Kaynayan Rum Tarafı! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Kaynayan Rum Tarafı!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Cenevre öncesinde Rum tarafına hafakanlar bastı! Gün geçmiyor ki Anastasiadis’li, Hrisostomos’lu Rum liderliğiyle muhalefeti ve de medyası işkembe’i kübradan” atmasın!

Hele de Anastasiadis! Sanırsınız Cenevre’ye müzakerelerdeki “başlıkları” yeniden konuşmaya değil, Türkiye ile üçüncü dünya savaşı başlatmaya gidiyor! Keza bizim Din İşlerinden sorumlu muhterem Atalay beyefendinin uzun süre elinden tutup öteki azınlıkların din adamalarıyla birlikte toplantılardan toplantılara, yemeklerden ziyafetlere taşıdığı Hristostomos da Haçlı seferine çıkmış, Rum halkı ile BM’leri savaşa çağırıyor… Evet biliyorduk: Rum halkıyla liderliği çığırtkandır! Fasaryacıdır! Pireyi deve yapar, sonra döner deveyi hörgücü ile yer! Ve biliyoruz Güney AB’nin şımarık çocuğudur, falakaya yatırsanız iflah olmaz!..


SON NUMARALARI! Cenevre’ye kısa süre kaldı. Ünlü illizyonist Zati Sungur olsanız bu kısa sürede yapılacak toplantıya “Kıbrıs Cumhuriyetini, BM’lerin Güvenlik Konseyi üyelerini ve AB’yi de katacak bir büyük konferans ortamı yaratamazsınız! Buna karşın bakın Anastasiadis nelerin peşinde koşuyor: (Kahimerini gazetesine yaptığı açıklamalarından.)

Bir: Önce, Türkiye’yi “nihayet” köşeye sıkıştırdığının tafrasında şunu söylüyor: “Onlarca yıldır Türkiye’yi masaya getirmek, tarihi sorumluluklarıyla yüzleştirmek hedefimiz olmuştur!..

İki: 3. Ülke durumundaki Türkiye AB üyesi olan Kıbrıs’ın garantörü olamaz!..

Üç: BM’lerin elinde müzakere safhasında görüşülen konulardaki boşluklarla ilgili 103 maddelik bir liste vardır. Bunlar teknik konulardır. Bazıları çözülse de bazı önemli olanları varılacak çözümden sonra ele alınacaklar!..

Dört: Anayasa’nın yazılması için kesin koşullar olmalıdır. Çözüm olursa bir ara geçiş dönemi olacaktır!..

Beş: Kıbrıs Cumhuriyeti lağvedilmeyecek, dönüşmeyecek!.. Ara geçiş döneminde BM’lerden güçlü destek bekliyoruz!.

Altı: Konferans 5’li değil kesinlikle “çoklu” olacaktır. BM’ler GK üyeleri de katılacaktır. Çoklu Konferans Türk tarafına rağmen kesindir!..

Sn. AKINCI: Anastasiadis’in bu hezeyana dönüşmüş çözümle ilgili istek ve önerilerine cevap vermeden kendi görüşlerini ortaya koymaya devam ediyor ama Anastasiadis’in havalarda uçuşan bu rengârenk balonları konusunda ne düşündüğünü söylemiyor! Mesela çok beklerdik, “hadi canım hepsi de palavra” desindi! Dikkat ama masaya oturdukta sakın bu palavralarla karşılaşmaya!

ÖTE YANDAN: Hrisostomos atıp tutmaya devam ediyor ve diyor ki: “Kıbrıs Cumhuriyeti dağılırsa ortaya çıkacak yeni devlet korumasız kalacaktır! BM’ler ve AB’ye müracaat için Türk Kurucu Devletinin rızası gerekecektir, o zaman da Türkiye’nin elinde tutsak olacağız…” (Ne faraziye ama!)

KASULİDİS: Oldu olacak bir de Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis’e bakalım. O da diyor ki “Cenevre’deki görüşmelerde Kıbrıs Cumhuriyeti de masada olacak… Türk askeri çözümden hemen sonra çekilmeyecek! Cenevre’ye 6 başlığın anlaşması için gideceğiz…” (Yani adamlar çözümün nasıl olması gerektiğinin kararını çoktan verdiler…)

KISACA: Cenevre öncesi Rum tarafındaki vaziyeti umumiye işte böyle! Ha “bizim taraf mı?” “Çözüme destek” “yaşasın çözüm” şarkıları…

**********

KKTC EKONOMİSİNİN ÖNÜ AÇILMALIDIR

Aralık ayı başlarında TC Büyükelçiliği’nin hazırladığı “2015 KKTC Ekonomik Durum Raporu” yayınlandıydı. Ortalara bircik bircik rakamlarla serdikleri vaziyetlerimizi ayazlatıp neler yapılması gerektiğinin adeta yol haritasını çizdilerdi. Belediyelerden kurumlara, denetimlerden yapılması gereken reformlara kadar, “işte KKTC aynasında yansıyan resminiz budur dedilerdi. (Etkisi görülmüş olacak bir yandan batıp gideli yıllar oldu ama hâlâ çözülmeyen KTHY’ları çalışanlarının sorunu nedeniyle ortaya çıkan fikir ayrılığından dolayı ortaklar kapışır, erken seçim tehditleri sallarlarken; bakıyoruz “özelleştirmeleri yeniden gündeme koyuyorlar!)  OLUMLU GELİŞME: Çünkü aynen geçmiş Yorgancıoğlu ve Kalyoncu koalisyon hükümetlerinde olduğu gibi “cek caklı” vaatlerle zaman geçirilirken icraat namına da “zamlar bastırılıyor!” Ki artık çok iyi biliyoruz: Hükümetler sürekli açık veren bütçeyi en azından iflas etmeden sürdürülebilir tutmak için “Ali’nin külahını Veli’ye Veli’ninkini Ali’ye giydirmekle kalmıyorlar, dolaylı vergilere asılıyorlar!”

Bunlara karşın ve Özgürgün hükümetinin liberal ekonomiden yana olması gerektiği gerçeğinde bekliyorduk ki TC-KKTC Mali Ve Ekonomik Protokolleri reformlarıyla birlikte uygulamaya sokulsundu. Nihayet bu konuda bir kıpırdanma oldu, göreceğiz…

 **********

KISACA TAKILDIĞIM: DEVLETÇİ POLİTİKALARDA ÇELİŞKİLER!

Kamuda örgütlü sendikalarla STÖ’leri “Mali ve Ekonomik Protokollerin” uygulanması halinde devlet kurumlarının özelleştirileceğini, Özel’e geçecek kurumların tekel konumuna geçerken işten durdurmaların söz konusu olacağını iddia ediyor ve yapılmak istenenin “reformlar” değil, “yıkımlar” olduğunu söylüyorlar!

GERÇEK BU MU? Bir basit örnekten hareketle yaşanan çelişkili durumlara bakalım: Mesela Kurumların özelleştirilmesi halinde işten çıkarmaların yaşanacağını iddia eden sendikalar bir yandan da kamudaki istihdamlara karşı çıkıyorlar!  Dolayısıyle “iş aş” arayışlarının tavan yaptığı ortamda kamu da özel de istihdamlara karşı çıkışlarla kilitlendi miydi bu kez de “önlemeyen işsizlik” sorununun altında kalınmakta! .. OYSA: Devlet bir ticari holding değildir. Fakat KKTC’de sol literatürlü kaynaktan çıkan “özel sektör=mütegallibe” anlayışı, hâlâ devam ediyor! Tabi Ankara da bastırdıkça bastırıyor çünkü KKTC’de seyreden bu sosyoekonomik gelişmeleri kendi ülkesinde yaşayarak bugünlere geldi! Şimdi yeniden diyor ki Ankara, “Mali ve Ekonomik reformlar uygulansın.” Bu konuda ısrar etmeye devam edecek çünkü KKTC’de yapılan hataların faturasını kendisi ödüyor! (Burada bir parantez açıp dikkatinizi çekeyim.)

MESELA: Sendikal Platformun görüşleri ne olursa olsun, güçlü bir KKTC’den yana olması, hatta bunun “çözüm olasılığında” çok daha önemli olduğunun bilincinde hareket ederek hem hükümetle hem TC ile “ne yapabiliriz” sorusuna cevap verebilmek için temaslarda bulunması beklenmez mi?

Oysa bakın bakalım o Sendikal Platformun bünyesindeki (bazı) sendikacıların TC karşıtlığı üzerine sürdürdükleri faaliyetleri var mıdır yok mudur? Pekala varoluşumuzu direkt etkileyen böylesi provokasyonlarla Kıbrıs Türk halkı çözüm olsa dahi hangi yolun yolcusu olacaktır?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar