Fahişeler ve kargalar (Hafta sonu yazıları 7) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Fahişeler ve kargalar (Hafta sonu yazıları 7)

 

1801 yılında adayı ziyaret eden Edward Daniel Clark Lefkoşa’ya girerken çarpıcı bir olayla karşılaşır.

Bir kalabalık bağırıp çağırmaktadır.
Tümünün de beyaz giysiler içinde olduğu kalabalık kadınlardan ibaret.
Üstelerini başarını yırtmakta, göğüslerini açmakta, yüzlerini saçlarını göstererek çırpınırcasına bağırıp çağırmaktadırlar.
Kalabalığın sayısı bilinmez ama azımsanmayacak miktarda.
Kadınların ortasında tütününü keyifle içen ve eşeğine binmiş vaziyette bir görevli var.
Bu görevli, Vali’nin emri üzerine kadınları kale kentin dışına atmakla görevli.
Kadınların tümü de fahişe.
Yırtınıp yakınmaları, Lefkoşa şehrinden atılacak olmaları…

Clark, kadınların giysilerini anlatırken bu giysilerin estetiğinden dem vurur.
Giysilerin “eski bir biçim”de olduğunu ve giydikleri beyaz keten elbiselerin “kibar kıvrımlarla” yere doğru indiğinden söz eder.
Göğüslerini, yüzlerini açmalarından da kadınların Müslüman olmadıkları anlaşılır.
Belli ki dönemin valisinin tepesi fena atmış.

Fahişeliğin gezegenimizde ilk meslek olduğu belirtilse de, bunun abartılmış olacağı da söylenir.

Bazı bilgiler fahişeliğin köklerinin eski Yunan’da rahiplerle rahibelerin toprağın bereketini çoğaltmak adına birleşmeleri gerekliliği gibi kutsal bir anlayışta yattığı ileri sürülür.
Bazı Hint kayıtlarında ise, fahişeliğin kutsal olarak yapıldığına işaret edilir. Üstelik paralı.
Fahişelikten elde edilen bu paraların hazineye yattığı söylenir.

Bu saptamalardan anlaşıldığı gibi, fahişeliğin özünde, dini tutumlar yatıyor…

Gel zaman git zaman kutsal fahişeliğin dindışı yollara saptığı görülür.
Öyle ki, kadın bedeninin “ticari mal” haline dönmesi M.Ö. 6. yüzyılda başlar.
Artık gerisi gelir.
Fahişelik öyle büyük boyutlara ulaşır ki, Atinalı kanun yapıcısı Solon, ilk genel evlerin açılmasını sağlar. (M.Ö. 640-558)

“Eski Yunan’ın köleci hukukuna göre, fahişeler muhabbet tellallarının malı sayılmaktaydılar. Lidya, Kartaca veya Kıbrıs’ta gelinlik kızlar, çeyizleri için fahişelik yapma hakkına sahiplerdi.”
Fahişelik üzerine bilimsel bir makaleden alınan bu alıntıda görüldüğü gibi Kıbrıs’ın da adı geçer.
Bu topraklarda fahişelik ne kadar eski imiş…

Fahişeler Lefkoşa’dan kovulurken bağırıp çağırmaları boşuna değilmiş…

1600’lü yılların ilk çeyreğinde adamıza gelen bir Fransız gezgincinin Lefkoşa’da yaşadığı bir olay var.
Fransız gezginci ile beraberindeki grup, ağaçlarda kümeleşen kargaları görünce hayret etmişler.
Ağaçlarda o kadar karga varmış gibi, ağaçların tekmili de kapkara görünürmüş.
Bu kargalar, şafak atacağında içgüdüsel olarak öterlermiş.
O kadar karganın hep birlikte ötmesi ise uyumayı imkansız kılarmış.
Lefkoşalı Türkler ise, Batıl inançlarından ötürü kargalara bir şey yapmazlarmış.
Hatta bir sabah uyuyamayan gezgincinin biri, silahını çekip kargaları öldürmeye kalkışınca, mahalleli Türkler ayaklanıp kapılarına dayanmışlar.
Konsolos olayı zor yatıştırmış.

Fahişelikte bizim hikayemiz Hint kayıtlarındaki hikayeye benzer.
Bu işten hazineye para düşer.
Ancak bir farkla, yakalarsak, hala kovuyoruz!..

Kargalar da bildiğiniz gibi…
Hala ağaçlarda…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar