Türkiye’nin bu direktifi mevzuatına uyumlaştırmadığını, böylece zorunluluktan kaçtığını iddia eden platform, KKTC ile Akkuyu arasının sadece 90 kilometre olduğu göz önüne alındığında, adanın tamamının, olası bir kazada yok olma tehlikesiyle yüz yüze kalacağını savundu.
Biyologlar Derneği, Tabipler Birliği, Çevre Mühendisleri Odası, Yeşil Barış Hareketi, Karpaz Dostları, Diyetisyenler Birliği, MS Derneği, Kanser Hastalarına Yardım Derneği, Baraka Kültür Merkezi, Feminist Atölye, Güç-Sen, Çam-Sev, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, BKP, YKP, TDP, Kuzey Kıbrıs Kuşları ve Doğayı koruma Derneği’nden oluşan Çevre Platformu konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Çevre Platformu nükleer santralde meydana gelecek herhangi bir kazada ülkeye yansıyacak ekonomik, çevresel ve sosyal zararların kim tarafından, nasıl ve ne şekilde karşılanacağının belli olmadığını kaydederek, Kıbrıs Türk halkının Mersin’de yapılacak nükleer santral konusunda AKP hükümetini uyarması, projenin iptali için talepte bulunması gerektiğini söyledi.
Akkuyu’da meydana gelebilecek kazanın 300 kilometrelik alanı felakete sürükleyeceğini ortaya koyduğuna işaret eden platform, kaza olmasa da en yakın coğrafya olarak Kıbrıs’ın bu santralden olumsuz etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Platformun açıklaması şöyle devam etti:
“Nükleer atıkların etkileri yüzyıllar süren ekolojik sorun teşkil etmektedir. Bu nükleer atıkların hangi yollarla taşınacağı nerede muhafaza edileceğiyle ilgili mevcut bir bilgi de bulunmamaktadır. Yine ÇED raporunda santralın soğutma suyuna ihtiyaç duyduğu ve ısıtılmış suyu denize akıtacağı söylenmektedir. Bu nedenle bölgede oluşacak ekolojik değişiklerin bile Akdeniz için tehlike teşkil ettiği rahatlıkla söylenebilir.”
