Dünyalı, Akdenizli, Kıbrıslı ve Lefke doğumlu bir şiiradam: Fikret Demirağ - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Poli

Dünyalı, Akdenizli, Kıbrıslı ve Lefke doğumlu bir şiiradam: Fikret Demirağ

Hasan Karlıtaş
Hasan Karlıtaş
Hasan Karlıtaş

“Aşk ve şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir sabah beni.” diyen Kıbrıslı ozan…

Kıbrıslı, Akdenizli ve Dünyalı kimliği ile yaşamı boyunca duygu üreten şair…


Küçük, güneşli anne toprağın, büyük yürekli oğlu, FİKRET DEMİRAĞ…

Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği, önemli bir vefa örneği göstererek, yıllardır Fikret Demirağ’ı, ölüm yıldönümünde (28.Kasım.2010) doğduğu kasaba Lefke’de anıyor. Her sene ‘Şiir Otobüsü’ ile yola çıkan sanatçılar, şairin doğduğu topraklardaki, farklı mekanlarda halk ile kucaklaşarak şiirler okuyor. Şairin doğduğu ve çocukluğunun geçtiği, şu anda yerinde yeller esen kerpiç evin bahçesinde yer alan, şiir yolculuğunda ise duygu yoğunluğu doruğa çıkıyor. Sanatçı arkadaşları, artık yerinde olmayan evinin, bahçesinden bir ‘Lefke portakalı’ koparıyor, şairin ölümsüz ruhuna iletilmek üzere…

“Lefke Ağaçlı Kahve” ve Lefke’nin diğer tarihi mekanları, Fikret Demirağ şiirlerine, ortak oluyor…

Lefke’nin mevsimi, bence ilkbahar olsa da, Kıbrıs’ta çok kısa yaşanan sonbahar’ın da Lefke’ye yansıyan kendine özgü renkleri var. Havanın güzelliğini ve de uyumu bu mevsimlerde çok hoş görüntüler oluşturuyor. Adım adım kasabada yürürken, Lefke’nin, etkileyici güzellikteki, tarih, kültür ve tabiat değerlerini farklı gözle yeniden keşfetmek münkün. “Lefke; Sakinlik onun doğasında var!” sloganı boşuna seçilmemiş.

firet demirbağ

Fikret Demirağ çocukluğunun geçtiği, Lefke’ye olan özlemini şiirlerine de yansıtmış. Özellikle çocukluğuna dair şiirlerinde, bunu hissetmek çok daha mümkün. Fikret Demirağ, doğduğu kerpiç ev, yıkılıp yerine beton ev yapıldıktan sonra, gelmek istememiş Lefke’ye. Belli ki, anıları ve çocukluğu da yıkılmış kerpiç evle birlikte… Kıbrıslı ozan, bu ağırına gitme hallerini ve kırgınlıklarını, şiirlerine yansıtarak… Şiirle dertleşti yıllarca

İşte bu etkileyici dertleşmelerden sizler için ayıklamaya çalıştıklarım:

Yıllar var ki gitmedim çocukuğumun evine (evim mi, çocukluğum mu, ölüm mü çağıran beni?)… Çocukluk: Tıpılayan bir yağmurun toprakta kalan izi. Çocukluk: Bir büyü; hiçbir karşı-büyünün bozamadığı (Zaman’dan başka) Bir kayıp dünya: Herkesin sulara gömülen ‘Atlantis’i. Bir güz serinliği. Bir şiir kokusu. Bir su kaynağıydı çocukluğum, kayboldu bir sarsıntıyla, Zaman’ın yeraltında. (…ve hala bir sudur çocukluğum, akar durur uzak zeytinlerin gölgeleri altında ) “Vahşi Batı” kasabaları gibi, terk ettiğimiz o yerlerde, o ayrılış gününde de, havada asılı duruyor muydu, mersin, portakal ve gül kokusu? Belki ne söyleyecek sözümüz kalmıştı bir suya, ne de söyleyecek sözü onun bize. Bırakanlar mıydık, bırakılanlar mı, biz miydik oralarda bir şiir izi bırakan, artık içimizde ölen yabancılar mı? Kimliğimizin yansıması mıydı, o ev (ler), o eşyalar, çardak altındaki masa? Gittim eşelemeye çocukluğumun küllerini, tozlu, tenha bilge zeytinler karşıladı beni; sanki binlerce yıl önce susmuştu hepsi… “Zeytinler ne anlatır her çağda bir insana?

firet demirbağ

FİKRET DEMİRAĞ ŞİİRİ FESTİVALİ

Fikret Demirağ ile bir sefer kısa bir tanışmam oldu. Bu yönüm fazla bilinmese de, dönem dönem yayınlamayı pek tercih etmediğim kısa öykü denemeleri yazıyorum. Fikret Demirağ ile yayınladığım ve neticesinde ikincilik ödülü aldığım, kısa öykü yarışması sayesinde tanışmıştık. O dönemlerde Sanatçı ve Yazarlar Birliği başkanı olan Fikret Demirağ ile kısa bir sohbetimiz olmuştu, konuşmamız esnasında olaylara yaklaşımı ve Kıbrıslı içtenliği beni çok etkilemişti. 1 -3 Aralık 2017 tarihleri arasında, doğduğu kasaba Lefke’de düzenlenen ‘’ 1. Uluslararası Fikret Demirağ Şiiri Festivali’ni fırsat bilerek, köşemi Fikret Demirağ’ın şiirlerine ayırdım. Bu Ada toprakları üzerinden, böyle büyük bir şair geçtiği ve bize paha biçilmez kıymette bir şiir hazinesi bıraktığı için, ne mutlu bize !

 

AKDENİZLİ

Bir sevdayla sevişmeyi bilmeyen

Akdenizli değildir

bir gövdeyle sevişmeyi bilmeyen

Bir rüzgârla konuşmayı bilmeyen

bir bulutla bir acıyla

bir Dor taşıyla konuşmayı bilmeyen

Bir mevzi çukurunda kurşun atarken

torbaların arasında açan çiçekle

gözlerini seviştirmeyen

Bir sevdanın mezar taşıyla

bir umudun külleriyle konuşmayı bilmeyen

Akdenizli değildir.

Üç savaşın dehşetiyle gözleri

büyüyüp iri kalmış

kadınlarla çocuklarla gözleşmeyi bilmeyen

Kanın kıyımın ölümün ortasında

barışla sözleşmeyi bilmeyen

sevgiyle acıyla buluşmayan yüreği

Bir uçurtma, ya da sünnet düğünü

karşısında bilmeyen çocuklaşmayı

Akdenizli değildir

Bir zeytinden, yaseminden, sevişme çalgısından

kanının debisi yükselmeyen

değildir Akdenizli

Bir kadınla sevişmeyi bilmeyen

Akdenizli değildir

Bir yangınla sevişmeyi bilmeyen.

 

BİR ÇOCUKLUĞU, YENİDEN

Bir gün yolun düşerse çocukluğunun evine

Bir portakal yaprağını ezerek avucunda

Kokusunu uzun uzun içine

çekmeyi sakın unutma,

Gövden ve yüreğinle bir daha dolaş

Artık geri gelmez çocukluğunu

Mersinleri haşırdata haşırdata

Zeytinlerin serin, kaba gölgelerinde

Bir gövdeye sırt verip

Çocukluğunu büyüten su seslerini

Uzun uzun dinlemeyi unutma,

ölmüş bir babanın umutsuzluklarını

ve bir ananın patlayan avuçlarını

sokaklardan, bahçelerden sormayı

sakın unutma

Zamanın ve betonların gövdene

Ve yüreğine sardığı kabuğu

kırmadan, çatlatmadan döneyim deme

Uğuldayan,debelenen dünyaya.

 

BİR SABAH SEVGİYLE UYANDIR BENİ

Acımın alnından öperek uyandır bir sabah beni
dışarıda güneşi ve baharı yağarken yağmur.
Yüreğimde bir müzikle uyandır beni
tüy parmaklarını ağrıyan yerlerimde gezdir.
Saçlarımdan zamanı geçirerek uyandır bir sabah.
Sen günün şiiri ol, ben şarkını besteleyeyim.
Sen narin bir nar fidanı gibi salın rüzgarda
ben yanında yaralı bir dize gibi durayım.

Aşk ve Şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir sabah beni.

 

LEFKE’YE ŞARKI

Şimdi çocukluğumun kasabasında

hala havalarda döne döne süzülerek

iniyor mu hurmalara telli kargalar

Hala var mı çocukluğumu anımsayan

havalarda döne döne süzülerek

hurmalara inen o telli kargalardan

Çocukluğumu bıraktığın o kasabada

çocuk yüzümü ve çocuk sesimi benim

anımsayan uzak bir yüz kaldı mı

Susmuş maden borusu, kapanmış ocaklar

tozlanmış ağaçlar, evler, anılar

artık taşlaşan dünyaya bir ağıt mı

İlk sevgilimin yüzü, babamın yüzü

artık neyi simgeliyorlar bu taş dünyada

neyi simgeliyor çocukluğum o kasabada.

 

KARDEŞİM, BARIŞI NE ZAMAN YAPACAĞIZ?

Bizi acıyla sözlediler, ama

Ey barış, biz senin nikahlınız;

Seninle gireceğiz eninde sonunda

Şarkıların altından geçip

Ve silahlarımızı dışarda bırakıp

Güzel günlerin dünya evine.

Küçük, güneşli anne toprağın, büyük yürekli oğlu, FİKRET DEMİRAĞ, ışıklar içinde uyu…

Festivale Katkıda Bulunanlar ; Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği, Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya, Lefke Avrupa Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Ali Yükselen, Cumhurbaşkanlığı, Lefke Gazi Lisesi, Lefke Turizm Derneği, Emine Demirağ, Hasan Karlıtaş; Yusuf Nidai, Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği Başkanı Zeki Ali ve Tamer Öncül’den oluşan “Festival Komitesi”, Swan of Soli, Vuni King Otel ve Bademliköy Muhtarlığı.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar