HAT SANATI DEĞİL CEVİZ VE TURUNÇ MACUNU - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

HAT SANATI DEĞİL CEVİZ VE TURUNÇ MACUNU

Lefkoşa’da “Vali Konağı” olarak yüzyıllarca kullanılan ve şimdiki mahkemeler binasının yerinde bulunup, Dikili Taşa kadar uzanan Lüzinyan Sarayı yerinde durmuş olsaydı,

Acaba biz de onu, artık yorgun düşmüş bir yapı olarak ortadan kaldırır mıydık?

Muhtemeldir.
Sarayönü’nün şimdiki haline bakılırsa…

Bir zamanlar ipini koparan Avrupalı  “Kutsal Topraklara” yolculuk adı altında uzun seyahatlere çıkarken,
Bu seyahatlerinde yolları Kıbrıs’a da düşerdi…

Ada, he zaman için yol geçen hanıydı…

Lakin,
Bu tür insanların adaya gelmiş olması coğrafyamız için bir şanstı.
Çünkü kaleme aldıkları Kıbrıs ile ilgili eserleri günümüze kadar uzanmıştır…

1395 yılının Kasım ayında Kıbrıs’a gelen Nicolia De Marthono,
Lefkoşa’ya geldiğinde Kralın oturduğu Lüzinyan Sarayı’nı da ziyaret eder.
O dönemlerde Lefkoşa’da evler azdı.
Bu yüzden cadde ve sokaklar genişti.
Bu, nüfusun da az olduğunu gösterir.
Lefkoşa, zengin düklerin, prenslerin yaşadığı bir yerdi.
Bu zengin çevre genellikle avlanmakla meşgul olur ve çeşitli eğlenceler düzenlerlerdi…

Gözlerimizi kapayıp Sarayönü’ndeki Vali Konağını hayal etmek mümkündür.
İngilizler bu sarayı yıkmadan önce,
Osmanlı askerleri Saray çevresinde atlarına talim yaptırırlardı…

Araba gürültüleri yerine nal sesleri…

Adını andığımız gezgin bizim de neredeyse her gün oradan geçtiğimiz Sarayönü’e gelir.
Sarayın kapıları açıldığında De Marthono hayretini gizleyemez ve bu sarayın güzelliğini yazdığı gezi notları arasında şöyle anlatır:
“…Bahçesi Napoli’deki yeni şatonunki kadar büyüktür.
Etrafında, aralarında büyük bir kabul salonunun bulunduğu çok güzel döşenmiş personel daireleri yer almaktadır.
Salonun ucunda göz alıcı kolonlar ve çeşitli süslemeler arasında, çok güzel bir taht bulunmaktadır.
Aralarında beğendiklerim bulunmasına rağmen, hiçbiri taht kadar güzel değildir.
Salonun etrafını çepeçevre çok güzel süslenmiş ve kolonlarla ayrılmış bir yürüme koridoru sarmaktadır.
Öyle bir cüretle kralın odasının kapısı önüne kadar gittim ki, eğer kapı açılsaydı, içeri girip kendisi ile konuşabilirdim.”

Bilindiği gibi bu Sarayın son hali ile ilgili günümüze üç beş adet fotoğraf kalmıştır.
Bize, gözlerimizi kapayıp düşlemek kalıyor…

Ama daha kötüsü de var…

Öyle anlaşılıyor ki,
Vurdumduymazlık sürdükçe,
Bir gün gelecek,
Henüz ayakta duran,
Ama evleri teker teker yere çöküp kaybolan Surlariçi Lefkoşa’yı da gözlerimizi kapayarak düşleyeceğiz…

Fakat vakit henüz erken sayılır.
İçinde hat sanatı değil,
Ceviz ve turunç macunlarının yapıldığı Lefkoşa için,
Birkaç yürekli insan yeter…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar