Yıllar önce başlayan serzenişlerimde “bu kadar belediye çoktur” diyordum.
Fakat özellikle köy dediğimiz küçük yörelerde bile o belediyelerin nasıl çalıştıklarını, yollarından çevrelerine hatta çocuk parklarından mezarlıklara kadar nasıl bayındır ve mamur beldeler yarattıklarını gördüğümde düşüncem değişti.. Şöyle ki “keşke her yerleşim biriminin bir belediyesi olabilseydi” görüşümle..
“MESELA” diyeceksem işte bir iki örnek: Mağusa’nın yamacındaki Yeniboğaziçi.. Yedikonuk.. Mehmetçik.. Uzaklardaki Dipkarpaz.. İnönü.. Lapta.. Alsancak… Tutun ki “tümü” diyelim ve noktayı koyalım.
*** BUNA KARŞILIK artık “belediyelerin” kendi gelirleriyle kendilerini idame edemeyecekleri gerçeklerde sürekli devlet bütçesine muhtaç, borç harç içinde varlıklarını sürdürmelerinin zorluğunu da anlıyorum.. Dolayısıyla henüz tasarı halinde olmasına karşın Merkez Belediyelerine bağlanacak olan küçük ölçekli belediyelerin birleştirilmesine “hadi olsun diyorum” da… Eğri oturup doğru konuşalım:
YAHU kendi yörelerine, kentlerine doğru dürüst hizmet veremeyen.. Olanca eksiklikler aksaklıkları nedeniyle sürekli şikâyetler furyasında, töhmet altında olan o “merkez Belediyeler” dediklerimiz ; kendilerinden ötesi Belediye yörelerine nasıl hizmet götürecekler? Ki kendileri muhtacı dide kaldı ki ötekilere himmet ede! 28 Belediyenin 15’ini kapatmak mı büyük reform! *** YANİ: Belediye giderleri azalırken birleştirildiklerinde gelirleri mi artacak?
YANİ TC’nin parasal katkıları olmasa çalışanlarını ödeyemeyecek durumda olan belediyeler kamburlarına yeni belediyeleri de aldıklarında mı bütçeleri denkleşecek?
YANİ diyorum her sabah Mağusa belediyesi araç gereçleriyle 12 Yerleşim yerine hizmet mi götürecek? YANİ Akaryakıtın altın değerine çıktığı bu ortamda 12 beldeyi dolanıp çöpleri toplayacak, temizlik mi yapacak?
BAŞKA? O kadar mı? Yollarına, sularına, temizlik tertiplerine mi yetişilecek?.. Kısaca bitmeyen istekler ve dileklere vermeleri gereken hizmetleri verebilecekler mi? Bu “büyük” yada “Merkez” dediğimiz Belediyeler bile kendilerine hizmet veremedikleri gerçeklerde, kapatılacak Belediyeleri nasıl sırtlayıp taşıyacaklar, nasıl hizmet götürebilecekler? ***
DENİYOR Kİ BU REFORMDUR! Yani “belediyeler reformu!”
Hayır bu “reform” değildir! Bir teknik olaydır. Yada ekonomik hesaplardan kaynaklanan sistem değişikliğidir!
Ki bu reform dediğinizin sonucunu, “hele birleşme gerçekleşsin, doğacak yeni sorunlarında göreceğiz!..” Buna karşın: Tabi ki “yeniliklere açığız… Öyle de Siz “Merkez Belediyelerini” zaten ne borçtan kurtarabildiniz ne çalışanlarına yar olabildiniz!
NE YOL, kaldırım, ışıklandırma hizmetleri gibi gerekli olan asli ve Beledi görevlerinde başarılı olmalarını sağlayabildiniz! Hatta en basitinden şu yolların ortalarına kadar kayıp giden ve araba kazalarına neden olan ayni zamanda çevre pisliği yaratan o çöp konteynerlerini bile zapt edemediniz!
***
YANİ NE? Kendi kentlerine, yörelerine bile sahip çıkamayan Belediyelere şimdi daha küçük Belediyeleri de bağlayacaksınız ve hangi hesaba, fizibilite çalışmalarına dayandığı belli olmayan rastgele bir “birleştirme denemesine” üstelik “reform” diyeceksiniz! Değil mi ki kulaklarda hoş seda bırakıyor!
*** ÖTE YANDAN: (CİTTASLOW) Doğrusu bilmiyordum. Bir arkadaşım uyardı. Meğer bizim bazı belediyelerimiz (Yeniboğaziçi, Mehmetçik, Tatlısu, Geçitkale, Lefke.) “Cittaslow” denilen bir küresel örgüte üye imişler.. Bu Cittaslow dediğimiz de 1999 yılında İtalyada kurulmuş Belediyeler Birliğidir. “Sakin kent” yada “yavaş kent” anlamında bir kuruluş.. (Her halde asude, yeşile doymuş, çevre sorunları olmayan Belediyeler.)
Sözünü ettiğim Belediyelerimiz kendi çabalarıyla işte bu “Cittawslow’a üye olmayı başarmışlar. Buradaki olayın esprisi şudur: Tanınmamış bir devlet olmamıza karşın bu üyelik siyasi yönden de bir başarı olmalıdır.
Şimdi bu Belediyeleri büyüklere bağladınız mı “kadük” duruma düşüreceksiniz!
***
SÖZÜN kısasına gelince: Bugüne kadar kimseler Bağlı oldukları Belediyelerin hizmetlerinden memnun olmadılar. Bizatihi Belediye Çalışanları da “çalışma ve maaşlar sorunları” nedeniyle!
Ancak çözümün “bazı belediyeleri birleştirerek hem işlevsel hem de bütçeleri yönden iyileştirmenin” de ne menem bir formül olduğunu denenmediği için bilmiyoruz!
İŞTE şimdi deniyoruz” denecek! Sadece bu “denemenin” bile bu geçiş döneminde kat be kat bütçeye, araç gereçlere, çalışanların yeni koşullarda ihtiyaçları ve ortaya çıkacak artı eksi koşullarının hazırlanmasının bile “büyük sorun olacağı” ortadadır.. Doğrusu bu birleştirmenin başarılı olacağına inanamıyorum!