Dün, uzun yıllardır görmediğimiz toplumsal sıkıntı ve bunalımları sürekli artan hayat pahalılığının asıl nedeninin “siyasi çözümsüzlük” olduğunu yazdıydım. Aslında yazmama bile gerek yoktu.. Elbette öyle olacaktı çünkü sadece dünyadan tecrit edilmiş değiliz. Ayni zamanda ambargolarla da sarmalanmışız ki bı tip sıkıntılardan kurtulmak mümkün dceğil!
ÇÜNKÜ 1974 Barış Harekâtı sonrasında Kuzey’de oluşturduğumuz devlet defacto’dur!
Gerçekte Barış Harekâtı belki bugün artık sınırları iyice belirlenmişliğiyle “iki bölgeliliği” çakan bir planın sonucuydu .. Fakat kapsamında bugünkü siyasi statükoyu gözeten bir plan yoktu..
SON günlerde Sn. Yöneticilerimizin dillerine pelesenk söylediklerince ve moda deyimiyle ifade edeceksek, tutun ki savaşın bir “cilvesiydi!” Ne var ki artık KKTC ne “cilve” yapacak yaşta ne baştadır! Hem siyasi hem ekonomik yönden çünkü aradan neredeyse yarım geçmiştir ve bakın hangi durumlardayız: ***
GEÇTİĞİMİZ günlerde Merkez Basnkası yayımladı. 2020 yılında Kamu Maliyesinde 536.2 milyon TL olarak ölçümlenen açık 2021 yılında 954.7 milyon TL’ye yükseldi. Bütçe giderlerinin yüzde 75’i ise cari transferlerle personele gitti!
GEÇEN gün Maliye Bakanı Sunat Atun’un Ankara’ya gitmesi nedeniyle açıklandıydı. KKTC’de 379 milyon dolar açık var!
Vesselam aradan 48 yıl geçmesine karşın Kuzey’deki Türk toplumu hâlâ TC’nin parasal katkılarıyla varlığını sürdürmektedir.. Ki orada da yıllık enflasyon 54.44 iken bizde 64.30 imiş! ***
FAKAT YİNE DE insafla yazayım. Tüm bu mali sıkıntılar dolayısıyla ekonomiyi olumsuz etkileyen (Sn. Tatar’a göre “cilvesel” pahalılık) ve cari yönden büyük katkısı olan yüksek öğrenim kurumlarının azalan öğrenci sayısı nedeniyle yaşanan “olağanüstü” gelir kayıplarından kaynaklandığı da bir başka gerçektir.. NE VAR Kİ asıl gerçek şudur: Kökü sağlam olan ekonomilerde kasırgalar kopsa da kayıplar gelip geçicidir! Bizse esintilerinde bile savruluyoruz!
ÇÜNKÜ başta siyasi çözümsüzlük olmak üzere hâlâ tanınmayan çaresiz bir toplumuz.. İstenildiği kadar plan program yapılasın bu siyasi yapısallıkta ancak bu kadar olabiliriz! ***
BU NEDENLE: Eğer Türkiye’nin bir vilayeti olmayacaksak (ki mümkün değildir ne Güney’e ne BM’lerle AB’e katiyen kabul ettirilemez adada yeni bir siyasi arbede kopar) “egemen devlet” ilkesinde çözümü sağlayacak yeni plan ve programlara fakat bundan önce toplumsal görüş birliğimize ihtiyacımıze ihtiyacımız vardır.. YOKSA yarım asırdır “öyle geldi böyle gider” diyerek “siyasi çözümsüzlüğe” prim vermek, gelecekte Kuzey’i de kaybedebileceğimizi (ki önce gençlerimizi göç yollarında kaybedeceğiz) unutmamamız gerekir!
***
KISACA TAKILDIĞIM: (BELEDİYELER SORUNU) Sadece 1974 sonrasında değil.. 1963’den yani Rumların Kıbrıs Cumhuriyetini yıktıkları tarihten beridir bir de “Belediyeler sorunumuz” vardır!
ÇOK da önemlidirler çünkü seçimle gelip giden “yönetimler” gibi “Belediye yönetimleri de seçimle gelip gitmektedirler!
VE aynen Hükümetler” gibi Belediyeler de halkın beğenileriyle takdirlerindeki değer yargıları kadar başarılıdırlar!
Ki GAZETECİLİĞE başladığım 1963 sonrası yıllarda tabi ki Doktor Küçük ya da Denktaş’la cebelleşecek değildim, yat kalk vur Allah, Mağusa’daki Belediye Başkanları ile uğraşırdım!
GALİBA aradan yıllar geçti ama “Belediyelerin” kaderi hiç değişmedi! Şöyle ki çok az belediye hizmet beldeleri içinde başarılı olabildi! Kaldı ki zaten Belediyeler “büyük olaylarla” değil, temizlik tertip yol gibilerinden hizmetleriyle ölçüldüler!
***
ŞİMDİ İŞTE bu Belediyeleri birleştirmeye karar verdiler. İddiaya göre bu kadar Belediye çokmuş, bütçeyi kakalayıp sömürüyorlarmış!” Öte yandan Anayasa’ya da aykırılık vardır deniyor..
ÖYLE DE OLSA “en azından” dedikti “Belediyesi olan beldeler temizlik tertip gördüler.. Köylerdekiler bile dedimdi, bu konuda başarılı oldular..”
ŞİMDİ “birleştirilecekler” de “Birleşik Belediyelerin” fizibiliteleri yapıldı mı? Onca Belediye çalışanının ne olup olmayacağı konusunda var mı plan program? Gelirler mi artacak yoksa giderler mi? Hesaplar kitaplar T cetvellerinde yerlerini aldılar mı?..
YOKSA bir kez daha “ben yaparım olur” mu dendi?
***
“KISACA çok iyi düşünülmesi, çok iyi hazırlık yapılması, çok iyi örgütlenilmesi gereken “Belediyeleri birleştirme” kararını sakın “ben yaparım olur” gırgırına getirmeyin, boynunuz altında kalır!
Kaldı ki “birleştirme” konusunda yaptığınız plan programları halka açıklamak da boynuzun borcudur..