Çiftçilerin sorunlarını dile getiren Gazi Güney yaptığı açıklamada Hayvancı amansız bir hastalığa yakalandı dedi. Güney’in açıklaması şu şekilde; Hayvancılık…. Yazı,kışı, düğünü,cenazesi, bayramı,yılbaşısı,pazarı ve sabahı olmayan bir meslek… 1983 doğumlu bir Devlet olmamıza rağmen maalesef hala daha bugün üretilen etin ve sütün yarın satılıp satılmayacağı satılsa bile ödenip ödenmeyeceği ödense bile ne kadarı ödeneceğinin belirsizliği içinde bataklığa saplanan ayağı çamurlu eli nasırlı bir kesimin çığlığıdır bu… Burda matematik yapıp akıl karıştırmak istemiyorum. Olaya yüzeysel bakalım.Şuan işletme girdi maliyetleri gelir maliyetlerinden fazla…Şuan hayvan ve süt yetiştiricisi hem kağıt üzerinde hemde sağada iflas etmiş durumda…İflası şöyle bir mercek altına alalım.. Hayvan yetiştiren ve süt üreten çiftçinin aldığı mazot,tohum,yedek parça,koruyucu ilaçlar,eczane sağlık malzemeleri,yem hammadelerinin tümü döviz cinsinden…Bunlar girdi maliyetleri… Fakat gelir kalemi olan et ve süt TL cinsinden bu şartlarda TL dövizle nasıl mücadele edebilir bunu sormak istiyorum? Şuan Gelmiş geçmiş bütün Tarım bakanlıklarının sürdürülebilir bir hayvancılık politikası inşa etmeyip günü birlik siyaset ürettiğinden gelir kalemleri gider kalemlerine göre zıt kutuplarda ilerliyor.. Çok basit… Girdi maliyetlerinin arttığı bir dönemde gelir kaynaklarının hızla azalması…!!!! Örneğin şuan Devlet imalatçı karşısında diz çökmüş durumda.. Bu yüzden üretici yeni doğmuş kırlangıç yavrusu gibi nasıl ki ağzı açık anneden gelecek olan öğünü bekliyor bizde imalatcının bizi ödemesini bekliyoruz.. 3 bodro ödenmemiş olmasına rağmen son ödemede üretilen sütün yüzde 45 i ödenebildi.. Bu durumdan ötürü hayvancı iflas etmemek için verim aldığı ineğini satıyor..çiftlikten kasaba giden hayvan sayısı arttığı için son 2 gündür üreticiden alınan canlı hayvan satış fiyatları düşüyor… Hayvancı amansız bir hastalığa yakalandı… Hakları çiğneniyor ve suçlu korona virüs gösteriliyor.. Yaşam savaşı veren üreticiye el uzatılmazsa gerçek kaos o zaman yaşanacaktır…
