OĞLUMUN ELLERİNDEN BAŞKA... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

OĞLUMUN ELLERİNDEN BAŞKA…

(Oğlumun ellerinden başka…)

Her şeye boş vermiş içim
Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla
Hayata Ve aşka attığım bütün zarlar yek geldi
Yaşımdan büyüktüler, sakladım
(Kim bilir, çevremden utandım belki de biraz)
Salt bu yüzden tenhalarda söyledim sevdiğim şarkıları
Onlar ki beni hiç yalnız bırakmadılar
Biraz mahur Biraz mahmur
Biraz acemaşiran’dılar…


(Oğlumun ellerinden başka…)
Her şeye boş vermiş içim
Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla
Hatta Münir Nurettin’in sesine bile…
Oysa ne kadar da anlardık birbirimizi:
“Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır,
Yalnız senin aşkın ile ruhum sararıp… Solacaktır…”
Ruhumun kıyısında bana urgan sattılar
Biraz düğüm
Biraz hüzün
Biraz da ölümdüler…

 

 

(Oğlumun ellerinden başka…)
Her şeye boş vermiş içim
Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla
Bana Yaralarımdan başka ne kaldı dövüşlerden
Ne kaldı şiirlerimden başka örten üstümü
Ölümünden önce verdiğim sözlerimi
Ölümünden çok sonra da tuttum babama
Ve sevdiğim uzun saçlarımdan başka
Paylaştım paylaşabileceğim bana ait ne varsa
Kaç yılların ertesinde en sonunda dün
Kestirdim saçlarımı gittiler benden
Biraz zor
Biraz kor
Biraz mordular…

 

(Oğlumun ellerinden başka…)
Her şeye boş vermiş içim
Her şeye sırtını dönmüş naftalin bir kokuyla
Artık Ne kağıdın üzerinde yazı
Ne zarfın içerisinde mektup
Ne aklın ortasında umut çekmiyor beni
Ne varsa ceplerimde biriktirdiğim
Çıkarıp atıyorum
Ve şimdi bir Camii’nin tabutluğunda
Bir tabutun kapağını çekip üstüne
Kucağında Ney’iyle Neyzen Tevfik’in
“Hiç”likte ne kadar da rahat uyuduğunu
Çok daha iyi anlıyorum…
Oğlumun
Oğlumun ellerinden başka
Her şeye boş vermiş ve her şeye
Sırtını dönmüş içim
Naftalin bir kokuyla…
.
BÜLENT FEVZİOĞLU

Hayatla fazlasıyla yüz göz olduğum bir zamanda, bu toprakların en güzel şiirlerini yazanlardan biri olan değerli dost, şair-ozan Bülent Fevzioğlu’nun yukarıdaki şiiri beni derinden etkiledi. Pek çok kumdan ya da fildişinden kalelerimi yıkmış, yıllarca emek verdiğim, önem verdiğim pek çok uğraşa sırtımı dönmüş ve önemsizleştirmiş bir zamanda bu şiiri ben yazmak gibiyim. Şiirde duygularım büyük bir ustalıkla anlatılmıştı. Üzerine çok şey yazamayacak kadar derin olan bu şiirde pek çok kesişme noktamız vardı. Ötelediğim ezberlerimin ardından bana kalan en önemli şey şu oldu:

Oğlumun
Oğlumun ellerinden başka
Her şeye boş vermiş ve her şeye
Sırtını dönmüş içim
Naftalin bir kokuyla…
.

BİR GEMİ İNDİRDİN GÖZLERİNE

Dalgalı, simsiyah, ürkütücü bir gecede bir gemi indirdin karasularına. Azgın dalgalara, göğü yarıp gelen yıldırımlara ve denizin öfkeli çığlıklarına aldırmadan kırdın dümenini bilinmezliğe. Sarı yüzlü bir sonbahar arefesinde bir gemi indirdin gözlerine. Aldırmadın göçmen kuşların terkine, aldırmadın akşamüstleri serin esen rüzgarların içinde uyandırdığı çocuksu hissedişlere. Gemini gözlerindeki en dipsiz karanlıklara sürdün, içine yükledin hayatta tutunduğun, yolunu bulduğun ne varsa. Kamaralarını beynindeki odalardan oluşturdun. Odalarını daracık, ışıksız bir mahzene dönüştürdün. Bir odaya özlemleri, bir odaya haşarı bir çocuğun masum bakışlarını, diğer odaya kıpır kıpır telaşlarını kilitledin…

Yalpalayan geminin sarsıntısına eşlik eden bir dalgadan 80’li yıllardan kalma bir napoliten dökülmekte. Biraz naftalin, biraz küf, biraz özlem, biraz pişmanlık kokan bir hayatın çeşit-çeşit yüzünü kilitleyip kamaralarına, saldın gemini gözlerindeki azgın dalgalara. Kudurmuş bir öfke şimdi dipsiz bir okyanusa açılma telaşında.

Tükenmişlik tadında bir geceye yelken açmaktasın, farkında bile değilsin geminin varacağı bir liman, bir kara parçası olmadığından. Ay ışığından, deniz kızlarının varlığından haberdar olmadığın gibi. Hiçbir şiirin, hiçbir sevdanın gücüne inanmadığın gibi.

Şimdi gecenin orasında bir yalnızlık dalgasına esir düştün. Deprem dalgalarından daha büyük bir tahribat yaşattın karasularına, hayal kırıklıklarınla. Gecenin karasını, ay ışığının mavi pırıltısını, pirili oynayan o haşarı çocuğun bakışlarını sildin önce haritandan, öyle koyuldun yolculuğuna… Coğrafyası olmayan bir ülkenin sınırlarını zorlamaktasın şimdi.

Flikaları suya indir
Belki kurtulur
Pirili oynayan o haşarı çocuğun
SOS veren bakışları

Ha gayret!
Elimde sana dair
Son bir mavi cümle kaldı
Ucundan tut
Belki kurtulur
Uç vermiş bir hayatın
Temiz kalan parçası

B.B.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar