Adalet, bu memleketteki siyasi ve ekonomik yapı kadar kendi kendini sakatladı da yaralarını sarmaktan aciz bir durumdadır.
Son yaşananlar bir kez daha tescil etti ki bu memlekette eşitliğin (hep bir elden) ırzına geçildi. Sahte imza rezaletinden sonra üstüne de tüy dikildi.
Fakat bu yazının konusu kendi kendini sakatlayan gerçek anlamdaki adalet değildir. Ve Kıbrıs Türkü’nün hizmetinden çoktan çıkıp da saltanat sevdalısı ile para delisi kimi güçlerin hizmetine giren devletin eşitliği da değildir.
Ekonomik yapıyla ilgili birçok tartışmalar yapılmaktadır.
Şüphesiz ki muhalifler de muvafıklar da kendi pencerelerinden yani kendi durdukları pozisyondan konuları değerlendirmektedirler ama bu demek değildir ki temel bazda meseleleri ele almanın önünde engeldir bu durum.
Muhalif olan elbette en sert eleştirilerini yapacaktır, iktidar sahibi muvafık da pembe tablolar çizip kendini savunacaktır.
Bunu yaparken hangi durumda olduğumuzu ortaya koyma görevi de hepimizindir.
***
Hani adaletten yani yargıdan şikayetçiyiz ve hani devletin artık yurttaşlarına eşit davranmadığı gerçeğini sık sık vurguluyoruz da bu topraklara yapılan yatırımların ve yardımların eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde yapılıp-yapılmadığının hiç üzerinde durmuyoruz.
Geçmişin fetihçi zihniyeti kendi yandaşlarını besliyordu.
Geçmişte askeri veya sivil ihalelerin kimler tarafından bölüşüldüğü sır değildir.
Peki günümüzde de mi öyle olacak?
Örneğin milyar dolara mal olacak Anadolu suyu yine Kuzey’de 3-5 zengin yaratılması için mi kullanılacak?
Veya kablolarla elektrik getirme fantezisi nihayete ererse 3-5 kişinin dağıtımında birileri yine köşe mi olacak?
***
Bu topraklara düşen her kuruşun eşit ve adil dağıtılması sorunu mutlaka aşılmalıdır.
Sonuçta bu paralar Kıbrıs Türkü için dağıtılmaktadır.
Burada sadece Türkiye’den gelenleri de kastetmiyorum.
Özellikle Avrupa Birliği’nin ve UNDP’nin de ciddi yardımları vardır.
Peki bu yardımları Kıbrıs Türkü için eşit ve adil dağıtılıyor mu?
Büyük çoğunluğu Türkiye’den ve son dönemde AB’den gelen yardımlar ülkedeki bozuk düzenin sürüp gitmesinde kullanıldı.
Sistem her ne zaman çatırdamaya başlasa bu yardımlar devreye girdi.
Bütün sosyo-ekonomik yapı bu yarımları dağıtan siyasete göre şekil aldı.
Ve dolayısı ile tüm çevreler bu bozuk düzenin bekçilerine dönüştüler.
Şimdilerde yaşadığımız en büyük sorun budur…
