İngilizlerin, Güney Kıbrıs'taki askeri üsleri ve Torodos Dağları'nda bulunan dinleme sistemleri aracılığıyla Sibirya'dan İran'a kadar istedikleri tüm bölgelerde casusluk faaliyetlerinde bulundukları iddia edildi. İngilizlerin bu faaliyetlerini ABD ile paylaştığı, ABD'nin ise üslerdeki İngiliz elektronik sistemlerine maddi destek sağladığı kaydedildi.
Londra Rum Yönetimi'ne her ne kadar adadaki İngiliz üslerinin Suriye'ye düzenlenecek bir askeri operasyonda kullanılmayacağını taahhüt etse de, üslerin yıllardır süregelen elektronik savaşa katkıda bulunmasının olası olarak değerlendirilmesi gerektiği ve ABD'nin de bu bağlamda, üslerdeki bu çalışmalara ortak olduğu savunuldu.
Rum basını, 'GCHQ' adlı İngiliz elektronik takip sisteminin (dinleme), son zamanlarda 'kulağını'nın Suriye'nin haberleşme sistemine yoğunlaştığını aktardı. Rum Kathimerini gazetesi, İngiliz Üsleri'nin hala adada var olmalarının nedeninin, Trodos Dağları zirvesindeki dinleme istasyonu ile Dikelya ve Ağrotur Üsleri'nde bulunan, Sibirya'dan İran'a kadar sızabilecekleri elektronik sistemler olduğunu yazdı.
Gazete, Ulusal Güvenlik Dairesi 'NSA'nın, Edward Snowden tarafından sızdırılan belgelerine göre, Washington'un da bu sistemleri desteklediğini; hatta giderlerinin yarısını, Güney Kıbrıs'taki dinleme tesisatlarından birine harcadığını, buna karşılık olarak da İngiltere'nin, Amerikan önceliklerini göz önünde bulundurmakla yükümlü olduğunu kaydetti.
Haberde, bugüne kadar üslerle ilgili Londra'dan yapılan tek resmi açıklamanın, 6 Typhoon tipi savaş uçağının Kıbrıs çevrelerinde dolaştığı açıklaması olduğu belirtildi.
