Kıbrıslı sanatçı Sertunç Akdoğu'dan Barış Marşı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
KıbrısManşetMüzik

Kıbrıslı sanatçı Sertunç Akdoğu’dan Barış Marşı

Barış Marşı

Kıbrıslı Türk sanatçı Sertunç Akdoğu, Barış Marşı – Peace Anthem şarkısını yayınladı.

Kıbrıslı Türk sanatçı Sertunç Akdoğu, Barış Marşı – Peace Anthem şarkısını yayınladı.
Akdoğu, söz ve müziği kendisine ait olan Barış Marşı – Peace Anthem şarkısını Kıbrıs’ta çözüm ve barışı düşünen ve bunun için çaba harcayanlara hediye etti.
Akdoğu’un paylaşımı şöyle:
“Bu şarkı, önce Kıbrıs’ta çözümü ve barışı düşleyen ve bunun için çaba gösteren dostlara sonrasında tüm Kıbrıs’a hediyem olsun. Sevgi, dostluk, kardeşlik, paylaşım, eşitlik, özgürlük ve barış gidilesi tek yoldur!”

Barış Marşı sözleri

Umudu onlar söndürdü [They’ve put out the flames of hope]
Gençleri onlar göçtürdü [They’ve caused the youth to migrate]
Savaşı onlar başlattı [They’ve started the war]
Tarihi onlar durdurdu [They’ve banned the history]
Çözümü onlar dondurdu [They’ve frozen the peace negotations]
Doğruyu onlar susturdu [They’ve silenced the truth]
Doğayı onlar soldurdu [They’ve caused nature to wither]
Kültürü onlar kuruttu [They’ve dried out the culture]
Kadını onlar sömürdü [They’ve exploited the woman]
Parayı onlar götürdü [They’ve stolen the wealth]
Savaştayız hâlâ [We are still at war]
Çıkar savaşları bu adada [War of interests, on this island]
Elimizde silahlar [Weapons in our hands]
Kurşunlarımız notalar [Our bullets as musical notes]
Sözlerin pimini çektik [Pulled the pin of our words]
Düştüğü yerde yeşerecek [Where they fall it will flourish]
Çiçekler ve ağaçlar [flowers and trees]
“Umut en son ölür” dedi Yaşar [“Hope dies last” said Yasar]
İçimdeki barışı öldüremez ırkçı bıçaklar [Peace in me cannot be stabbed with the knife of hatred]
Ellerimiz buluşacak [Our hands will meet]
Dillerimiz karışacak [Our tongues will blend]
‘Barış’ bizden doğacak [We will give birth to ‘Peace’]
İkinci çocuğumuz ‘Umut’ olacak [Our second child will be ‘Hope’]
‘Sevgi’miz büyüyecek [Our ‘Love’ will grow]
Sınırlardan yürüyecek [Go across the borders]
Silahları çürütecek [She’ll destroy all weapons]
‘Özgür’ünü bulacak [Will find her ‘Freedom’]
Bu dünyaya çok güzel bir ‘Ada’ doğuracak [Will give birth to a beautiful ‘Island’]
Adını da ‘Kıbrıs’ koyarak [and name her ‘Cyprus’]
Bugün, silâhların doldurulduğu, [Today weapons are being loaded]
Hayatların durdurulduğu [Lives are being ceased]
Nefeslerin tutulup ağızların susturulduğu [Breaths choked and mouths silenced]
Gayrı âdil günlerden [One of the unjust days]
Gitmiyoruz bir yere [We are not going anywhere]
Burdayız ya işte [We are here to stay]
Şimdi bir ülke düşle [Dream of a homeland]
Bayrağında Lefkara [On it’s flag, Lefkara]
Renkleri lapsana [Colored as Lapsana]
Sofrasında hellimli bulla [On its table Halloumi pitta]
‘Özgür’müş adım yada ‘Elefteria’ [They said ‘Freedom’ is my name or ‘Elefteria’]
Aşktan gelmişim ben dünyaya [I was born from love to this world]
Bu bölünmüş adaya [To this divided island]
Şimdi cocuklar büyüdü [Now the children have grown]
‘Barış’ 19 yaşında [‘Peace’ is 19 years old]
Artık herşeyin farkında [and is aware of all]
Savaştayız hâlâ [We are still at war]
Çıkar savaşları bu adada [War of interests, on this island]
Elimizde silahlar [Weapons in our hands]
Kurşunlarımız notalar [Our bullets as musical notes]
Sözlerin pimini çektik [Pulled the pin of our words]
Düştüğü yerde yeşerecek [Where they fall it will flourish]
Çiçekler ve ağaçlar [flowers and trees]
“Umut en son ölür” dedi Yaşar [“Hope dies last” said Yasar]
İçimdeki barışı öldüremez ırkçı bıçaklar [Peace in me cannot be stabbed with the knife of hatred]
Ellerimiz buluşacak [Our hands will meet]
Dillerimiz karışacak [Our tongues will blend]
‘Barış’ bizden doğacak [We will give birth to ‘Peace’]
İkinci çocuğumuz ‘Umut’ olacak [Our second child will be ‘Hope’]
‘Sevgi’miz büyüyecek [Our ‘Love’ will grow]
Sınırlardan yürüyecek [Go across the borders]
Silahları çürütecek [She’ll destroy all weapons]
‘Özgür’ünü bulacak [Will find her ‘Freedom’]
Bu dünyaya çok güzel bir ‘Ada’ doğuracak [Will give birth to a beautiful ‘Island’]
Adını da ‘Kıbrıs’ koyarak [and name her ‘Cyprus’]
Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar