Özersay’dan Eroğlu’na Anayasa Uyarısı! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Kıbrıs

Özersay’dan Eroğlu’na Anayasa Uyarısı!

Özersay’dan Eroğlu’na Anayasa Uyarısı!

Toparlanıyoruz Hareketi lideri Kudret Özersay, Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun UBP’nin içine müdahale anlamına gelecek açıklamalarının aslında anayasal bir ihlal olduğuna ancak Cumhurbaşkanının “tüm vatandaşların Cumhurbaşkanı” olması gerekirken bu görüntü yerine, giderek UBP içerisindeki bölünmede Eroğlu tarafından “gerçek UBP’liler” olarak tanımlanan bir grubun Cumhurbaşkanı olmasının, en azından görüntünün bu olmasının anayasanın ihlal edilmesinden bile daha tehlikeli olduğuna dikkat çeken bir açıklama yaptı. Sosyal medya ortamında son gelişmeler konusundaki görüşlerini yazan Özersay, 8 ay önce Cumhurbaşkanının Anayasadaki tarafsızlık görevine ve UBP kurultayına ilişkin olarak yazdığı bir yazısındaki saptamaları hatırlattı ve Cumhurbaşkanının tarafsızlığını zorunlu kılan “hukuk bir gün herkese lazım olur” uyarısında bulundu. İşte Özersay’ın sosyal medyada yer alan yazısı:

 


“Yaklaşık 8 ay önce Cumhurbaşkanının UBP kurultayına müdahil olmasıyla ilgili olarak “İki Yanlış Bir Yanlış Daha Edecek” başlıklı yazımda şunu yazmıştım: “Bu adayın (A.Kaşif) da kendi başına bu kurultayı alamayacağı anlaşılıyor ki CUMHURBAŞKANI yardıma koşuyor! Üstelik partisi ne olursa olsun halkın tamamının Cumhurbaşkanı olmasını zedeleyeceği aşikarken ve birinci adayı (yani İ. Küçük’ü) geçmişte kendisi yine delege oyuyla Başbakan seçtirmişken…”

 

Anayasamızın 101. Maddesi ne diyor peki?: “Cumhurbaşkanının Partisi ile İlişkisi: Cumhurbaşkanı partili ise, partisinin kararları ile bağlı değildir, bağımsız hareket eder. Cumhurbaşkanlığı ile parti başkanlığı aynı kişide birleşemez.” Madde 102/4 ne diyor peki?: “Cumhurbaşkanı, …görevlerini tarafsız olarak yerine getirir.” Cumhurbaşkanının yeminini düzenleyen Madde 100 ne diyor peki?: “…hukukun üstünlüğüne… Anayasa ve yasalara bağlılıktan ayrılmayacağıma… üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma; namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”

 

Geçen süre zarfında Cumhurbaşkanı aylar önce dile getirdiğim bu müdahaleyi bir anayasa ihlali noktasına vardırmış, ama diğer yandan bunu “normalmiş” gibi yansıtmaya çalışmıştır. UBP’yi “Halka hizmet için büyük önem taşıdığına inandığım” diye tanımlayarak diğer partilerden ayırmış, ÖVMÜŞ ve bu partinin “lideri”, “ağabey”i olduğunu söylemiş, defalarca bu partinin kendi iç gelişmeleri konusunda açıklamalar, saptamalar yapmıştır. Örneğin son yaptığı açıklamada “İrsen Küçük’ün başkan seçilmesine destek olmuştum. Çok hata yaptığından dolayı son kurultayda destek olmadım. Kaşif’in kazanmasının daha iyi olacağı görüşünü ortaya koydum” demiştir. Dahası “UBP benim hayatımdır. UBP benim partimdir… Beni buraya getirenler GERÇEK UBP’lilerdir. Ben NANKÖRLÜK yapmam” diyebilmiştir. En son yazılı açıklamasında da bu müdahaleyi bir miktar gizlemek gayretiyle “Bu arada sadece Ulusa Birlik Partisi’nin değil diğer köklü partilerimzin de birlik beraberlik içinde olmalarına, ülke için yararlı projeler ve hizmetler üretmelerine büyük önem verdiğimin altını yeniden çizmek istiyorum” demiştir. Oysa bu ifadelerin ne kadar az inandırıcı (hatta hiç) olduğunu söylemeye gerek yoktur.

 

Bu yaklaşım, hukukun üstünlüğü bağlamında sorumluluğu olan Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun sadece anayasaya aykırı davranması nedeniyle değil ama belki daha da önemlisi halkın tamamının Cumhurbaşkanı olma yerine sadece UBP’lilerin Cumhurbaşkanı, hatta sadece (kendi ifadesiyle) “gerçek UBP’lilerin” Cumhurbaşkanı olma riski yaratması bakımından çok tehlikelidir. Bu ifadeler özellikle bundan sonra da “kendisini oraya getiren gerçek UBP’liler”e vefa duygusuyla, “nankörlük yapmamak” için diğer vatandaşlardan daha farklı davranabileceği hissini yaratmaktadır. Bu ülkede bir eşikte bir yandan halk tarafından seçilen ve tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanının aynı zamanda yine aynı anayasaya göre nasıl “partili” olabileceği de tartışılmalıdır sanırım. Çünkü bizim siyasilerimiz bu ince çizgiyi çok olağan birşeymiş gibi hep ve farklı oranlarda aşıyorlar. Ancak sanırım bu çizgi geçmişte hiç bu kadar aşılmamış ve de AŞINMAMIŞTI.

 

Şimdi birisi kalkıp şunu diyebilir elbet: “E iyi de İrsen Küçük de Türkiye’nin müdahalesini davet etti ve devlet kaynaklarını kurultayda kazanmak için yasalara aykırı şekilde heba etti, istihdam yaptı, mesela delegeleri Başbakanlıkta kabul edip görüştü (ve daha onlarcası)”. Evet bunlar da oldu ve bunlar da hukuka aykırı davranışlardı. Ancak 8 ay önce İrsen Küçük lehine yapılan diğer müdahaleleri de vurgulayan yazıma şu başlığı koymuştum: “İki Yanlış Bir Yanlış Daha Edecek”. Yazının sonunda ise şu ifade yer alıyordu: “Yazının başlığını yanlış koydum çünkü iki yanlış birden fazla iç içe geçmiş pek çok yanlışı doğurmaya gebe şu anda”. İşte tüm o yanlışlar bu sancılı doğum ertesinde şimdi artık somut olarak kucağımızda. Bundan böyle hem hukuka hem de onun gereği olan “Cumhurbaşkanının tarafsızlığı”na çok daha fazla ihtiyaç olacak, mevcut YANLIŞLARA yeni YANLIŞLAR eklemek istemiyorsak tabi! Unutmayın, adalet/hukuk bir gün herkese lazım olur…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar