Seçim akşamı işin rengi belli olunca Erhürman, UBP’ye ‘’kapıyı’’ kapattı.
Ertesi gün sonuçlar biraz daha netleşince Özersay da UBP’ye ‘’kapıyı’’ kapattı.
Çarşamba günü seçim sonuçları kesinleşince bizim neyim eksik deyip Özyiğit de YDP’ye ‘’kapıyı’’ kapattı.
Herkes dengi dengine sırayla ‘’kapı’’ kapattı.
İşin raconu bu anlaşılan.
Bu vesileyle öğrenmiş olduk.
***
Herkesin ne olur ne olmaz cereyan da kalmayayım diye ‘’kapı’’ kapatmalarını bekledikten sonra, DP başkanı Denktaş onların ‘’kapılarının’’ tümünün açık olduğunu açıkladı.
Bu ‘’kapı’’ işini en iyi o biliyor.
Çok şanslı diyorlar onun için.
Yok, o öyle değil.
Şans ‘’kapısını’’ büyük inşa etmeyi biliyor o.
Kaç vekil çıkardığı önemli değil en büyük ‘’şans kapısını’’ hep o inşa ettiği için fark etmiyor.
O da onun ‘’kapı marangozluğundaki’’ yetkinliği.
Ondaki birikim kimde var.
Etrafta ‘’tecrübesiz marangozlar’’ olduğu sürece en büyük ‘’kapı’’ onun oluyor.
Şans mı bu?
Başka bir ad bulmak lazım.
Hatırlayın yıllardan sonra yeşil hattaki ‘’kapının’’ açılmasında da rol oynamıştı.
Kim beklerdi bunu?
Bunun için sağı solu belli olmaz.
Kapıların en eski ve en tecrübeli üstadı DP başkanına ‘’kapıyı’’ kapatan olmadı.
Enteresan değil mi?
Demek ki bazı ‘’kapılar kındırık’’ kalmalı, kalabiliyor.
Yoksa söyleyecek söz atılacak zar kalmıyor o zaman.
Evli evine köylü köyüne yoksa.
Meclise girmeden ‘’kapının’’ dışında kalıyorlar topyekûn.
Yok, o kadar da değil.
Az eziyet değil tekrar seçilip meclis ‘’kapısından’’ girmek.
***
Tavlada ‘’kapı’’ alacak zar atmanın da keyfi başka oluyor.
Hele bir de karşı tarafın kırığı ya da kırıkları varsa.
Ardı ardına kapanan ‘’kapılardan’’ sonra kırığı olan taraf zar atmadan diğerinin oynamasını ve açık vermesini bekler.
Açığı yakaladı mı da çorap söküğü gibi gelir gerisi umuduyla.
Bizim seçim sonrası durum da buna benzemeye başladı.
UBP sessizce bekliyor.
Bu sessizlik hayra alamet değil.
‘’Yenikapı ruhunun’’ sesini duymayı, ya da tüm ‘’kapıcılara’’ duyurulmasını bekliyorlar.
Malum seçimden hemen önce Başbakan’ın açıkladığı üzere ‘’tecrübesiz’’ olanlar var.
Ya ‘’Yenikapı Ruhu’’ farklı bir ses verir ‘’kapıyı’’ gösterirse diye tedirgin olanlar da var UBP’de.
Belli ki bu işin yolu ‘’kapıyı’’ toptan değiştirin bu böyle olmaza doğru gidiyor.
Hangi ‘’kapıcı’’ gelirse gelsin bir de ‘’kapı kapı’’ dolaşıp maaşları ay sonundan önce denk getirme derdi var.
‘’Kapıkulu’’ olunca ‘’hayır’’ diyebilmek kolay mı?
Nasıl olsa ‘’kapının’’ sahibi belli.
‘’Kapı’’ senin değil ki, ikide birde kapatıp ses yapıyorsun.
Yarış da ‘’kapının’’ anahtarını kim daha hızlı teslim edecek yarışına döndü.
Farkında değil misin?
Sen ‘’kapının’’ arkasında oturup, ‘’kapının’’ önünü temiz tutmaz mahallene sahip çıkmazsan.
‘’Kapı’’ önünde ne olduğuyla ilgilenmez ve ‘’kapıdan’’
iki adım ötedeki sandığa bile gitmezsen.
Gün gelir o ‘’kapı’’ önü senin olmaz.
Onu bırak ‘’kapının’’ önüne bile çıkamaz olursun.
Sıra senin ‘’kapının’’ tapusuna kadar gelir.
O zaman iyisi mi ‘’Yenikapı Ruhunu’’ bekleyelim.
Ruhu gitmiş bu topluma belki yeni bir ‘’kapı’’ açılır.
Hep kapanacak değil ya.
Hafta başı da Bahçeli ‘’Yenikapı ruhuna’’ parti kapısının anahtarlarını teslim ettiğini açıkladı.
Herkesin telaşı ayni bu aralar.
Er ya da geç bir gün ‘’arka kapıların’’ ve nereye açıldığı meçhul ‘’gizli kapıların’’ hesabını birileri sorar mı?
Allah bilir.
Bizim bu işlere aklımız ermez ama…
Allah’ta yarına bırakır ama yanına bırakmaz diye de bir lakırdı var nereden aklıma geldiyse şimdi.
Bunu da bir yere not etmek lazım.
Her şeyin üstünde o var.
‘’Üst aklın’’ da üstünde hem de.
