YOKSA BİZ Mİ YANLIŞ YAPIYORUZ! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

YOKSA BİZ Mİ YANLIŞ YAPIYORUZ!

Eşref Çetinel

Önce yadsınamaz gerçeği hatırlatalım. “Türkiye Cumhuriyet tarihinin en güçlü ve  olması gerektiğince “en itibarlı” dönemlerini yaşıyor. Erdoğan bir mucize yarattı. Türkiye’yi sınırları dışına taşırdı, ekonomik yönden zaafları da olsa bir dünya devleti konumuna getirdi..

NİTEKİM artık Türkiye Rusya gibi bir dünya devi ülkenin Ukrayna savaşına da müdahil oluyor, Putin ile çözümü konuşabiliyor, Dünya’nın ve AB’nin tahıl ihtiyacı için Ukrayna’dan Karadeniz’e nakliye kanalları açıyor, öte yandan bölgede ve ötesi münazaalı ülkelerdeki siyasi sorunlara çare olabiliyor…                                                           BU GELİŞMELER  karşısında beklersiniz  ki nöylesi etkinliğe ulaşmış Türkiye, tarihi dönüm kesitlerinden birini oluşturan Kıbrıs siyasi sorununu hay hayda çözsün…        OYSA 1974’den  kalmışlığı ile ne idiyse  Kıbrıs siyasi sorunu, aradan geçen 48 yıllık süreye karşın hâlâ odur!            FAKAT Güney Rum tarafı bu yarım asırlık süre içindeki gelişim ve kalkınması… Uluslararası ittifak ve sosyoekonomik, askeri ilişkileri… AB ve BM’ler üyesi bir dünya Devleti olarak…


“Büyüklük küçüklük” komplekslerinin tümünü de atlatarak ve atlayarak, sadece adanın dünyada tanınan tek egemen devleti oluşunun siyasi ve sosyoekonomik kazanımlarının sahibi olmakla kalmadı…                              AYNİ  zamanda adadaki Türkiye destekli “Kuzey Türk Devletini” aşarak ve gerektiğinde Türkiye’nin kanatları altındaki Kuzey’i de çiğneyerek bir dünya devleti oluşunun, üstelik Kıbrıs’ın bütününü temsil eden bayrağını taşıyor! Gel de üzülme hatta kahrolma!                                                                                                ***

BU NEDENLE  ÜZGÜNÜM! Üstelik kahretmekteyim! Şöyle ki “ya Türkiye şu Amerikan Başkanı Jhonson’un Rahmetli İsmet İnönü’ye yazdığı zehir zemberek mektubunun karşısında sus pus olmaktan öte kaşını bile kaldırıp tepki gösteremeyen  durumda olsaydı nice olurdu bu adada hallerimiz! En iyimser tahminle Rum’un himayesinde bir Türk toplumu oluş ötesinde!                                                                    ***

DENECEK Kİ şimdi “büyük” dediğimiz Türkiye’nin himayesindeyiz de ne oldu?

Yarım asırdır cebimize koyduğu paradan başka  hangi siyasi sorunu çözdü?                                                            Ekonomimizin neresini düzeltti? Ki bu konuda  Güney’i bir santimetre aşacak gelişme gösterilemedi!

KALDI ki  artık “çözüm” politikamız da yok! Dünyadan tecrit edilmiş, dış ülkelere Rum’un pasaportu ve verdiği AB patentli evraklarla uçabiliyoruz… Kendi çarşılarımızda TL kullanıyoruz,  Güney’e bir adım atsak avro ile sterlin..

GAM DEĞİL ama insana koyuyor! “Yarım asır sonra bile artık netameli ülkeler arasındaki siyasi çözümlerin arabulucu ülkesi durumuna gelmiş TC’ye karşın; çözümsüzlüğün yarattığı bataklıklarda  çözüm peşinde koşuyoruz!

HEDEFİMİZ DE “İki Egemen Devlete dayalı iki bölgeli çözüm!” Yunanistan’la Rumları aldatırsak başaracağız da onca yıldır zokayı yutturmadık!                                                                                      ***

ŞU YUKARIDA yazdıklarımın tümü de işte bu “iki egemen devlet” üstelik “asla Türkiyesiz de olmayacak” dediğimiz ve  “iki Devlete dayalı çözümden” söz etmek içindi!

Kİ BİR YANDAN iki egemen devletten söz ediyoruz, öte yandan Kuzey’in egemenliğinin  Türkiye tarafından korunmasını istiyoruz!                                                                Yani Kuzey’de her hal ve kârda Türkiye’nin varlığını sürdürmesini, artı Zürih Londra Anlaşmalarından kalma ahkâmıyla “garantör ülke” oluşunun  da devam etmesini istiyoruz !

ÇÜNKÜ diyoruz dünya aleme bizim Rum-Yunan tarafına tırnak kadar güvenimiz yoktur. Ne var ki onlar da  Türkiye’ye güvenmediklerini söylüyorlar!

BÖYLE bir siyasi karambolü  Afrika’nın Baluba kabilesi bile yaşamazdı. Biz çekiyoruz!

***

KISACA TAKILKDIKLARIM. (BALIK BAŞTAN KOKAR!)

Sn. Cumhurbaşkanı Tatar’ı şöyle böyle tanırım. İyi yetişmiş “ekonomiyi” çok iyi bilen  değerlerimizden biridir. Ki İngiltere  üniversitelerinde, Amerikalarda böylesi çok iyi yetişmiş genç insanlarımız vardır, koyun kendilerini Türkiye’deki her hangi bir Bakanlığın başına mutlaka başarılı olurlar!

(TABİ  KALKAR da iyi yetişti diye  doktordan Başbakan,  Avukattan maliyeci, hayatında doğduğu yöreden anca üç beş defa çıkabilmiş insanları Devletin üst  kademelerine “bizim partililer” diye mustıralık konfetiler gibi serpiştirirseniz, Ancak  KKTC yönetimleri gibilerini  aynalarlar!)                                                                                  DEVAM EDEYİM: Sn. TATAR iyidir hoştur ama  bir arızası vardır! Memleket yansa, iki eli kanda olsa bir vesileyle ve ille de ikide birde uyduruk bahanelerle Türkiye’ye vızıldar! Nitekim:

GEÇTİĞİMİZ  günlerde  Anayasa’ya aykırılığı ayan beyan iken Hükümetin emeklilik maaşlarından bile kesintiye gitmesini protesto etmek için tüm sendikalar ayağa kalkmışlar, olayı Anayasa Mahkemesine götürmeye hazırlanırlarken…

Baktım Sn. Tatar yine Türkiye yolcusu! Filan vilayette Kıbrıs sorununu anlatacak! Kime? Türkiye’de içimizdeki dışımızdaki Türkiyeliye!

ÜSTELİK kafasını havaya dikmiş yat kalk Allah “İki egemen Devlete dayalı çözümden” söz ediyor ama nasıl olması gerektiği konusunda bir santimlik anlatımı bile  yok kaldı ki tartışmaya açabilsin!

SONRA ne itti ne bitti, “ziyaret” dediği dolaşmalarla Türkiye’yi arşınlarken Kıbrıs sorununu  anlatıyor..

NE diyeyim. İyi gezmeler efendim!                                                                                       ***                                                ÖTE YANDAN: Kaç yıldır artık siyaseten küme düşmüş “koalisyon hükümetleri” tarafından yönetiliyoruz ki sonuncusunun Başbakanı  da doktor diplomalıdır!

Dolayısıyla alışkanlık olmalı toplumsal sorunlara tutar yada  tutmaz reçete yazmakta!

SONUNCUSUNU anlatmadan önce Hoca Nasrettin’i hatırlatayım. Hani yoğurt olsun diye göle maya çalacak olmuş, görenler; “aman Hoca efendi koskoca göl, üstelik hiç su maya tutar mı” diyecek olmuşlar da “ya tutarsa” demişti ya!

Sn. ÜSTEL de ya gırgırına ya inadına olmalı “Anayasaya göre emeklilerden maaş kesintisi olamayacağının amir hükmünü bildiği halde kesintiye gitti!” Gitti de ne oldu?         Sendikalar baş kaldırıp Anayasa Mahkemesine gidiyoruz deyince “canım şaka yapmıştım” deyip kararını geri çekti! Yani Sn. Üstel’in göze çaldığı mayası tutmadı!        OYSA: Azıcık ciddiyet biraz da basiret.. Üstüne de bir tutam akıl izan serpmiş olaydı… Maya tutmayacak ne “karar” kalırdı ne de sorun!

ÖYLE de vermediyse mabut neylesin Mahmut!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar