Çocukluğumdaki bayramlara yürüdüm. Ayaklarımın altı acıyor… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Çocukluğumdaki bayramlara yürüdüm. Ayaklarımın altı acıyor…

 

İstanbul’da çevremdeki konuşmalardan baktım da herkesin tatili geldi.
Daha bir iki ay önce mayolarla plajda değil miydik? Bayramda aile ile olunmaz mı, nedir bu tatilim geldi diye çıkışıyorum.
Elimde değil üst kimlik Türk ama alt kimlik Kıbrıslıyım. Yeni tanımlamaya göre öyle.
Gösterişi sevmem. Bildiğiniz mütevazı Kıbrıslıyım.
Başlıyorum doğru yanlış düşünmeden yorum yapmaya kafamda.
Amaç tatil ve dinlenmek değil bayramdan sonra eşe dosta “egonu” pazarlamak mı acaba diyorum içimden.
“Bayram tatilinde neredeydim biliyor musun?” cümlesini kurabilmek için tatil yapmak maksat mı oldu diyorum.
Yediğini, içtiğini, gördüğünü, aldığını biraz da üzerine katarak anlatmak…
Türkiye siyasetin aldığı kararlarla muhafazakar unsurlara kendini her geçen gün teslim ediyor. Ama diğer taraftan da AKP’nin yarattığı yeni burjuvanın bir bölümü de yukarıdaki bu tanımın içine kayıyor.
Görüntüde ve söylemde muhafazakar ama kafada ve davranışta “tatilimiz” geldi.
Ortaya yeni ve siyaseti de etkileyecek bir kesim çıkıyor.
“Modern muhafazakarlar.”
Bayram öncesi Türkiye’den bir kesit.
      xxx
Bizi sorarsanız…
Bayramda nerelerdesiniz derseniz…
Bu Bayram fiziken Kıbrıs’ta büyüdüğüm evimde ve mahallemde olacağız.
Kalben ve ruhen ise bayram sabahlarında gittiğimiz yakın akraba evlerinde, eski günlerin özleminde…
Demeyin sakın “eski bayramlar diyecek yaşa geldin mi diye”…
Öyle değil…
Dur ya,  belki de öyle.
48 yaşındayım. Bir ay sonra 49. Seneye de 50.
Ama madem itiraf ettirdiniz bana…
Birlikte bakalım eskiye size de ait bir şey bulunur mu diye…
Eminim bulunur.
Kocaman sofralar var geçmişteki bayramlarda.
Fırında annemin yaptığı domatesli soğanlı patates ve tavuk.  Yanında da şehriyeli pilav, humus ve salata.
İkinci gün bol domatesli İzmir köftesi ve bir gün önceden kalırsa humus ve pilav.
Çocuklara Bel-Kola Bubble-up, büyüklere bira.
Küçücük dünyamızdaki o zamana göre tüm hayalleri aldıracak harçlıklar…
Bunun verdiği mutluluk ve tatmin olma duygusu.
Hikaye ve fıkra anlatma üstadı rahmetli Hizber (Hikmet) eniştenin öncülüğünde bol sohbet… Kahkaha…
En önemlisi ait olma.
Sorumluluğun üzerinde olmadığı, başın her sıkıştığında kucağına koşacak onlarca insanın içinde yaşama…
Dede, anneanne, babaanne amca, enişte, teyze, yenge, baba ve anne…
Ve komşular…
Şimdi sokakta gördüklerini bırak mahallendekini tanımıyorsun ya…
O zamanlar tüm mahallenin evladı olma…
Yıllar geçtikçe eksilme ve giderek yabancılaşma mahalleye.
O eksilmeyle artan sorumluluk sahibi olma…
Olgunlaşma…
Neyse ya…
Bayram arifesinde bu kadar da duygusallık fazla…
Biz yolumuza bakalım…
      xxx
Bayram öncesi önceki akşam geldiğimiz Girne’de denize karşı oturmuş bu yazıyı gazeteye göndermeden önce sahilde yürüyüş yaptım.
Çocukluğumdaki bayram sabahlarını düşündüm.
Şimdi ayaklarımın altı acıyor…
Sebebini biliyorum. Yürüyüşün uzun ve kumda olması değil sebep.
Çocukluğumdaki bayramlara yürüdüm farkında olmadan.
40 sene öncesine. Az yol değil.
Ne kadar karanlık bir dönemde dünyaya gelmiş olsam da ne kadar mutlu bir çocukluk geçirdiğimi düşündüm ve şükrettim doğduğum topraklara, aileme ve tanıdığım okul ve mahalle arkadaşlarıma.
Bayramınız şimdiden kutlu olsun. En önemlisi sağlık, huzur gerisi teferruat…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar