Cervantes, Don Kişot’u yazalı hayli zaman geçti. Ancak günümüz Don Kişot ve yeldeğirmenlerini , etrafımıza bakınca çokça görüyoruz.
Don Kişot romanı gerçekte Feodal sisteme bir başkaldırıyı sembolize etmektedir. Don Kişot’un şövalye sanıp saldırdıkları yeldeğirmenleri her yerde ve karşımızdadır.
Her insan, dikkatli olursa, hayatında birçok yel değirmenleri olduğunu görecektir. Bu yel değirmenlerine karşı mücadele etmek için, Don Kişot gibi, yalnız kalsa dahi, mücadeleden vaz geçmeyen bir ruha sahip olmak gerekmektedir.
Don Kişot , fazlasıyla tutkulu ve fazlasıyla da delidir. Delilik, gerçekte alışılmışa karşı baş kaldırının ilk adımıdır.
İnsanlar beğenmedikleri bir düzenin çarkları arasında ezilirken, bu düzenin parçası nasıl olunur diye kafa yormak yerine, çarka bir taş koymayı düşündükleri zaman, yel değirmenlerini yenmek mümkün olacaktır.
Toplumlar da aslında tek tek bireylerin endişelerinin, isteklerinin, kültürel yapılarının toplamından başka bir şey değildir. Bu toplamlar, toplumların, hangi nehre akmaları gerektiğini belirlemede tayin edici olmaktadır.
Kıbrıslılara gelince, birçok insan, günü kurtarma peşinde, Don Kişot olmak yerine Sancho Panza olmayı tercih etmektedir.
Sancho Panza, pratik gerçekliğin bir yansıması olarak sık sık karşımıza çıkmakta ve KAYBETMEME felsefesiyle hareket etmektedir.
Oysa, kaybetmek de, değişikliğe başlamada ilk kamçılayıcı adımdır.
Kıbrıs’ın Kuzeyinde ve Güneyinde, kaybetme endişeleri her iki toplumun belleğine sokulmuştur.
Ancak, kaybetmeyi göze almanın alternatifi hiçbir zaman açıkça tartışılmamıştır.
Hayatta hep kazanmak üzerine inşa edilen RUHLAR,
bunun mümkün olmadığını, bir gün kaybedebileceklerini anladıkları gün, ruhlarının daha özgür kalacağını öğrenebilirler.
Cervantes, ölümsüz eseri Don Kişot’u kurgularken, okuyucusuna bunu empoze etmeye çalışmıştı. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, insanoğlu, Yel değirmenlerine karşı savaş açmakta hala pasiftir.
Bu pasifliğin sonucu ise, bir avuç derebeyinin iktidarlarını sürdürmesine yaramaktadır. kalınrısının iktidarını sürdürmesinden başka bir şey değildir.
