"Rüşvetle rant elde edildi" - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
KıbrısManşet

“Rüşvetle rant elde edildi”

Havadis’e konuşan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, 4 gencin yaşamını yitirdiği sel felaketi ve emirnamelerle ilgili çok tartışılacak açıklamalar yaptı

GİZLEDİLER GENÇLER ÖLDÜ: Gürcafer: 4 genç kaybettik. Felaketten sonra adeta müteahhitleri katil pozisyonuna oturttular. Oysa biz Karayolları Dairesi’ne iki kez yazı yazdık, Girne-Lefkoşa yolunun projesini istedik. Teknik ekiplerimizle katkı koyalım dedik, projeyi gizlediler, vermediler


BU GENÇLER ÖLMEZDİ: Gürcafer: Bu yolun insan hayatı açısından incelememiz gerektiğini söyledik. İddia ediyorum, proje Müteahhitleri Birliği ve İnşaat Mühendisleri Odası ile paylaşılmış olsa ve önerilerimiz dikkate alınmış olsaydı bu gençler ölmeyecekti

DERE YATAKLARINA KOÇAN: Gürcafer: Dere yataklarına siyasi rant için koçan verildi. Şehir Planlama onayı ve belediye ruhsatıyla otel yapıldı. Kim dere yataklarına koçan verdi, bu koçanlardan kim kaç para rüşvet yedi, halkın huzurunda konuşalım

BİZİM TASLAK ÇÖPE GİTTİ: Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi Emirnamesi’ne de değinen Gürcafer, “Resmi gazetede yayınlanan emirname bizim hazırladığımız taslağa göre yüzde 99 farklılık içeriyor. Bize ‘sizin düşündüklerinize İmar Planı’nda yer vereceğiz’ dendi” şeklinde konuştu

Eniz ORAKCIOĞLU

Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi Emirnamesi tartışmaları son bulmuyor. Uzun süredir gündemden düşmeyen emirnamenin Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesi bitmeyen tartışmalara bir yenisini daha ekledi. Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer Havadise konuşarak doğru olmayan bu emirnamenin kendilerine empoze edilmeye çalışıldığını aktardı.

Gürcafer: Tepkimiz manipülasyona

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Lapta’da,  Alsancak’ta, Dikmen’de sel baskını olduğunu ve bu bölgelerde emirnameler uygulandığını vurgulayarak, Lefkoşa’da da sel baskını olduğunu ve orada da imar planı uygulandığını hatırlattı. Bu durumun bize sel baskınlarının emirname ve imar planları ile alakalı olmadığını işaret ettiğini aktaran Gürcafer, tepkilerinin yapılan manipülasyona olduğuna dikkat çekti.

“Hükümet 3-5 kişi ile istediğini yaptı”

İmar planı istediklerini ve siyasilerin iki dudağından çıkacak kelimelerle yönetilmeye karşı olduklarını çok kez dile getirdiklerini anlatan Gürcafer, bu konuda bir çalışma yaptıklarını sözlerine ekledi. Devletin yapmış olduğu taslak çalışmadan sonra, bir çalışma gerçekleştirdiklerini ifade eden Gürcafer, savunduklarının ise bu tür çalışmalarda kendilerine empoze bir çalışma getirilmemesi olduğunun altını çizdi.  Gürcafer, bu tür çalışmalarda ilgili sivil toplum örgütleri, üniversiteler, Mühendis ve Mimar odaları, Mühendisler Birliği, taşeronların ve esnafın da kendi kaderini ilgilendiren ve kendi kaderini çizileceği konularda birlikte çalışılmasını defalarca önerdiklerini de aktardı. Gürcafer,  emirname hazırlanırken devletin 3-5 adamla bir odaya kapanıp istediğini yaptığını vurguladı.

“KKTC toprak fakiri bir ülke, toprak verimli kullanılmalı”

Yapılan çalışmada sit alanlarının, sulak alanların, gölletin, Mağusa Surlariçi’nin ve surların dışının korunmasını istediklerini ve önerdiklerini kaydeden Gürcafer, hatta bir adım daha ileri giderek askerin sahillerden kaldırılmasını ve bütün sahil şeridinin yeşil alan olarak düzenlenmesini önerdiklerini söyledi. Mağusa’dan iskeleye kadar bütün orman alanlarının korunmasını da savunduklarını belirten Gürcafer, birinci derece tarım arazilerinin de korunmasını ve köylerde iki kat sınırlaması ile köyün yapısına uygun yapılara izin verilmesini öngördüklerini vurguladı. Öngörülerinde hükümetin ve bütün sivil toplum örgütleri ile paydaşlarında kabul ettiği, Mağusa’da ile İskele bölgesinde yalnızca belli bir bölgede dikey büyümenin olacağını emirnameye koymalarını istediklerinin altını çizen Gürcafer, KKTC’nin toprak fakiri bir ülke olduğunu ve eldeki topraklarını olabildiğince verimli kullanılması gerektiğine dikkat çekti.

“Doğa düşmanı olarak lanse edildik”

Yaptıkları bu çalışmaya Avrupa ve dünyadan örnekler koyduklarının da altını çizen Gürcafer, yollar 36 ayaktan, 50 hatta 100 ayağa, yağmur suyu drenajlarının 1 metreden, 2 metre çıkarılmasını önerdiklerini ve dere yataklarına hiçbir suretle inşaat yapılmamasını önerdik. Bunların yanında derelerin içinde ve yataklarında inşaat varsa da istimlak edilerek yasaklanmasını sunduklarını da sözlerine ekleyen Gürcafer, kimsenin kendilerini doğa düşmanı olarak lanse etmeye hakkı olmadığını da vurguladı. 

“Çalışmamızın yüzde 99’u çöpe atıldı”

Emirname’ye herkesin hayır dediğini vurgulayan Gürcafer, Müteahhitler Birliğinin emirname sürecinde hükümetin yanında durduğunu da belirtti. Halkta kutuplaşma olmaması için ve doğru bir emirname yapılması için hükümetin yanında durduklarına dikkat çeken Gürcafer, hükümetin yapmış olduğu çalışma ile Müteahhitler Birliğini ayaklar altına aldığını da kaydetti. Kendi yaptıkları çalışmanın yüzde 99’unun çöpe atıldığını söyleyen Gürcafer, “Madem ki hükümet bu çalışmanın yüzde 99’unu çöpe atacaktı, niye bize çalışma yaptırdı, neden bizimle görüştü? Şimdi hükümet diyor ki sizin düşündüklerinizi biz imar planında yapacağız ve emirnameye “31 Aralık 2019’da emirname yürürlükten kalkar ve imar planı yürürlüğe girer” diye bir madde ekleyeceğiz” diye konuştu.

“Kim kaç para rüşvet yedi konuşalım”

Geçmişte Ülkesel Fizik Planı hazırlanırken de iki yıl içerisinde 16 tane imar planı yapılacak diye yazıldığını hatırlatan Gürcafer, imar planlarını yapmayarak yasaların çiğnendiğini kaydetti. İmar Yasasında ise iki yıl içerisinde yani 1991 ve 1992 yılında imar planlarının yürürlüğe gireceğinin yer aldığını aktaran Gürcafer, planların yürürlüğe girmediğini sözlerine ekledi. Hükümet, Girne, Dikmen ve Karpaz Emirnamelerini çıkarırken de imar planının yürürlüğe gireceğini ama girmediğini söyleyen Gürcafer, hükümetlerin dere yataklarındaki arazilere siyasi rant elde ederek koçan verdiğini de belirtti.

“Dere yataklarına koçan veren kim?”

Öte yandan dere yataklarına otel inşaatlarına Şehir Planlama Dairesi’nin planlama onayı verildiğini ve Belediyelerin ise ruhsat verdiğini vurgulayan Gürcafer, insanların ölmesine neden olunduğunu ama daha sonra da müteahhitlerin suçlandığını kaydetti. Müteahhitlerin günah keçisi olmadığına dikkat çeken Gürcafer, toplum önünde işin doğrusunu tartışmaya hazır olduğun belirtti.

Gürcafer; sözlerine şu şekilde devam etti; “Halkın huzurunda kim bu dere yataklarına koçan verdi ve bu koçanlardan kim kaç para rüşvet yedi konuşalım. Bunların yanında dere yataklarına kim koçan ve ruhsat verdi bulalım.”

“Katil pozisyonuna oturtulduk”

24 Mayıs ve 16 Haziran’da Karayolları Dairesi’ne yazı yazarak Girne Dağ yolundaki ve Girne-Lefkoşa yolundaki projeler Müteahhitler Birliği’ne incelenmek üzere verilmesini talep ettiklerine dikkat çeken Gürcafer, “Bu yolun insan hayatı açısından incelemeleri gerektiğini de belirttik” dedi. Gürcafer, kendilerine yolun projelerinin verilmesi ve önerilerinin dikkate alınması halinde orada can kaybının yaşanmayacağını iddia etti.

Katil pozisyonuna oturduklarına vurgu yapan Gürcafer, bütün yaşanan felaketlerin sebebi olarak kendilerinin gösterilmesinin doğru olmadığının altını çizdi.

“Devlet yıllardır göz yumuyor”

Yıllardır Lefkoşa’da Sanayi Bölgesini ve Göçmenköy’ü sel basmasının nedeninin Sanayinin Kuzey tarafında kalan askeri birlik içerisinde yapılmış atış alanları olduğunu söyleyen Gürcafer, oradaki doğal yapının bozulduğunu ve bütün suyun Lefkoşa’nın içerisine yöneldiğine dikkat çekti. Devletin yıllardır bu durumu bile bile buna müsaade ettiğini kaydeden Gürcafer, askere bu konu aktarılsaydı, asker gerekli önlemleri alacağını söyledi.

Taçoy: Milletvekili maaşları yetersiz

Güney Kıbrıs’ta 12 kişi aranıyor

Bu gece kar yağışı bekleniyor

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar