Niye gelsinler ki?.. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Niye gelsinler ki?..

Daha 3-5 sene önce KKTC’de çalışabilmek için yerini yurdunu, hatta ailesini bırakıp KKTC’ye gelen Türkiye kökenli işçiler, KKTC’nin “uğrunda ölünecek Leyla” olmadığını anladı. Kıbrıslı iş adamının yıllardır “ucuz iş gücü” olarak gördüğü ve karın tokluğuna çalıştırdığı işgücü için KKTC artık cazibesini yitirdi. Özellikle son yıllardaki politik çöküş, inşaat sektöründe yaşanan sorunlar TC’li işgücünün göçünü ters etkiledi. Şimdilerde göç büyük oranda geriye dönüş için oluyor. Bunun en somut örneği ise, Kıbrıs Türk Narenciye İhracatçılar Birliği Başkanı Gökhan Saraç’ın, Türkiye’den kesim için KKTC’ye gelen işçilerin artık KKTC’yi tercih etmedikleri ve bu nedenle, üçüncü dünya ülkelerinden işçi getirilmesi konusunda öneride bulunacakları yönündeki açıklamasıdır…
Yıllardır tüm sektörlerde yok pahasına çalıştırılan, birçoğunun “kaçak” olması nedeniyle hiçbir yasal güvencesi bulunmayan bu insanları sömürmek hepimizin işine geldi. Günde 12-15 saat çalıştırıp, karımıza kar katmayı marifet saydık. Unuttuğumuz tek şey, Türkiye’nin son 3-5 yıldır ekonomik büyümede attığı adımlardı. Bırakın işçisini, memuru bile “bin”le ifade edilen maaşlara talim edip, ayın sonunu zor getiriyordu. Biz ise “cevizcinin çuvalından” binlerce liralık maaşlarla günümüzü gün ediyorduk. Ancak artık tekerlek döndü. Dün aldığımız maaşlara gıpta ile bakan TC’de en düşük memurun maaşı bizim üniversite mezununun aldığı paradan kat kat fazla… Daha düne kadar aylık 300-500 TL maaş alan düz işçi bile artık bin lira ücret alıyor. Dün kıskanılan olan bizler, bugün kıskanan olduk…
Evet artık TC’li işçilerin yerini Türkmenistan’dan ve diğer üçüncü ülkelerden gelenler alıyor. Zaman değişti artık. Düzensiz, kuralsız, pis, pahalı ve en önemlisi ev kiralarının bile dövizle hesaplandığı bu ülkede, kendi ülkelerinde aldıkları maaştan daha az bir paraya niye çalışsınlar ki? Daha bir kaç ay önce KKTC’ye gelen bir Hataylı geçen gün, “Burası bizim mezralardan bile geri” dediğinde önce tepki göstereyim dedim, sonra iki yıl önceki Hatay gezimi hatırlayıp, sustum. Memleketinde ailesi ve kurulu bir düzeni varken, daha az para ve sosyal haklara sahip olduğu KKTC’yi niye tercih etsin ki?.. Bunlar daha iyi günlerimiz. Bu kafayla gittiğimiz sürece sadece işçileri değil, yarın öbürgün öğrencileri de kaybedersek hiç şaşmayacağım. Herkesi “ahmak” kendimizi “akıllı” sanmaya devam ettikçe, daha çok dövüneceğiz…

Hayatımız ihmal
Yıllar önce kapıların yeni açıldığı, bizim de televizyon haberciliği yaptığımız dönemde, Güney Kıbrıs’taki köyleri ziyaret etmiş çekimler yapmıştık…
Gördüğümüz manzaralar bizi zaman zaman çileden çıkartmıştı. Özellikle Limasol’da kentin içindeki ve köylerindeki mezarlıklar yerle bir edilmişti. Aramızda atalarının mezarlarını arayanlar vardı. Ancak ne yazık ki bulmak mümkün olmamıştı. Bu arada okullar, camiler de aynı politikadan nasiplerini almışlardı. Hatırlarım, Goşşi (Üçşehitler) köyünü ziyaret etmek istemiş, ancak köy yerine bir askeri bölgeyle karşılaşmıştık. Ne bir okul, ne bir cami, ne mezarlık… Orada bir zamanlar bir köy bulunduğuna dair tek işaret, iki kırık duvar parçasıydı. Hatta askeri bölgenin görüntülerini çektiğimizi sanan Rum polisi bizi tutuklamak istemiş, kayıtlarımızı incelemiş, herhangi bir görüntü bulamayınca serbest bırakmıştı…
Geçtiğimiz gün Star Kıbrıs’ta Yurdagül Beyoğlu’nun haberinde Girne’deki yabancılar mezarlığının görüntülerini görünce, Rumlara kızmaya hiç hakkımız yok diye düşündüm. Daha binlerce benzer mezarlık kim bilir ne haldeydi ama bu bizzat Girne’nin ortasında. Yine hatırladığım kadarıyla 90’lı yıllarda, Dışişleri Bakanlığımız bu mezarlığa bir çeki düzen vermiş, taşlarını düzenletmiş, temizlik yaptırmıştı. Demek ki o zamandan bu zamana el değmemiş…
Güney’de kalan tarihi eserlerimiz diye ağıtlar düzeriz de, biz ne yaptık onu hiç sorgulamayız. Yani o bakımı yapmak o kadar zor mudur? Bıraktım Dışişleri’ni, belediye niye yapmaz? CTP’li başkan Sümer Aygın’ın politik bir itirazı olacağını sanmam. Bu sadece bir ihmal, hem de feci bir ihmal. Kültüre, mirasa şuna buna değil, ölüye saygısızlık… Belki bu haber vesile olur da, akıllarına gelir…


YERİN KULAĞI VAR
SİYASETEN OLMADI AMA:
Elli yılı aşkındır politikacılarla bir arpa boyu yol alamadığımız Kıbrıs konusunda, bu kez spor devreye girdi. Yıllardır çözümsüzlüğün getirdiği içe kapanmışlık, futbol ile aşılabilecek mi acaba? Türk ve Rum Federasyonları 5 Kasım’da Zürih’te bir araya geliyor. Bakalım siyasette beceremediğimiz birleşmeyi spor ile başarabilecek miyiz…

FELLAHOĞLU UNUTTU:
LTB Başkanı Kadri Fellahoğlu, Cemal başkan döneminde komik bir para ile bir şirkete verilen reklam haklarıyla ilgili olarak, “göreve geldiğimde ilk iptal edeceğim konu bu olacak” demişti. Aradan aylar geçti, söz konusu reklam şirketinin durumuyla ilgili ne ses var, ne de seda. Acaba diyoruz söz konusu şirketin ortaklarından birisinin CTP’li oluşu, bu konunun sümen altı edilmesinde etkili mi oldu?

KÖŞE OLDUK:
Bu bayram adaya sadece hava yolu ile yaklaşık 30 bin turist gelmiş. Büyük otellerin tümü neredeyse yüzde yüz dolu. Adaya gelen her kişi bayram süresince çarşıya ortalama 100 lira bıraksa, toplamda 3 milyon TL eder. Az buz para değil, bu ekonomik sıkıntıda esnafın yüzü biraz olsun güldü herhalde…

VERGİ ALABİLDİK Mİ:
KKTC bayramda yine Türkiye’nin ünlü sanatçılarına ev sahipliği yaptı. Onlarca sanatçı bayram boyunca büyük otellerde sahne alarak, iyi paralar kazandılar. Gözümüz yok, helali hoş olsun. Ancak merakım Maliye Bakanlığı sanatçıların aldığı astronomik rakamlardan ne kadar vergi aldı acaba dersiniz..? Açıklasalar da öğrensek…

KOMEDİYE BAK:
İngiliz Lordlar Kamarası’nda Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargolar ele alınmış. Kıbrıs Türk kökenli üye Barones Ece, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Barones Sayeeda Warsi’ye “AB’nin sınırlarının, 300 bin Kıbrıslı Türkü, AB’nin temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakacak şekilde neden Yeşil Hat’ta durduğu” sorusunu yöneltmiş. Warsi’nin yanıtına bakın; “Eğer Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin pasaportunu alırlarsa AB’ye katılımın sağladığı faydaların bir kısmından daha yararlanabilirler”… Bu kafalardan uzlaşma için destek beklemek, ölü gözünden yaş beklemekten farksız…

LAMBOUSA KRALLIĞI:
GAÜ, Aziz Kent’ten aldığı Le Chateau Lambousa Hotel’i, Amerikan Turizm ve Konaklama Eğitim Vakfı (AH&LA) bünyesine aldırma başarısı göstermiş. Bu aslında başlı başına bir olay. Örgütün dünyanın 90 ülkesinde 200’ü aşkın kuruluş ve üniversiteyle teması mevcut. Haberde yer almıyor ama herhalde üniversite Chateau Lambousa’nın tanıtımını, Lambousa Krallığı teması ile yapar. Templos’u unutturmaya çalışanlara selam olsun…

YENİSİNE NE GEREK VAR:
Narenciye İhracatçılar Birliği Başkanı Gökhan Saraç, Türkiye’den kesim için KKTC’ye gelen işçilerin artık burayı tercih etmediğini, bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile görüşme yapacaklarını ve üçüncü dünya ülkelerinden işçi getirilmesi konusunda öneride bulunacaklarını söylemiş. Bence hiç gerek yok. Türkiye’den gelen işçi sayısı kadar Afrikalı, Filipinli, Pakistanlı, hatta Vietnamlılar yaşıyor buralarda. İnşaatlarda çalışıyorlar. Gazetelere ilan verin bakın, yenisini getirtmeye gerek kalacak mı. Mesele kaçak çalıştırmamak…

ZİRVEDEKİLER
Sinan Dirlik: Gazeteci Sinan Dirlik, CTP’de yaşananlarla ilgili yazdığı köşe yazısında, “CTP’yi yoktan var eden, 80’li 90’lı yılların ağır koşullarından 2000’li yılların artık ağzı olan konuşur hale geldiği günlerine taşıyan adamlara ‘emekli olun’ çağrıları yapacak kadar kendinden geçenlere bazı hatırlatmaları yapmak gerek” diyor. Haksız mı sizce?..

DİPTEKİLER
Mandıra Kafası: Geçitköylüler diyormuş ki, “Ya baraj çökerse, köyümüz sular altında kalırsa.” E, yapmayalım o zaman öyle mi? Cehaletin de bu kadarına pes. Malum kesimler de koroya katılmış. Tamam bakanın benzetmesi biraz ağır olmuş ama gelecek suyu reddetmek ne demek? İşte bizi üçüncü dünya ülkelerinin de gerisinde bırakan kafa yapısı bu. “Mandıra olsun, bizim olsun”. Hele o Geçitköylüler… Çoğunluğu Türkiye’den gelenler. Acaba biliyorlar mı, Kıbrıs’a su gelecek diye Anamur’da 4 köyde kaç bin köylünün köyünü boşalttığını…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar