Kirliliğe ceza balyozu - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
KıbrısManşet

Kirliliğe ceza balyozu

duygu alan

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, çevre sorunları konusunda Havadis’in sorularını yanıtladı, bakanlığın çalışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu:

EN BÜYÜK SORUN: Ataoğlu: Yapılan anketlerde turistler ilk sırada çevre kirliliği sorununa dikkati çekiyor. Bu durumdan rahatsızız. Amacımız vatandaşın da çevreye karşı duyarlılık göstermesidir fakat market poşetlerini ücretlendirdiğimizde bile birçok eleştiri aldık


“CEZA ŞART”: Ataoğlu: Çevre Dairesi personeli her perşembe belediyeler ve STÖ’ler ile temizlik kampanyası yapıyor. Yapılan temizlik bir hafta bile kalmıyor. Çevre bilinci yerleşmedi. Ceza uygulamak şart oldu. Çevre Dairesi personelleri her yerde ve artık ceza yazma yetkileri var

“DENİZLERE ÇÖZÜM SAİS”: Ataoğlu: Denizlerimiz hızla kirleniyor. Denizler için, Sürekli Atık İzleme Sistemi (SAİS) ihalesi hazırlanıyor. Arıtmalara kurulacak sistem, denize arıtılmamış madde boşaltıldığı anda yetkilinin cep telefonuna uyarı gönderecek, soruna anında müdahale edilecek

ANTİK LİMAN’IN DURUMU: Ataoğlu: Girne Antik Liman’da ciddi bir karmaşa var. Geçmişte farklı şekilde kiralamalar oldu. Yatın hemen yanına balıkçı teknesini, onun yanına gezinti teknesi bağlanıyor. Bu çarpık yapının bir şekilde düzenlememiz gerekir. Antik Liman yeniden yapılandırılacak

Duygu ALAN

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, bakanlığın çevre konularında yürüttüğü çalışmalar hakkında detaylı bilgiler verdi.

Temiz bir çevre amacı ile Atık Lastiklerin Yönetimi Tüzüğü ve Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetim Tüzüğü’nün hayata geçirildiğini anlatan Ataoğlu, Tehlikeli Atık Yönetim Tüzüğü ile molozlar ve inşaat atıklarına ilişkin tüzüğün de yakın zamanda hayata geçirileceğini belirtti.

Arıtmalardan deşarj olan atık nedeni ile denizlerin kirlenmesinin önüne geçilmesi için Sürekli Atık İzleme Sistemi üzerinde çalışıldığını kaydeden Ataoğlu, sistemin devreye girmesi ile artık bu sorunun da ortadan kalkacağını ifade etti.

Bakan Fikri Ataoğlu, çevre sorunları ile sürekli gündemde olan bir diğer konunun ise Girne Antik Liman’daki karmaşa ve çarpık yapılaşma olduğuna vurgu yaptı.

Ataoğlu, Girne Antik Liman’da ciddi bir karmaşa söz konusu olduğunu, oradaki karmaşa ve çarpık yapılaşmayı bir şekilde düzenlemeleri gerektiğini söyledi. Ataoğlu, Antik Yat Limanı’nın yeniden yapılanması ile ilgili bakanlığın çalışma yürüttüğünü dile getirdi.

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, çevre sorunları konusunda Havadis’in sorularını yanıtladı.

 

Soru: Toplumun bir kesiminde ‘Turizm ve Çevre Bakanı sadece turizme önem veriyor’ şeklinde sürekli olarak ifade edilen bir eleştiri var. Bu eleştirilere cevabınız nedir? Fikri Ataoğlu çevre bakanlığı görevini de layığı ile yürüyor mu?

 

Ataoğlu: Bu yeni hükümet döneminde arkadaşlarla oturduk ve kendi içimizde yaptığımız sohbette; ‘bizim adımız artık Turizm ve Çevre Bakanlığı değil, tamamen Çevre Bakanlığı olarak düşünelim, turizm ve ona bağlı olan dairelere daha sonra bakalım, ona göre bir çalışma yapalım’ dedik. Uzun yıllardır yapılmayan çevre ile ilgili çalışmaları başlattık. Çevre önemli, bunu biz açıkça söyleriz. Ülkeye gelen turistlere yapmış olduğumuz anket sonrasında en önde çıkan çevre kirliliğidir. Biz bundan rahatsız oluruz ve dile getiririz ki vatandaşımız da artık duyarlılık içerisinde olsun ki çevremizi değil turistlerin bizi uyarmasından biz kendi yaşadığımız bir evimiz olarak görüp hareket edelim. En basiti 1 Aralık itibari ile poşetleri ücretlendirdiğimizde 25 kuruş için bile birçok eleştiri almıştık ama bugün baktığımızda çevre kirliliğinde poşet ve plastik olayı ile alakalı yüzde 70’in üzerinde bir azalma söz konusudur. Çevre Dairesi personeli her Perşembe günü yerel yönetimler ve STÖ’ler ile birlikte temizlik kampanyası yapıyor. Fakat ne acı ki bir önceki hafta temizlenen yere dönüp baktığınızda sanki de hiç temizlenmemiş gibi görünüyor. Dolayısıyla artık cezanın uygulamaya konması şart. Çevre bilincinin bir şekilde yerleşmesi lazımdır.

Soru: Bakanlığın atıklar konusunda yürüttüğü çalışmalar nelerdir?

Ataoğlu: Şuanda artık cezalar yazılmaya başladı. Bizim ceza yazmaya haiz olan personel yetersizliğinden dolayı Çevre Dairesi mevcut personellerinin tümünü eğitimden geçirdik. O eğitim sonrasında ceza yazma yetkisi verildi. O yetkiyi alan personeldeki artışı da göz önünde bulundurduğumuz zaman biz bu personelleri çevre polisi gibi piyasaya sürdük. Hafta sonları piknik alanlarında veya sahillerde yazın bu personeller geziyor, denetleme yapıyor ve bu arkadaşlar artık ceza yazmaya başladı. Bu cezaları zaten basınla da paylaşıyoruz. Fakat bizim esas çalışmamız olan yasa çalışması devam ediyor. Bu cezaları hem polisle hem de yerel yönetimlerle paylaşmamız lazım. Çünkü yerel yönetimlerin kendi yasalarına göre yazacakları ceza çok gülünç rakamlardır. Bizim yapacağımız yasa değişikliği ile polis ve yerel yönetimlerle bu paylaşımı gerçekleştirince polisin de yeterli sayıya geldikten sonra hem polisin yazacağı ceza hem belediyelerin yazacağı Çevre Dairesi’nin öngördüğü miktara göre yazılacak olan ceza belediyelere kalacak. Görev paylaşımını da yaptıktan sonra umarım ki o zaman çevre ile ilgili arzu ettiğimiz görüntüleri görme şansımız olacak.

“Atık Lastiklerin Yönetimi Tüzüğü’nü geçirdik”

Atık lastikleri bugün her yerde görebiliyoruz. Atık lastiklerin de tüzüğünü geçirdik ve atık lastiklerin geri dönüşümü ile ilgili de çalışmamız var. Böylelikle lastikçilerin bile biriktirdiği lastikler telli bir alanda olacak. Belli bir süre orada biriktirebilecek.

 

“Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetim Tüzüğü yürürlükte”

Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetim Tüzüğü 1 Aralık itibari ile devreye girdi. Bunların geri dönüşümü ile ilgili de birkaç hafta önce bir çalışmamız oldu. Sanayi ve Ticaret Odaları ayrıca ithal eden ve üretenlerle birlikte bir toplantı yaptık. Burada yapılacak olan tüm ambalaj ve ambalaj atıklarının geri dönüşümü ile ilgili kurulacak olan ve kar gütmeyen bir şirket aracılığı ile sorumluluk hissedip, toplayıp geri dönüşüme kazandıracaklar.

 

“Tehlikeli Atık Yönetim Tüzüğü Mayıs ayında devreye girecek”

Tehlikeli Atık Yönetim Tüzüğü de Mayıs ayında devreye girecek. 2013 yılında AKSA’da, denizde bir facia yaşandı ve oradaki atıklar o dönem toplanıp, belli bir yerde muhafaza edildi. Fakat o muhafaza edildiği yerler süreçte artık erimeye başlayacak ve bu atıklar doğaya karışacak, işte o zaman ciddi bir tehlike oluşacak. Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Baklanı ile görüşüp Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’na sunmuş olmasına rağmen Bakanlar Kurulu dıştan tehlikeli atık almayı kabul etmedi. Dolayısıyla biz burada bir firmanın bu atıkları bertaraf etmesi ile ilgili bir çalışma başlattık ve bu çalışmaya ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Baklanlığından da sadece kontrol amaçlı takviye de aldık. Bu firmanın ÇED raporu da sonuçlandı, şuanda o firmanın bu sistemi kurup bunları hızlı şekilde bertaraf etmesini bekliyoruz. Bu da önümüzdeki ay içerisinde gerçekleşecek. Bunun yanında bu kurulan tesis Tarım Bakanlığı’nın ve Sağlık Bakanlığı’nın atık ilaçlarının da bertaraf edilmesine olanak verilmiş olacak.

 

Moloz, inşaat ve katı atıklar

Ormanlık alanlardaki, dere yataklarındaki molozlar veya inşaat atıklarına ilişkin tüzük de kısa sürede geçecek. Bununla da ilgili bize müracaat eden birkaç firma var. Bunlardan biri de Müteahhitler Birliği’dir. Müteahhitler Birliği’nin bize söylediği, inşaat atıklarının geri dönüşümü ile ilgili kuracakları tesisten elde edilecek olan gelirin yüzde 50’si çevreye, yüzde 50’si de tesisin geliştirilmesine harcanacak. Bunu yaptığımız zaman altyapı malzemesi olarak kullanılacak ve inşaat atıkları gelişi güzel yerlerde değil belediyelerin göstereceği bir noktaya dökülecek. Bu dağların yok olmamasına da nispeten etki edecek. Öte yandan Sulak Alanları Koruma Tüzüğü, Bakanlar Kurulu’nun gündeminde.  Katı atık çalışmamız da devam ediyor. Bütün bu tüzükler hayata geçtikten sonra, çalışmamız çöplerin nasıl yaralı bir şekle dönüştürüleceği ile ilgilidir. AB’nin yaptığı gömme usulü 2’nci ünite açıldı. Gömme usulünü devam mı ettireceğiz yoksa oradaki atıkların geri dönüşüme elverişli olanlarını geri dönüşüme kazandıracağız, kalanları da işleyip enerji mi elde edeceğiz diye çalışmalarımız sürüyor. Peynir altı suyun geri kazanımı da söz konusudur. Hem hurda araçlarla hem de sanayi bölgelerindeki kirlilik ilgili de Çevre Dairesi’nin bir çalışması var.

Soru: Denizlerdeki kirlilik de ciddi şikâyet konusu. Bu hususta baklanlığın çalışmaları neler?

Ataoğlu: Denizlerimizin kirliliği en büyük şikâyetlerden biriydi. Özellikle Girne bölgesinde bu konuda ciddi rahatsızlık vardı. Şuanda bizim geliştirdiğimiz SAİS dediğimiz, Sürekli Atık İzleme Sistemi’nin ihalesi hazırlanıyor. İhalesi çıktığı zaman arıtmalara bu sistem kurulacak ve o sistemde oluşacak olan arıza ya ilgili şirketin uygun gördüğü yetkili veya Çevre Dairesi’nin uygun gördüğü yetkilinin cep telefonuna uyarı olarak gelecek ve anında müdahale etme şansına sahip olunacak. Sistemden denize farklı bir şey çıktı zaman bu uyarı gelecek. Seyyar laboratuar getirmeyi planlıyoruz. Bu seyyar laboratuar aracı bütün sahilleri gezip suyun analizi yapılacak ve anında sonuç alınacak. Temel amacımız sıfır atık.

Soru: Kapasitesinin üzerinde çalıştırılan arıtmalardan da çoğu zaman denize atık deşarj oluyor. Örneğin Girne. Bu sorun nasıl çözümlenecek.

Ataoğlu: Kapasite sorunu bahane olamaz. Bir şekilde gerekli kaynak oluşturulacak ve ilgili belediye ihtiyaç varsa arıtmanın kapasitesini arttıracak. Zaten SAİS Girne’deki gibi kapasitede sorunu olan bir arıtmada çalışamaz çünkü bu şekilde bir arıtma sürekli olarak sisteme sinyal gönderecek. Çözüm kesinlikle kapasiteyi arttırmak.

Soru: Girne Antik Liman’daki sorunlar çığ gibi büyüyor. En önemli sorunlardan biri de yatlar ki bu noktadaki gelişi güzellik, keşmekeş hem turizme balta vuruyor hem de ciddi bir çevre soru. Ombudsman’ın da bu konuda bildiğiniz üzere bir raporu var. Oradaki yatlardan ve bazı restoranlardan neden ücret alınmıyor? Oradaki yatları ve tekneleri Girne Antik Liman’ın dışına çıkarmak mümkün değil mi?

Ataoğlu: Girne Antik Liman’da ciddi bir karmaşa söz konusu olduğu doğrudur. Geçmişte değişik ve farklı şekilde de kiralamalar oldu. O günden de günümüze geliyor. Yani kişi hak elde ediyor, yatın olduğu yerin hemen yanında balıkçı teknesini bağlıyor, çünkü zamanında izin almış. Onun yanında gezinti teknesi. Bu çarpık yapılaşmayı bizim bir şekilde düzenlememiz gerekir. Şuanda bizim farklı bir çalışmamız var. Antik yat Limanı’nın yeniden yapılanması ile ilgilidir. Bunun projesinin yapılması ya da şartname ile ihaleye çıkıp hangi bakanlıklardan olacaksa bir üst kurul oluşsun ve ihale sonrasında sunulacak olan projelere bağımsız bağlantısız o üst kurul ulusal ve uluslar arası ihale sonucunu değerlendirsin, kimin projesi daha uygunsa o projeyi hayata geçirmek üzere karar versin. Para alma konusunda herkes sıkıştırılıyor. Para da alıyoruz. Öte yandan hem oradaki arızaların giderilmesi ile ilgili çalışma başlattık hem üstümüze vazife olmayan mendireğin üzerindeki aydınlatmanın yapılmasını üstlendik.

Soru: Poşet kullanımına ilişkin bakanlığın elinde bir veri var mı? 25 kuruşun 17 kuruşu fona gidecekti ancak henüz oluşturulmuş bir fon yok, bu durumda bu paralar nereye ve hangi amaçla aktırılmaktadır? Şuana kadar biriken para miktarı belli mi?

Ataoğlu: Yok. Çünkü herkesin elinde stoklar da vardır bu yüzden miktar net değildir. Bu stokun bitmesi de belli bir süre ister.  Henüz fon oluşturulmadığından poşet satışlarından elde edilen gelirin belirlenen kısmı Maliye Bakanlığı’na gidiyor. Ama Maliye Bakanlığı’nın bütçesinden Çevre Dairesi yapacağı herhangi bir hareket için talepte bulunduğunda o para doğrudan o kanala aktarılır. Para miktarına gelince bu izinlere göredir. Tabi biz bunun için birkaç ay da geçiş süreci tanıdık.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar