Ankara’yı yönetenlerin Kıbrıs sorununda resmi olarak makas değiştirmesi CransMontana başarısızlığından sonra başlar.
O zirveler dizisinde Anastasiadis’in siyasal eşitlik ve benzeri konularda aya sürüldüğünü ve zirvelerin o yüzden başarısız olduğuna ilişkin yaygın bir anlayış vardır ama harita konusu da bence bir etkendir.
Haritayı görmeden başka konularda pazarlık yapmayacağını noktasında direten Anastasiadis haritada Güzelyurt’un olmadığını gördüğünde Sibel’in uzlaşmaz bir hal aldı.
Kendisinin evet dediği Annan planında bile Güzelyurt vardı. Karpaz bölgesinden bir jest bekliyordu.
Hani ‘bakınız ben Annan planından bile daha fazla toprak aldım’ diye kendi seçmenine satabileceği bir jest.
Akıncı’nın haritasına müdahale edilip de Güzelyurt’u çıkaran kimdi?
*
AK Parti yönetimi iktidarda kalmak için MHP ile ortaklık yapmaya başladıktan sonra Kıbrıs sorununda 180 derecelik dönüş yaptı.
Kuruluş felsefesinde ‘Belçika türü Federasyon’ görüşünü terk edip tam da Bahçeli’nin istediği fetihçi zihniyete rücu etti.
Son dönemde ve Cenevre’de ortaya konulanlar da bu zihniyetin ürünüdür.
Bu zihniyetin icracısı da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğludur.
Ersin Tatar bu işlerle alakası yokken ve para-pul işleriyle uğraşırken Türkiye’nin Kıbrıs politikası değişti ve ‘iki devletli çözüm’ adı altında tüm uzlaşma noktaları inkar edilmeye başlandı.
Erhürman, Özersay, Özyiğit bu değişikliği doğru bulmadıkları için dışlandılar.
Akıncı karşı çıktığı için darp edildi.
Geriye her denilene evet diyen UBP kaldı ve Tatar kendisinin bile düşünmediği ve istemediği Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtuldu.
Karşılığını da hep birlikte Cenevre zirvesinde gördük.
*
Bu proje Çavuşoğlu’nun projesidir.
Başarının da hezimetin de sorumlusu o olacak.
Başarı olasılığı milyonda bir olsa hep birlikte destekleyeceğiz de siz asıl hezimetin yaratacağı yıkıma bakın.
Sayılı günler tez geçer. Genel Sekreterin dediği gibi 3 ay sonra yeni bir zirve daha yapılır.
Bekleyip görmekte fayda vardır.
Öyle ya proje sahipleri ve takipçilerinin ikna edecekleri bir koca dünya vardır…
