Kıbrıs çözüm sürecinde hareketlenme - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Kıbrıs çözüm sürecinde hareketlenme

Son haftalarda Kıbrıs konusunda hareketlenmenin arttığı ve önümüzdeki günlerde ve gelecek iki haftada daha da önemli görüşmelerin planlanarak, ziyaret trafiğinin en üst düzeyde gerçekleşeceği müşahede edilmektedir.
Dünyanın süper gücü ABD yetkililerinin konuyu en üst düzeyde ele alması ve üstelik Kıbrıs’a kadar gelerek her iki tarafla da görüşmeler gerçekleştirmeleri Kıbrıs konusundaki çözüm süreci için olağanüstü bir gayretin göstergesidir. Önce ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın özel güvenlik önlemleri ile Güney Kıbrıs’a gelerek Limasol’da kalacak olması ile Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı ve yetkilileri ile görüşmelerde bulunması ve bilahare KKTC’ye geçerek Cumhurbaşkanı ve heyetleri ile en üst düzeylerde görüşme yapması, ABD tarafından konuya verilen önemi göstermektedir. Biden’ın Kıbrıs’ı ziyareti öncesinde, ABD’de Dışişleri Bakanı J. Kerry ile GKRY Dışişleri Bakanı Kasulidis’in de görüşmesi anlamlıdır. Ancak keşke Türk tarafının da katılacağı üçlü bir görüşme planlansa idi. Çünkü bu görüşmeler öncesinde ABD-GKRY ikili görüşmesi, Türk halkı arasında haklı olarak bazı kuşkuların yaratılmasına neden olmuştur.
Halen çözüm süreci iki toplum arasında sürdürülmekte iken niye bir tarafla ayrı bir görüşme yapılarak Türk tarafı ikinci planda mı tutuluyor?, Rum görüşlerine daha fazla ağırlık mı konuyor? gibi halkın hassas olduğu bir konuda, uluslararası camianın tarafsızlık konusunda daha fazla özen göstermesi daha dengeli olur. Adalet terazisine uygun bir sürecin yürütülmesi halinde iki toplum arasında güven aşılanmasına daha fazla yardımcı olur. Yapılan beyanatlardan amaç, güven yaratmak ve sürece katkı koymak olduğuna göre, bundan sonraki süreçlerde daha hassas davranılması, Türk toplumuna rahatlatıcı bir ortam sağlayacaktır.
Nitekim J. Biden, adanın, bölgenin güvenliği ve barışı adına çalışmaların yoğunlaştırılması ve adadaki halkların iki toplum arasında mutabakata varılması noktasında bir rol üstlenebileceklerinin önemini vurguladığına göre, taraflara eşit şartlar ve eşit muamele önemlidir.
Bu ziyaretten sonra ABD Dışişleri Bakanı J. Kerry’nin de Kıbrıs’ı ziyaret edeceği açıklanmıştır. Tam tarih belirtilmese de bu ay sonu veya gelecek aybaşı telaffuz edilmiştir. J. Kerry, adada iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon kurulması çalışmalarını desteklediklerini, sürece yardımcı olmaya çalıştıklarını açıkladı. Ayrıca, adada şartların uygun olduğunu ve tarafları cesaretlendirmek adına uluslararası toplumun desteğine ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Bu konuda Türkiye’den yetkililerin verdikleri mesajlar da bu temas ve görüşmelerin memnuniyetle karşılandığını göstermektedir. TC Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da KKTC’ye gelmesi söz konusudur.
GKRY Cumhurbaşkanı Anastasiadis de son günlerde demeçlerini olumluya yönlendirmiş görünüyor. Uluslararası toplumun her iki tarafın hak ve menfaatlerini sağlamada dengeli davranması ve desteklemesi, özellikle Rum tarafına görüşmelerde daha olumlu ve istekli olmaları yönünde etkilerini ortaya koymaları halinde, çözüm yolunda daha kolay yürüme imkânı yaratılmış olacaktır.
Rumların istediği Maraş’ın BM yönetimindeki formülü üzerinde de bu hafta ABD’de görüşen ABD ve GKRY Dışişleri Bakanları toplantısından sonra basına yansıdığı kadarı ile ABD’nin bu formül için finansman sağlayacağı öngörülmektedir. Bütünlüklü bir çözüm sürecinde parça parça formül, sürece yardımcı olmayacağı gibi Rum’ları isteklerinde parça parça talepkar olma hususunda da cesaretlendireceği cihetle, çok sakıncalıdır. İsteklerinin tek taraflı olarak parçalar halinde yerine getirilmesi halinde, eşitlik temelinde ve Belge’de öngörülen çözüm şartlarının yerine getirilmesinde zaten istekli olmayan Rum tarafını çözümden uzaklaştıracaktır. 2004 yılında Rum tarafının AB’ne çözüm olmadan tek taraflı üye yapılmasının, çözüm sürecinde yarattığı menfi sonuçlar, arttırılarak devam edecektir. Dileriz eşitlik temelinde ve Türk tarafının da haklarının tesliminde, şimdiye kadar diskriminasyona uğrayan taraf olarak Türk tarafına da, Rumlara sağlanan imkânlar paralelinde önem verilir ve doğu Akdeniz’de barış ve huzur konusunda hassasiyetlerini dile getiren tüm ilgili taraflarca, bundan sonra Türklerin de haklarına daha çok itina gösterilir.
2- Soma felâketi hepimizi yürekten yaraladı. İş güvenliğinin uluslararası alanda uygulanan standartlarla hukuken ve fiilen sağlanması bir insanlık görevidir. Bu konuda iş güvenliği ve işçi hakları açısından Devletin ağırlığını göstermesi şarttır. Sendikaların da kritik işyerlerini yerinde gidip kontrol ve denetimini, uzmanlar eşliğinde yapması, ve üye olan ve olmayan işçilerin can güvenliğini sağlanmasında rol üstlenmeleri, gerekli görülmektedir. Bu hususlar KKTC için de geçerlidir. Dikkatsiz ve insan hayatına önem vermeyen işverenlerin takip edilmesi ve koşullara uymayanlara müeyyide uygulanması için her türlü önlemin alınması gerekir.
Soma’da yüzlerce ocak söndü. Televizyonda gösterilen görüntüler ne kadar derme çatma bir yapı altında çalışıldığını yansıtmaktadır. Ahşap kirişlerle dayanaklar ne kadar sağlam olabilir? Yıllar önce, sanırım 30 yıl olmuştur, Kanada’ya bir özel ziyaretimde orada maden mühendisi olan bir akrabam dolayısıyla Sadbury bölgesinde bir maden ocağı görmüştüm. Beton kalın kolonlar ve asansörlerle, çevre temizliği ile tesis edilen çalışma koşullarından etkilenmiştim. Ve bu kadar yıl sonra hala tahta veya odun kirişlerle dayanakların bu devirde kullanılması, orada çalışacak insanların canının ne kadar hafife alındığını göstermektedir. Bu koşullar insan haklarına da aykırıdır.
Bu hafta Kıbrıs Türklerinin hayatında yer yapan ve geçen hafta vefat eden Şeyh Nazım Kıbrısi’den de bahsetmek istiyorum. Öncelikle ailesine başsağlığı dilerim. Nur içinde yatsın. Şeyh Nazım, benim çocukluğumun, geçmiş hatıralarımda sempati ile yer etmiş birisidir. Büyük dedemizin Limasol’da inşa ettirdiği aileye ait Köprülü Hacı İbrahim Ağa Camii’nde imam idi. Yıllarca camide imamlık yaptı. Dedem, sonra da babam cami ve camiye gelir sağlayan malların mütevellisi olarak caminin sorumlusu olarak masraflarını karşılardı. Şeyh nazım Efendi ile yakın dostlukları vardı. Bizim evde ve ailemizde okutulan mevlitleri, her yıl annemlerin ve aile büyüklerinin Zekeriya sofralarındaki dua ve mevlitleri Şeyh Nazım Efendi okurdu. Güzel okur güzel nasihatler verirdi. Etkilenirdik. Çok zeki idi ve yobaz değildi. En azından ben öyle biliyorum. Yıllar sonra en son onu Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı ikametgâhında görmüştüm, yine bir mevlit ve dua vesilesi ile. Sonra da görüşmek nasip olmadı. Allah’tan rahmet dileriz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar