Çevre öldürüyor - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Mart 19, 2024
Kıbrıs

Çevre öldürüyor

Çevre öldürüyor

 ASIL NEDEN ÇEVRESEL FAKTÖRLER… Kanser hastalığının oluşumunda genetik ve çevresel risk faktörleri rol oynuyor. Temel onkoloji uzmanı Mine Çağlar, genetik faktörlerin kanser oluşumundaki payının sadece yüzde 20, çevresel risk faktörlerinin ise yüzde 80 oranında etken olduğunu belirtti

 SİGARA EN BÜYÜK TETİKLEYİCİ… Mine Çağlar: Sigara tüm kanserlerin oluşumunda yüzde 30 oranında rol oynuyor ve tüm organları olumsuz etkiliyor ayrıca sigaranın bırakılmasından ancak 15 yıl sonra kanser riskinin önemli derecede azaldığı da bilinmektedir


“KANSER HARİTASI ÇIKARILMALI”… Çağlar, ülkede kanser tanısı almış tüm hastalara ait detaylı bilgilerin doğru, güvenilir ve eksiksiz bir şekilde, bu konuda eğitim görmüş kişiler tarafından kayıt altına alınarak uluslararası özel istatistik programlarına aktarılması gerektiğini söyledi

Doğuş ÖZOKUTAN ÇİFTÇİOĞLU
Temel onkoloji uzmanı Mine Çağlar, genetik faktörlerin kanser oluşumundaki payının sadece yüzde 20 olduğuna dikkat çekti.
Kanser oluşumunda çevresel faktörlerin payının yüzde 80’ler olduğuna işaret eden Çağlar, bu faktörlerle ilgili önlem alınabileceğini vurguladı.
TAK muhabirinin kanser hastalığının nedenleri ve korunma yöntemleriyle ilgili sorularını yanıtlayan Mine Çağlar, tütün mamulleri kullanımı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, güneş ışınları, hareketsiz yaşam, stres faktörleri, kimyasal kanserojenler gibi çevresel risk faktörleriyle ilgili önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Sigara kullanımının kansere bağlı ölümlerin üçte birinin sorumlusu olduğunun altını çizen Çağlar, sigara içen bireylerin kanserin olumsuz etkilerini genleri aracılığıyla sonraki nesillere aktardığını belirtti.

“Kanser birçok faktörün rol aldığı sinsi bir hastalık”
Çağlar kanserin, birçok faktörün birlikte rol aldığı “sinsi” bir hastalık olduğunu söyledi.
Kanser hastalığının, vücuttaki tek bir hücrenin çeşitli dış faktörlerin etkisiyle kalıcı değişikliğe uğramasıyla oluştuğuna işaret eden Çağlar bu değişim sonucu hücrenin büyüyüp çoğaldığını, kontrolünü ve koruyucu tamir mekanizmalarını kaybederek kitleler meydana getirdiğini anlattı.

“Genetik faktörlerin payı yüzde 20… Gerisi çevresel faktör”
Kanser hastalığının oluşumunda genetik ve çevresel risk faktörlerinin rol oynadığını dile getiren Çağlar, genetik faktörlerin kanser oluşumundaki payının sadece yüzde 20 olduğuna dikkat çekti.
Temel onkoloji uzmanı Mine Çağlar şöyle devam etti:
“Genetik, kanser hastalığının oluşumunda kabaca yüzde 15- 20 oranında rol oynayan ve değiştirilmesi mümkün olmayan bir risk faktörüdür. Tütün mamulleri kullanımı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, güneş ışınları, hareketsiz yaşam, stres faktörleri, kimyasal kanserojenler gibi çevresel risk faktörleri ise, büyük oranda değiştirilebilmesi mümkün olan faktörlerdir.”
Özellikle yetişkinlerde çevresel risk faktörlerinden korunmak için önlem alınabileceğini söyleyen Çağlar, şunları ekledi:
“Bilimsel veriler ışığında kanser hastalığının oluşumunda yüzde 80-85 oranında etken olan çevresel risk faktörlerinden büyük oranda korunabilmemiz mümkündür. Bu yüzden kanser hastalığı için büyük oranda önlenebilinir ve erken tanı ile tedavi ve sağlıklı yaşam şansı yeniden kazanılabilinir diyebiliriz.”

“Sigara kansere bağlı ölümlerin üçte birinin sorumlusu”
Mine Çağlar, sigaranın tüm kanserlerin oluşumunda yüzde 30 oranında rol oynadığını ve kanser hastalığına bağlı ölümlerin yaklaşık üçte birinin sorumlusu olduğunu dile getirdi.
Sigaraya başlama yaşının, içilen sigara adedinin, içilen süre ve yoğunluğun kanser hastalığına yakalanma riskini arttıran faktörlerin başında geldiğine işaret eden Çağlar, şöyle devam etti:
“Sigaranın, ağızda başlayan, idrar ile vücuttan atılımına kadar geçen vücut yolculuğunda temas ettiği tüm organ ve sistemleri olumsuz etkilediği bilinen bir gerçektir. Ayrıca sigaranın bırakılmasından ancak 15 yıl sonra kanser riskinin önemli derecede azaldığı da bilinmektedir.”
Sigaranın, başta akciğer kanseri olmak üzere diğer kanser türlerine, kalp-damar hastalıklarına ve solunum sistemi hastalıklarına yol açtığını dile getiren Çağlar, akciğer kanseri dışında ağız kanseri, larinks kanseri, özofagus kanseri, mesane kanseri, kadınlarda uterus ve serviks kanserinin de sigara içenlerde daha sık görüldüğüne işaret etti.

“Sigara içenler genler aracılığıyla sonraki nesilleri de etkiliyor”
Sigara kullanmayan fakat sigara içen kişilerle aynı ortamı paylaşan kişilerin de akciğer kanserine yakalanma riskinin arttığına işaret eden Mine Çağlar, “Bana hiçbir şey olmaz” diye düşünmenin doğru olmadığını, sigara içen kişilerin sadece kendi sağlıklarına değil çevrelerindeki insanların sağlıklarına da zarar verdiğini vurguladı.
Sigara içen kişilerin genetik yapılarında meydana gelen zararları genleri aracılığı ile gelecek nesillere aktardığına işaret eden Çağlar böylece çocuklarının ve torunlarının kanser hastalığına yakalanma riskini artırdığını kaydetti.

“Uzun süreli stres kansere yol açabilir”
Çağlar, stresin kansere yol açıp açmadığı sorusu üzerine uzun süreli stresin vücut direncini ve vücut savunma mekanizmalarını zayıflatarak kansere yol açabileceğini ifade etti.
Mine Çağlar, “Uzun süreli stres, üzüntü, kaygılı, endişeli, olumsuz hayat bakışı anlayışı, umutsuzluk gibi olumsuz ruhsal durum sadece kanser hastalığı değil birçok önemli hastalığın oluşumuna ve ortaya çıkmasına zemin hazırlar” diye konuştu.

“Bu besinlerden uzak durulmalı”
Çağlar sağlık nedeniyle uzak durulması gereken besinleri şöyle sıraladı: “Yaşlı hayvan etleri; çok yağlı etten hazırlanmış pastırmalar ve hamburger; yağlı etten yapılan köfteler; sucuk, sosis ve salam, konserve etler; hazır gıdalar; tereyağı; iç yağı; derin yağda kızartılmış besinler; tuzlanmış ve tütsülenmiş besinler; nitrit ve nitrat gibi koruyucu maddeler eklenmiş hazır besinler; doğrudan ateşte pişmiş ve yanmış kebaplar; mevsimi olmayan meyve ve sebzeler.”

“Erken teşhis önemli”
Kanserin, başladığı doku ve organa farklı belirti ve bulgularla kendini gösterdiğini anlatan Çağlar, erken dönemde herhangi bir belirti ve bulgu görülemeyebileceğini kaydetti.
Bu nedenle, erken tanının hastalıkla mücadelede çok önemli olduğunu dile getiren Çağlar, vücudun herhangi bir yerinde gelişebilecek ve genel olarak dikkat edilmesi gereken belirtileri şöyle anlattı:
“Vücudun herhangi bir yerinde ele gelen kitle, topak, sertlikler; dışkılama veya idrar yapma alışkanlıklarında değişiklik; istemsiz iştah kaybı; kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, solukluk; sürekli uyuma isteği; nedensiz baş dönmesi; dengesizlik; çift görme; vücuttaki ben yapılarında şekil, renk, boyut değişikliği; anormal vajinal kanamalar (özellikle menapoz sonrası dönem); nedensiz öksürük; kanlı balgam çıkarma; nefes darlığı; ses kısıklığı ve güçsüzlük.”

“Kanser haritası çıkarılmalı”
Çağlar, ülkedeki kanser vakalarının dağılımıyla ilgili bir soru üzerine “Epidemiyolojik Harita” ya da kanser haritası çalışmaları tam olmadığı için bunun tam olarak bilinmediğini kaydetti.
Çağlar, Ülkede kanser tanısı almış tüm hastalara ait detaylı bilgilerin doğru, güvenilir ve eksiksiz bir şekilde, bu konuda eğitim görmüş kişiler tarafından kayıt altına alınarak uluslararası özel istatistik programlarına aktarılması gerektiğini söyledi.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar