OLMAZ BE ANNEM… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

OLMAZ BE ANNEM…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Derviş Kemal Deniz’i nasıl bilirsiniz? Paradan, ekonomiden iyi anladığını ya da vatanseverliğini inkar eden çıkabilir mi? Çıkarsa da gerçekçi olmaz…

Bakın ne diyor; “Benim anlayışımda milliyetçilik ülkenin zenginliği ve kendini kimseye muhtaç olmadan yönetmesidir… Her gün bayrak ve vatandan bahsedip halkını muhtaç duruma düşürenlerin ne kadar milliyetçi olduğunu sıkıyı yaşayanlar daha iyi görmektedirler”.


Bu kadar basit… Milliyetçiyim demekle vatansever olunmuyor…

Ama bizde milliyetçilik yarışı hızını hiç kesmiyor. Bakın haberlere, dakika başı Larnaka’da kundaklanan camiyi protesto açıklamaları. Ne zaman ki, ülkede kriz çıkar, halk kötü duruma düşer, milliyetçilik tavan yapar. Güney’de de bunu kışkırtmak isteyenler boş durmaz. Adı konmamış bir paralellik…

Vatan, millet, sakarya karın doyurmuyor ama…

Ülke tek kuruş dövize muhtaçken, “Rumlara benzin vermeyin” açıklaması yapan bir Başbakan gerçek anlamda milliyetçi olabilir mi?

Ya da “Rumlar ekonomimizi çökertmek istiyor” diyen Tatar’a kim inanır ki?

Ekonominin belini kıran pandemi bile değil, TL’nin değer kaybı…

Deniyor ki, Türkiye’yi yönetenlerin aklında, Çin örneğinin bir benzeri var. Hatta bunu zaman zaman da dile getiriyorlar.

Neymiş bu örnek? REFASIZ BÜYÜME…

Halkın geneli, maaşlılar, ücretliler ancak hayatta kalabilecek kadar kazanırken, faizler düşürülüyor, böylece üretim ve ihracatın artması sağlanarak, ekonomik büyüme rakamları ortaya çıkıyor.

Ucuz emek işin püf noktası…

Aslında işin gerçeği, üretimle birlikte borçlanma da aynı oranda artıyor. Yani sonuçta ülke adına bir kalkınma yok. Birileri kalkınıyor, halk da karın tokluğuna onların kalkınmasını sağlıyor.

Çin’deki o korkunç nüfus, totaliter rejim devam ettiği sürece bu modeli sürdürebilir. Ama Türkiye için bu model ne kadar uygundur? Onu Türkiye insanları düşünsün…

Bizim derdimiz KKTC. Üretim ve ihracatın ana sektör olmadığı, hizmet sektörünün asıl olduğu, neredeyse her şeyin dövizle ithal edildiği KKTC’de bu model işler mi? Unutmayalım ki, hala daha demokratik bir ülkeyiz biz. Özel sektörde başaramamış olsak da kamuda bir örgütlenme var. Halkın bir refah seviyesi var.

Tufan Erhürman’ın dün bir tv programında söylediği “Türkiye’nin çizdiği yeni ekonomik modelin KKTC’de hiçbir karşılığı yoktur” sözü tam da bunu anlatıyor.

Fakat ne yazık ki, KKTC’de seçimler, futbol takımı tutma kafasıyla geçtiği için, ciddi bir çoğunluk, başına gelebilecekleri yorumlamıyor. En ufak bir çabası yok. Partim iktidara gelsin, beni görsün, bu kadar.

Bunun eğitimle alakası var. Zaten bu boş hamaset de hitap ettiği kitleleri milliyetçilik silahıyla elde tutmak için yapılıyor.

Uyanmak lazım. Reddetmek lazım. Hamasetle gözleri boyanacak kadar ahmak bir halk olmadığımızı göstermek lazım.

Görelim bakalım bu halk bu seçimlerde bunu ne oranda yapabilecek…

 

YERİN KULAĞI VAR

EKSİK OLAN İRADE VE NİYETTİR:

Hayalimiz, kendi ayakları üzerinde duran, kendi kendine yeter bir ülke. Ve bu yaşadıklarımızı yeniden yaşamak istemiyorsak, bunu başarmak zorundayız. İşine gelmeyenler aksini iddia etsinler dursunlar, elimizde gerekli enstrüman, gerekli kaynak var. Eksik olan irade ve niyettir. Niyet ve irade olduktan sonra muhasebe sistemini euro’ya da endeksleriz, ülkemizin efendisi de olabiliriz. ‘Yok biz yapamayız’ diyenler, mevcut statükonun devamını isteyenlerdir, onlar aynı şeyleri söylemeye devam edebilirler.

 

BAŞBAKANI KİMSE TAKMADI:

Ne utanç verici bir karardı. Sonucu, Sucuoğlu’nun kendisi açısından da utanç verici oldu. “Rica”sına, akaryakıt istasyonlarının hiçbiri uymadı, pompacılar sallamadılar bile. Tabii Rumlar da takmadılar, dün yine kuyruklardaydılar. Bir Başbakan, otoritesini nasıl yerle yeksan eder? İşte böyle. Saygınlık, güven? Geçin canım. Akıl dışı, mantıksız bir açıklama, sonuç bu…

 

BOYKOT= UBP:

Son günlerde özellikle sosyal medyada başlayan ve seçimlerin boykot edilmesini isteyen gruplar var. Herkes oy kullanıp kullanmamakta özgürdür ancak bu boykot çağrısını yapanların tümünün sol görüşlü kişilerin olması da dikkat çekici. Sandığı boykot ederek aslında hiç istemedikleri partinin iktidara gelmesine neden olacaklarını bilmiyorlar mı? 3 yıldır ülkeyi ekonomik olarak çökerten, kendi insanımızın onuru ve gururunu yerle bir eden partiye gereken dersi vermenin tek yolu, sandığa gidip oy kullanmaktır. Herkesin kararına saygı duymakla birlikte bu gerçek asla akıldan çıkarılmamalı; sandığı boykot etmek, UBP’ye oy vermekle eş değerdir…

 

ONUR BORMAN DA YAZDI:

Eski Maliye Bakanlarından ekonomist Onur Borman da dün Havadis’te, yaratılan ekstra vergi adaletsizliğini yazdı. “Devlet bu ülkede gerçekleşen kazançlardan payını almalıdır. Geçenlerde vergi yasasında bir değişikliğe gidilmeye çalışıldı ki o da sabit gelirlilere yönelik. Muafiyetler kaldırıldı… Hangi şahsi gelirlilerin bu muafiyeti saptanabilecek?  Hükümetin ancak özel ve kamudaki bordrolu çalışanlara hükmü geçiyor”. Dikkat ettiniz mi, Sucuoğlu ya da Maliye Bakanı çıkıp aldıkları bu adaletsiz kararı savunamadılar bile. Öyle istendi, öyle oldu. Çalışan ezilecek, sermayeye dokunulmayacak. Dünyaya bakış açısı bu olan zihniyet size ne verebilir ki?

 

İSTEDİĞİN KARARI AL, DENETLEMEDİKTEN SONRA:

İlan edilen aşılarını tamamlamayanların Adapass’ları dün iptal edildi. Eeee? Sonuç? Kaç yerde kontrol var? Adapass’ı şart koştunuz da kontrol eder misiniz ki? Lefkoşa’da tek bir büyük market var kontrol yapan. Onun dışındakilerde sıfır. Demek ki, devlet onları rahatsız etmiyor. Şovdur yaptıkları, şov. Sokakta gezen insanların yüzde 75’i tek doz aşılıymış. Geziyor, o da rahatsız değil, ne arayan var ne soran. Hastane dolmuş, her gün bir iki ölüm… Getir bakalım denetimi, getir bakalım Avrupa’daki gibi para cezasını. Aşısız insan kalıyor mu?

 

YILBAŞI HALKA YASAK, KUMARCIYA SERBEST:

Okul, ofis ve devlet dairelerinde yılbaşı organizasyonu yasak. Ama kumarhaneler, oteller, konserler açık. Neymiş, aşı şartı varmış, neymiş, mesafeye bakılacakmış. Kim bakacak? Dalga mı geçersiniz. Hatırlayın geçen yılbaşını. Durduk yerde vakalar nasıl da fırlamıştı. O zaman da denetim yapılmamıştı, şimdi de olmayacak. Bakın buraya yazarım, zaten 300 civarında olan vaka sayısı görün nerelere fırlayacak…

 

ANASTASİADİS ÇIRPINIYOR:

Rumların bu Anastasiadis’e ala nasıl katlandıklarını anlayamıyorum. Aslında onların da bizden farkı yok. Adam her türlü kanıta rağmen, gerçek dışı şeyler söylüyor. Crans Montana’da kaçan fırsatları en sağcı gazete Filelefteros yayınladı, o hala çıkmış; “Kıbrıs sorununun çözümü bir hedef, bir vizyondur… Barış içinde bir arada yaşama yönündeki kararlılığımızı ve siyasi irademizi kanıtlamak için somut ve çoğu zaman kınanması gereken tavizler verdi” diyebiliyor.  Hayret doğrusu…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar