Hristos Zanos’un hazin hikâyesi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Hristos Zanos’un hazin hikâyesi

Bekir AzgınBekir Azgın

Yıllar önce Yaşar Ersoy aracılığıyla Hristos Zanos’u (Christos Zanos) tanıdığım zaman Satirikon tiyatrosunun direktörü idi. Aşağıda çevirisini okuyacağınız yazıyı 6 Haziran, 2021 günkü Facebook sayfasından aldım:

XXXXX


Bu sabah, Yerolakkolu (Alayköylü) arkadaşım Mihalis Mihail’in Facebook sayfasında eski bir gazete kupüründeki şu açıklamayı okudum ve içim titredi:

“AÇIKLAMA

Ben aşağıda imza sahibi Yerolakkolu Konstantis Hristodulu, İngiliz menşeli bir elektrik dinamosu satın alarak pasif direniş eylemini kırdığım için Kıbrıs halkından özür dilerim. Bunu tekrarlamayacağımı ilan ediyorum. Bu münasebetle PEAP‘a (aşırı sağcı bir örgüt olan “Keçi ve Koyun Besleyiciler Birliği” -BA) ilk taksit olarak 10 liralık bağışta bulunuyorum.

Beyan sahibi Kostas Hristodulu”

Sabahtan beridir kendimi iyi hissetmiyorum. Çocukluğuma damga vuran korkunç bir deneyimi anımsattı bana.

1958 yılı kış ayları. Mağusa kazasına bağlı Musulita (Kurudere) köyü.

Annem dokumacıydı. Bir tezgâhı vardı ve büyük kumaş tüccarlarından kabal iş alarak onlar için Kıbrıs ürünü yünlü çarşaflar, perdeler, masa örtüleri, peçeteler vs. dokurdu. Arada sırada Lefkoşa’ya gider ve tamamladığı işleri sahiplerine teslim ederdi. Karşılığında ya parasını alır ya da üç kızı ve iki oğlu için elbise dikmek maksadıyla onlardan kumaş satın alırdı.

Grivas’ın ilan ettiği “pasif direniş” 1958 yılında zirveye ulaşmıştı. EOKA’nın çıkardığı emir doğrultusunda pasif direniş, tüm elbiselerimizi Kıbrıs ürünü olan ve “alaca” olarak bilinen kumaşla dikmekti. İngiliz pazarından gelen hiçbir şeyi satın almayacaktık.

O kışın bir günü, annem Ermu sokağında bulunan Apeitos kumaş mağazasına siparişini teslim etmek amacıyla Lefkoşa’ya gitti. Apeitos’tan hak ettiği parayı alacağı yerde kız kardeşlerime elbise dikmek için ondan alaca bezi satın aldı.

Stroncilolu (Turunçlulu) Giçços’un otobüsü ile geri dönerken komşularımızdan bakkal Kostis kendisiyle sohbet etmeye başladı ve ona Lefkoşa’da gününü nasıl geçirdiğini sordu. Annem de ona neler yaptığını ayrıntılı bir şekilde anlattı. Bu arada ona bay Apeitos’tan satın aldığı kumaştan da söz etti. Komşumuz Kostis, anneme Apeitos mağazasının Örgüt (EOKA -BA) tarafından sabote edildiği bilgisini verdi. İkaz edildiği halde Kıbrıs’taki alacanın aynısı olan kumaş tipini Hindistan’dan ithal etmeyi sürdürdü. Hatta mağazanın dış tarafına üzerinde şunlar yazılı olan bir de tabela astılar: “BU İŞ YERİ SABOTE EDİLMEKTEDİR. HİÇBİR ŞEY SATIN ALMAYIN”. Annemin okuma yazması yoktu. Tabelayı görmüş olsaydı bile ne yazıldığını okuyamazdı.

Bay Kostis otobüste başka bir şey söylemedi.

Onun büyük oğlu, EOKA örgütüne kayıtlıydı. Babası oğluna annemin yaptığı alış verişi detaylı bir şekilde anlattı.

Annem üç-dört gün içinde kızlarının üçüne de elbiselerini dikti. Onlar da ilk Pazar günü yeni elbiselerini giyip kiliseye gittiler.

Kara kışın bir Cumartesi gecesi 4-5 kişiden oluşan bir grup maskeli şahıs avlumuza girdi. Silâhlıydılar ve megafon taşıyorlardı. Silâhlarının dipçikleriyle kapıya vurup onu açtılar. Korkusuz bir insan olan annem önlerine atıldı. Güçten düşmüş olan babam da onu takip etti. Babam o günlerde ameliyat olmak maksadıyla hastaneye yatmaya hazırlanıyordu. Kendisine prostat kanseri teşhisi konmuştu.

Maskeli adamlar, annemi şiddetle itip yere savurdular ve onu tekmelediler. O sıralarda 17 yaşında olan ağabeyim Kostis, bunu görünce annemi tekmeleyen maskeliye vurmak için ona saldırdı.

Silâhlı kişiler ona saldırdı ve onu vahşice dövdüler. Ağzından kan geliyordu. Sahanlığımızın toprak zemininde yatıyor ve yaralı bir görüntü veriyordu. Ben 11-12 yaşlarında bir çocuktum. Kız kardeşlerimle birlikte yürek paralayıcı bir ağlama tutturduk.

Maskeli şahıslar, yan odaya geçtiler ve elbiselerimizin bulunduğu dolabı açtılar. İçinde ne kadar elbise varsa kucaklarına doldurup götürdüler. Ayrılırken bunlardan biri anneme şöyle dedi: “Örgüt’ün emirlerine saygı göstermeyi öğrenesiniz. Bir sonraki sefere sizi kurşun bekliyor.”

Evimizden çıktılar ve köy meydanına gittiler. Orada elbiselerimizi ateşe verdiler ve hainlerin ve Örgüt düşmanlarının başına bunlar gelir diye megafonla haykırdılar:

“Sadece alaca almak, onu da sadece ve yalnız gerçek yurtseverlerin mağazalarından satın almanın bir görev olduğunu hepinizin öğrenmesi gerekir.”

XXXXX

NOTLAR

  1. Bakkal bay Kostis, mücadele sona erdikten sonra, pişmanlık getirmiş ve ailemize karşı az da olsa suçluluk hissi duymuş olmalı ki bizi EOKA’ya “ihbar” edenin kendisi olduğunu itiraf etti. Annem Evfrosini’nin sabote edilen Apeitos mağazasından alaca satın almış olduğunu oğluna anlattığını bize söyledi.
  2. Bakkalın oğlu, sınıf arkadaşım Kipros 16-17 yaşlarında bir öğrenci iken, Samson’un bir baskınla Kaymaklı’yı tasfiye ettikten sonra, bu köye girmiş ve o zamandan beri kayıptır.
  3. 33 yaşında ve dört çocuk babası olan kardeşim Kostis, yedek asker olarak katıldığı Paşaköy çatışmalarında şehit düştü.
  4. Bakkal Kostis’e göre, anneme konuşan ve köy meydanında köylülere nutuk atan kişi, daha sonraları (2 Eylül 1958’de –BA) Liopetri köyündeki çatışmalarda şehit düşen İliyas Papakiriyaku Ona eşlik edip de konuşmayanlar, köylülerimizdi. Aralarında bakkalın büyük oğlu da vardı.

,

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar