarılı oldu orkestra. İzleyici de, biz de memnunuz. Kurumsallaşmayla çok daha iyi noktalara gideceğine inanıyorum.”

 

Kıbrıslı ama profesyonel

Konserlerde, seçilen eserlerde Kıbrıs, ada motiflerinin kullanılmasının da ilgide payı olup olmadığını sorduk.

“Elbette var. Orkestranın koordinasyonunu yapan ekip, ben, Kıbrıslıyız. Ben bu motiflerle büyüdüm. Folklor çalışmalarında bulundum. Yıllarca yurt dışında kaldım ama toplumdan, ülkemden hiç kopmadım. Bestelerimde de bu motifler var.  İnsan hangi işi yaparsa yapsın, kendi ülkesine karşı sorumlulukları var. Ayrıca insanın, toplumun ruh halini, beklentilerini biliyoruz.”

Ancak orkestra üyelerinin tümü Kıbrıslı değil, hatta zaman zaman eleştiri konusu da oldu bu konu.

“Müzik evrensel, insanlığın ortak dili.  Aynı işi yapar, aynı şeyleri hisseder. Hissettiğiniz, çaldığınız milliyetinize göre değişmez. Orkestra kurulurken veya bundan sonra yeni eleman alırken yabancılar da olacak. İhtiyaç olan enstrümanda Kıbrıslı yoksa veya yeterli bulunmamışsa yabancı alacaksınız. Bu dünyanın her yerinde böyle. Bu, profesyonel bir çalışma. Galatasaray Türk takımıdır ama bir çok oyuncusu yabancıdır. O takımda yabancı olması, o takımın Türk takımı olmasına engel değil.”

Perde arkasında sınav… Kadın sandık, erkekmiş

Yasayla kurulan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın kuruluşundan bugüne bir takım sorunlar yaşanmasına karşın doğru adımlar atıldığını, özellikle istihdam şeklinin profesyonel orkestra oluşumunda önemli rol oynadığını anlattı Ali Hoca.

“Ben sürece orkestranın koordinatörü Mustafa Kofalı’nın davetiyle dâhil oldum. Ona güvendiğim için evet dedim. Çünkü ekip çalışması çok önemli. Biz, başkemancı Nihat dâhil iyi bir ekip olduk. Orkestra elemanlarını da biz belirledik. Yöntem olarak isimler bilinmeden, perde arkasında yapılıyor sınav ve kaydediliyor. Biz sınav sırasında sadece enstrümanın sesini duyuyoruz, kimin çaldığını görmüyoruz. Bu da bu gibi küçük toplumlarda iyi bir yöntem. Çünkü tanışık olursunuz, etki altında kalma gibi durumlar olabilir. Hatta bir seferinde obua sınavında çalış şeklinden dolayı kadın sandık, meğer erkekmiş…”

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın profesyonel yapısıyla dünyalı olduğunu, özellikle konuk ettiği dünyada tanınmış sanatçılarla müzik dünyasında yer ettiğini anlattı Şef Ali Hoca. Fazıl Say, idil Biret, Gülsin Onay, Alaxander Markov, Knut Weber dâhil onlarca ünlü müzisyen… “Bu müzisyenler belli bir düzeyde olmasak konuk olmayı kabul etmezler. Müzik dünyası birbirini izler, bu sanatçılarla birlikte orkestra adıyla dünya literatürüne girdi.”

Şef her şey mi!

Orkestralarda onlarca insan görev alır, ama sadece şefi fark ederiz. Şef her şey mi?

“Orkestralar şefsiz olmaz ama şef her şey değil. Görünür olmayan şefler var, arkada çok güçlü bir kadro var. Tüm orkestralarda olduğu gibi, Konzertmeister/Başkemancı (Nihat Ağdaç) gizli şef mesela. Ayrıca her enstrüman grubunun şefi var. Tüm bunları dengeleyen de şef. Bir denge var. Sonuçta esas olan uyum ve kapasite. Her şefin farklı tarzı, yöntemi var ama temel olan o dengeyi, uyumu sağlamak. Bu da bir kapasiteyi gerektirir. Orkestra istemezse, benimsemezse şef o orkestrayı yönetemez. Yeterli değilsen ve doğru davranmazsan yönetemezsin.”

Kıbrıslı izleyicinin enerjisinden, ilgisinden memnun. “Karşılıklı enerjimiz iyi” diyor. “Rahatsız olduğu izleyici tavırları yok mu” diye sorunca, “Zaman zaman telefon sesleri, konuşmalar dikkatimizi dağıtır ama izleyicinin de bu tür konserlere bir alışma süreci var” diye ekledi.

Müzisyen soyadı

İzmir Devlet Operası’nda kadrolu sanatçı olarak görev yaparken, adadan giden teklifle emekliye ayrılıp orkestranın başına geçen, şimdilerde sanatçı eşi, meslektaşı İlknur’un da aynı yerden emekli olmasıyla temelli adaya yerleşen Ali Hoca’nın, sanıldığı gibi müzisyen bir aile geçmişi yok. Baba bankacı, anne ev hanımı, ama aile ve yetiştiği ortam hep müzikle ilgili. Kardeşlerinden Oskay ve Tanju Hoca da konservatuar mezunu müzisyenler. 4’üncü kardeş Hüseyin konservatuar okumadı, farklı alanlara yöneldi, ama o da bateri, trompet gibi enstrümanlar çalıyor. Genlerden gelen yetenek müzik.

“Babam müzisyen değildi ama müzik tutkunuydu. Şarkı söyler, darbuka çalar, şiir yazardı. Çok severdi müziği. Hatta o kadar ki, emeklilik ikramiyesiyle müzik aleti almıştı. Bir de o zamanlar okullar, öğretmenler çok yönlendiriciydi. Mesela benim ilkokulda öğretmenlerimin müzik yeteneğimi fark ettiğini, yönlendirdiğini hatırlarım. Ayrıca korolar vardı. Çocuk koroları müzik ilgisinin gelişmesinde, yeteneğin fark edilmesinde çok önemli. Ben ayrıca etraftan da etkilenirdim. Mesela Fikri Karayel komşumuzdu. Onun çocukları çalardı, etkilenirdim.”

İki aile ortamında büyüdü

1961 doğum Ali Hoca, 4 erkek kardeşin en büyüğü. Farklı ortamlarda, hatta iki aile arasında büyümenin hayatına olumlu yansıdığına inanıyor. Bebek yaşlardan 15 yaşına kadar, annesini büyüten aile yanında kalmış. Babanın da çalıştığı İş Bankası’nın müdürünün yanında.  Teyze-enişte diye anıyor, kan bağı olmayan bu aileyi. Şu anki İş Bankası’nın üstünde, lojmanda kalan bu aile, anne-babaya ek hep ailesi olarak kalmış yaşadıkları sürece.

İlkokulu Arabahmet’te başlayıp Şehit Tuncer’de tamamlayan, orta okulu kolejde okuyan Ali Hoca’nın konservatuar tercihi de tesadüf. “Mühendis veya bankacı olmayı hayal ederdim aslında, konservatuar tesadüf oldu. Yönlendirmelerle oldu sanırım.”

Müzik aleti çalmaya ilkokulda, 8 yaşındayken akordeonla başladı. Sonra arkası geldi. Aynı yıl ilk bestesini yaptı, daha 8 yaşında.  Besteleri ortaokul yıllarında iyice arttı. Konservatuar ve müzik kariyerinin gelişmesiyle oda müziği, piyano, vokal, orkestra, çocuk oyunları, opera, oratoryolar dâhil onlarca esere besteci olarak imza attı. Orkestralar, korolar yönetti; müzisyenler yetiştirdi. Yetenek, eğitim ve disiplinli çalışma, onu mesleğin zirvesine taşıdı.

Opera eğitim yeri

Ortaokulun ardından, 15 yaşında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’na girdi sınavla. Obua istedi ama dudak yapısı nedeniyle kabul edilmedi, trombon bölümüne alındı.  Ayrıca piyano eğitimi aldı. Bestecilik ve kompozisyon okudu. 9 yıllık konservatuar eğitiminin ardından 1985’te mezun oldu. Bir süre eğitmenlik yaptı ve askerlik için adaya döndü.

Ne iş yapayım, nerde çalışayım derken, İzmir Devlet Operası’na başvurdu. Eşi, meslektaşı İlknur ile birlikte. Trombon sanatçısı olarak işe başladı. Bir süre sonra orkestra şefi oldu. Opera, bale yönetti.

“Operalar eğitim yerleridir. Çünkü içinde her şeyi barındırır. Burada çalışmak deneyim, birikim oldu. Birikimimi ülkeme, ülke insanıma aktarmak, genç müzisyenlere fırsatlar yaratmak benim için en büyük ödül olur…”

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar