Dön ve bak! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Dön ve bak!

Herhangi bir konuda zafiyetin var ise, karar veremez, tökezlemiş isen, dön ve senden iyiler bu durumda ne yapar diye bir bak. Onlar başka biz başka dersen yine de bak ve şartlarına ayarlamaya çalış. Ancak iyiyi, güzeli örnek almaktan sakınma, hedeften kopma. Bu bedava alınan dersten faydalanma neden bu kadar zor? Eğer sağlıksız, negatif eğitimden geçmiş isen, zordur tabii. Kusura kimse bakmasın ama hocaların TV’de yaptığı eğitim söyleşilerini rastladığımda derhal başka kanala. Her bireyin şahsi menfaatini gözetmesi tabiatın sağlıklı bir kuralıdır. Menfaatinin kısa günün kârına dayanmadığını, daha uzun vade toplumsal kalkınma ve bu yönde şahsi menfaati ile bağdaştığını kavrayabilmek ve ona göre hareket edebilmek sağlıklı bir temel eğitimin vereceği önemli bir kafa yapısıdır, beceridir. Avustralya halkına dünyada en yüksek yaşam kalitesini sunan 3-5 devletten biri. Nasıl bunu becermiş? Çeşitli kültürlerden gelen  insanlara bu refahı sunabilmiş? Bir kere görece geniş toprağa sahip bir ülke, hatta kıta. Nüfusunu artırıp optimal bir nüfusa sahip olmak için içe göçü teşvik etmiş, ama seçerek almış. İngiliz hukuk ve idari sistemi ile eğitiminin tüm iyi yanlarını titizlikle uygulamış, kuvvetler ayırımından, hukukun üstünlüğünden taviz vermemiş. Bu tutum ve uygulama ve insan motivasyonunu artırıp üretimi kamçılayan rekabete dayanan liberal ekonomi sistemi ile birleştirip ortaya gelişmiş bir ekonomi ve yüksek yaşam kalitesi çıkartmıştır. İlk yerleşikler İngiliz’in kanun dışına sapmış bireyleri olsa dahi! Orada bizlere de örnek olacak bir davranışı haberlerde işittik. Bir bakan 3000 Avustralya Doları değerinde bir şişe şarabı hediye olarak aldığı gerekçesi ile görevinden istifa etmiştir. Şimdilerde Birleşik Krallıkta bir bayan bakana tahsis edilen harcırahını etik dışı kullanımından dolayı istifası söz konusu. İngiltere’de Profumo olayından ve Mc Millan’ın istifasından tutun da Avrupa’da benzeri daha birçok olay. Bize bir bakın. Bir bakanımız bir toplantıda güzel sözlerle katılanları yağlamış, aynı nefeste, mikrofonun kapalı olduğunu sanarak oradakilere ahmaklık bastığı açık seçik duyulmuştu. Ahmaklık basabilir, çok zorda biz bunu kabalık olarak yorumlar, olay geçip giderdi. Esas konu bu denli iki yüzlülük. Buna rağmen hiç bir şey olmamış gibi berdevam. Başbakan namzedi biri tüm trafik cezalarını polisten sildirmiş. Hala öyle bir mevkie namzet. Allah bizi korusun. Daha önceleri adresinde yaşadığı gösterilen ve o adres altında vatandaşlığa bazı müracaatlar şaibesi dururken ve diğer yandan Mağusa’da bir genel seçim sandığında sayımın şaibeli olduğu ve itiraz gereği tekrar sayım yapıldığında neticenin değiştiği bir durumda bundan şüphelenilen birinin ve bunlarla anılan iki şahsı Amme Hizmetleri Komisyonu gibi önemli bir pozisyona atayıp hem o şahıslara ve hem de topluma büyük zarar verenler hala daha en yükseklerde görev yapabilmektedirler. İşte bir ülkede eğitimin önemi, müfredat, hocaların örnek olma hali hep bu olumsuzlukların yaygınlığının baş mimarıdır. Şimdilerde benim zamanımdan çok farklı olduğunu sanmadığım, ben eğitimden biraz bahsedeyim. Coğrafya ve tarih derslerinden oldum olası nefret ederdim. Niye? Beni ezberleme olayı çok zorlardı. Ülkelerin nüfuslarını, yüz ölçümlerini, komşularını, nehirlerini ezberlemekten anam ağlardı. Ama dünyada mevsimlerin oluşundan, çeşitli iklimlerin nedenlerinden bihaber olduğumu çok sonra anladım. Tarih değil propaganda ile yoğrulduğumu, Londra Üniversitesi’nde politik tarih dersindeki bilgisizliğimden ve o derste yerli talebelere kıyasla çok zorlandığımdan anladım. Şimdi sıkı durun. Ben ilk, orta ve lise tahsilim süresi olan 12 yılda bir kere olsun okul tuvaletini kullanamadım. Kendimi sıktığım günlerde derse gereği gibi odaklanamadım. Temiz olun çocuklar diyen öğretmenin iki gün sonra bir ders sırasında “hak  tuu” deyip pencereden dışarı tükürdüğünü gördüm. Ben bu örnekle nasıl temiz bir şahıs olacaktım, olmadım. Ben yurt dışında iken zayıf kanattan hücuma geçen bir tanıdık öğretmen, anasını çocuğa kendinden özel ders aldırmasına ikna etmiş, ben gelip durumu öğrenip kızdığımda, bana bak bu çocuk bu dersten beş alırdı şimdi iki ayda 9 aldı demişti. Onun bu notu para ile aldığını farkına varmadan. Ortaokulda sınıftan biri bir yaramazlık yaptığında, kimin yaptığını bulma emeği göstermeyen müdür, elinde kara bir topuz tüm sınıfı sıra değneğine tutardı. Sosyetik çocuklara göstermelik hafiften, bana ve diğerlerine öyle hızla vururdu ki benim cılız elim bir darbe da masadan yerdi. Bu durumda hangi talebe adaletin önemini kavrayacak? Nitekim bu ekolden yetişenler çok sonraları İngiltere’den gelen çalıntı arabaları, getirenleri yakalayıp cezalandıracağına, ucuza çalıntı araba alanların ellerinden arabaları alacaklarına (ki bunların arasında bakanlar da vardı) işin kolayına kaçıp tüm koçansız araba ithalatını yasakladılar. Belçika koçan yerine bir makbuz verdiği cihetle yurda dönüş yapıp Belçika’dan görece ucuz araba alanların arabaları gümrükte kalmıştı. Neler çektik ta bunu düzeltelim. Örnekler çok.

Kısmetse ve sağlığım müsaade ederse bir-iki aylığına Londra’ya oğlum ile hasret gidermeye gidiyorum. İki ay yazı yazmayacağım. Oğluma biraz ilgi borçluyum. Başka birim olmadığı halde oğluma, ben sana birinden iş isteyemem, hade Londra’ya diye onu gurbete ben postalamıştım. O bana, baba sen iktisatçısın, bu işleri iyi bilin, bana burada bir iş kur, bir müddet işin başında durursun dediğinde, oğlum, bu ülkede iş kurup başarma benim beceremeyeceğim bir olay. Ne gümrüğe naylon fatura sunabilirim, ne vergi kaçırabilirim, ne iktidardaki partiye yağ çekebilir, öyle veya böyle katkıda bulunabilirim, ne rüşvet verebilirim, ne kaçak işçi işletebilirim. Ben nasıl rekabet edip ekmeğimi kazanabilir, başarılı olur, sana yol gösterebilirim. İktisatçı olmak başka, bu tür ülkede iş yapmak başka bir olay.
Bu seyahatimden sağ salim dönersem artık gazeteye yazı yazıp yazmayacağım konusunda tereddüt içindeyim. Her gün sıradan onlarca okurum “ be hoca, yazan, yol gösterin güzel ama boşuna yapan. Dinleyen, kale alan mı var? “Diye serzenişte bulunurlar. Bir iktisatçı emeğini ve diğer kaynakları boş yere heba etmemeli.


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar