Hani şu son James Bond’a kapak yapan Daniel Craig’in başrolünü üstlendiği Skyfall (Sağanak yağmur/yağış) filminin son sahnesi var ya, işte o sağanak altında başladı Tepe’deki tükeniş. Daha ilk dakikada hem rakibi, hem de rakip sahayı abluka altına alan Serdarlı takımı daha biz tribünlere yerleşmeden sağdan Bahtıkara kesti ve günün başarılı ismi Mehmet Turgut çaktı. Oldu mu 1-0. Hemen arkasına da henüz 4’üncü dakikada Skyfall tarzındaki akınlarda önce yine Mehmet Turgut’un kafası, arkasına da Kaan Arsu’nun kafa vuruşu direkte patladı. İlk periyod sonunda da özellikle Thierry tarafından organize edilen ve de fantazi şeklinde harcanan goller vardı. İşte tam da bu süreçte Gönyeli’nin en iyisi Ulaş Candanal sağlı sollu bindirmeler ve de kaleyi sobelemeleri başlattı ancak gol gelmedi ve devre 1-0 Serdarlı lehine sonlandı. İkinci devrede yağmur bitmiş artık güneş açmıştı. İşte yağmur yağarken güneş açarsa n’olur? Gökkuşağı olur. İşte o gökkuşağı aşkına Gönyeli’den Henry sırtı kaleye dönük şekilde topu alıp tıpkı basketbolu gibi sol omzundan bir reverse hareketi ve de gol yaptı. İşte, Serdarlı’da o an yağmur sonrası bi’soğuk duş ve de şok hâlleri baş gösterdi. Tabii Burak Sarıkaya, Ümit Genç ve de arkadan Hüseyin Taşçı ve Hasan Bahtıkara gibi Süper Lig tecrübesi yüksek oyuncular hemen vites yükselttiler. Yoğun baskılar sonucunda İbrahim Kabore 63’te direkten geri dönen ribaundu aldı ve topu ağlarla buluşturdu. O an’dan itibaren o moral ve de o özgüvenle Serdarlı akınları devam etti ve nihayetinde de 69’da köşe vuruşundan gelen topa yine Mehmet Turgut’un füzesi vardı sonuçta Serdarlı bu maçı Gönyeli’ye 1-3 şeklinde faturaladı. Sonuç mu? Sonuçta 13 Kasım 1918’de İstanbul Boğazı’na demirlemiş İngiliz donanmasını işaret ederek yanında duran gözü yaşlı yâveri Salih Bozok’a; “Ağlama çocuk. Geldikleri gibi giderler” demiş. İşte Göneyi de galibiyetsiz bir şekilde geçen sezon oynadığı Birinci Lig’e geri geri gitme azminde maalesef. Serdarlı mı? E onlar da ilk sekiz’de kalır…
