Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2019 yılı basın özgürlüğü endeksi yayınlandı.
Kuzey Kıbrıs’ın “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden” ayrı değerlendirildiği ve ayrı raporlandığı endeks, bu açıdan bizim için değerli bilgiler içeriyor.
Genel olarak bilgi vermek gerekirse, Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü dünya genelinde toplam 180 ülkede basına ve gazetecilere yönelik uygulamaları takip ediyor.
Yaptığı takipte çeşitli kriterler var.
Bu kriterler basının ve gazetecilerin özgür sayılabilmesi için dikkat edilmesi gereken çağdaş kriterlerdir.
Kuzey Kıbrıs 2018 endeksinde, 180 ülke arasında 72’nci sıradaydı.
2019 endeksinde 74’üncü sıralamaya geriledi.
Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs) 28, Yunanistan 25’nci sırada yer aldı. (Avrupa Birliği üyesi ülkelere kıyasla her ikisinin de sırası çok kötüdür)
En dramatiği Türkiye.
Türkiye’nin 180 ülke arasındaki sırası 157.
Dünyadaki en kötü diktatörlük rejimleriyle yarışıyor adeta.
Raporda Türkiye için “dünyanın en büyük açık hava hapishanesi” nitelemesi kullanılıyor.
Kuzey Kıbrıs içinse “Türkiye’nin gölgesinde”.
**
Ozan Ceyhun ismini hatırlayanlarınız vardır elbet.
Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun resmi danışmanı.
Geçen yıllarda buralara gelmişti. “Beni sayın bakanımız gönderdi, Kıbrıs’taki Fetöcülerle ilgili bir rapor hazırlayacağım” diye açıklama yapmıştı.
Sonra da Havadis yazarları Cenk Diler ile Başaran Düzgün’ün de aralarında bulunduğu bir grup gazeteci için “bunlar Fetöcüdür, derhal tutuklanmaları gerekir” diye fetvalar vermeye başlamıştı.
Elbette ki konuyu gündeme taşımıştık.
Buradaki işbirlikçiler de (Bertan Zaroğlu dahil) koro halinde tutuklanıp Türkiye’ye gönderilmemiz için kampanyalar yapmaya başlamışlardı.
Bu tezgaha tepkimiz sert olmuştu.
Sadece bizim değil, basın örgütleri dahil tüm kamuoyunun tepkisi sert olmuştu.
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat “bu yaptığınız yanlıştır, danışmanınızı geri çağırın” açıklaması yapmış, bunun üzerine Çavuşoğlu küplere binmişti.
Sağ olsun Cumhurbaşkanı Akıncı yakından ilgilenmiş, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde “kurunun yanında yaş da yanmasın” yapılan operasyonlardaki yanlışlıklara dikkat çekmiş ve bu açıklaması Türkiye’de de gündem olmuştu.
Avukatlarımızla görüşüp “Dışişleri Bakanı danışmanı” Ozan Ceyhun hakkında dava açtık.
Mahkemeye gelip bizim Fetöcülüğümüzü kanıtlamasını istedik.
Ne mümkün.
Ozan Ceyhun anında tüydü.
Bir daha da Kıbrıs’a gelmedi.
Dava celpnamesi Türkiye Büyükelçiliği’ne götürüldü ve “bu sizin Dışişleri Bakanlığınızın danışmanıdır, dava celpnamesini alınız” denildi ama büyükelçilik görevlileri celpnameyi almayı ret ettiler.
Ozan Ceyhun keşke gelse ve celpnameyi alıp mahkemede yargılansa.
Anadolu’daki bir deyim ile “Hanya’yı ve Konya’yı çok iyi anlayacak.”
***
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün 2018 endeksinde 72’nci sıradaydık ve 2019 endeksinde 74’üncü sıraya geriledik ya.
Yukarıda detaylarıyla anlattığım ve Afrika gazetesine yapılan saldırılar bu gerilemenin kaynağıdır.
Yine hatırlayacaksınız, Afrika gazetesi Türkiye’nin Suriye’nin Afrin bölgesine yaptığı askeri operasyonu “ikinci işgal hareketi” olarak nitelemişti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun üzerine “oradaki vatandaşlarımız hadlerini bildirecek” açıklaması yapmıştı.
Söylediği gibi oldu ve buradaki “vatandaşları” Afrika gazetesini basıp, taşlayıp saldırıp adeta bir linç girişiminde bulundular.
Durum çok vahimdi.
Birileri tarafından “beslenen” dinci militanlar, bu ülkedeki hoşgörü ortamını tarumar etmişlerdi.
Ardından “emir-komuta” altındaki savcılık linç mağduru Afrika gazetesine bir dizi dava getirdi.
Davalar hala sürüyor.
***
Bu yazının ana fikri nedir bilir misiniz?
Hani İstanbul seçimlerini kaybeden ve konuyu Fetö’ye bağlayan Binali Yıldırım demişti ya;
“Bizde ne varsa sizde de o olacak…”
Yok istemiyoruz.
Siz 157’nci sıradakilerle birlikte kalınız.
Ve “gölge etme başka ihsan istemem…”(Filozof Diyojen’in Büyük İskender’e söylediği)
