Kıryakos Cambazis Güney’in tanınmış gazetecilerindendir..
Bu gazeteci refikimiz haftada bir gün Kıbrıs” gazetesine “konuk yazar” olarak katılmakta ve siyasi sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır..
Geçtiğimiz günlerdeki son yorumu “Nisan ayı” odaklı tarihi hatırlatmalardı. Doğrusu çok da ilginçti..
NİTEKİM Cambazis, Kıbrıs’ın tarihi ve siyasi sürecinde, “Nisan”ın nasıl “ilklerin” ayı olduğunu “Kıbrıs sorununun da başlangıç tarihi olan 1 Nisan 1955’de İngiliz sömürgesine karşı başlatılan “egemenlik mücadelesi” dediği olaya vurgu yaparak kanıtlıyordu..
(Fakat: Cambazis ne 1Nisan 1955’de EOKA tarafından patlatılan o bombaların gerçekte Türk halkını yok sayarak adanın Yunanistan’a ilhakını amaçladığını yazıyor ne de EOKA kelimesini telaffuz ediyor! Bu tarihi gerçeği görmezden gelerek, “Kıbrıs’ın İngiliz’e karşı bağımsızlık savaşı” gibilerinden bir deyişle EOKA örgütünün başkaldırısını kutsuyor ve tabi büyük oranda o tarihi gerçeği çarpıtıyor!
CAMBAZİS için ikinci “Nisan ayı mucizesi” 2003’de iki bölge arasındaki barikatların kaldırılmasıdır.
O günleri hatırlatan Cambasiz “Türk ve Rum halklarının nasıl Kuzey’den Güney’e, Güney’den Kuzey’e geçtiklerini, birbirlerine sarıldıklarını, terk ettikleri köylerini kasabalarını, evlerini, mülklerini kısaca doğup büyüdükleri yerleri yeniden gördüklerinde yaşadıklar o dramatik durumları da anlatır ki duygulanmamak mümkün değil..
Cambazis iki toplumun yeniden kucaklaştığı o yılları barışçı çözüm adına değerlendiremediklerinden ve bir “Nisan ayı fırsatının” daha heba olup gittiğinden yakınır ki doğrudur!
CAMBAZİS için Nisan Ayının 3. Büyük mucizesi 2004 yılında Annan Planının referanduma sunulmasıdır
Fakat ayni zamanda Papadopulos’un Rum halkına çağrıda bulunarak nasıl “hayır” çıkarttığının da yaşanılan hayal kırıklığına vurgu yapar ve hatırlatır: “Nitekim Kleridis ‘eğer hayır dersek doğrudan kaosa gideriz’ uyarısını yaptıydı” der!
Ve Cambazis şu anda da “Nisan” ayı içinde olduğumuzu hatırlatarak “acaba bir mucize olamaz mı” imasında bulunur. Fakat umutsuz ve kırık!
Çünkü Cambazis için artık Akıncı, o eski barışçı ve çözüm yanlısı lider değildir! “Milliyetçi söylemlerle ‘retçiler’ safına geçtiğine inanmakta ve hayıflanmaktadır!
(OYSA daha geçen gün Sn. Akıncı Guterres’in BM’ler GK’ine sunduğu rapora atıfta bulunuyor ve onayladığını söylüyordu..
Eee! İşte Nisan ayı işte Guterres raporu! Sn. Akıncı ne diyor. Kabulümdür!” Peki Güney Rum liderliği ne diyor? Tıs yok! Oysa şu anda tutun ki siyaseten müzakerelerin hem çerçevesi hem de başlangıç nedeni olacak tek alternatif!
Ama hayır! Rum tarafına bakıyorum oyalamaya, yalana, devam! Çünkü Sn. Cambazis Nisan ayı ile ilgili bir şeyi hiç düşünemedi: Şöyle ki “1 Nisan’ın yalanlar, aldatmacalar, yutturmacalarla başladığını! Yani aslında Nisan ayı bir “yalancı” aydır!
**********
ÇARPIK DEVLET
Hükümet’i alîmizi dıştan muhalefetin yada Ankara’nın (hiç başka işi kalmamış gibi) uğraşması nedeniyle mesela erken seçime zorlamalarına gerek yoktur!
Zaten “dört siyasi partiden oluşmuşluğunun getirdiği dezavantaj içinde ve eğer böyle giderse kendini tavsiye edeceği günler yakın olabilir..
KALDI ki Sn. Başbakan Erhürman’nın o çok samimi inandırıcılığı olmasa, CTP dışındaki üç siyasi partiyi hükümetinde bir arada tutması mümkün olmazdı!
Ve yadsınamaz gerçektir: Eğer Serdar Denktaş borç harç da olsa maaş ödemelerini aksatmadan gerçekleştirmemiş olsaydı, zaten hükümet çoktan gitti giderdi…
PEKALA gitmedi, kaldı, görevine devam ediyor da…
Bakın geçen günlerde medyada bir haber salındı. Bundan 7 yıl önce Lefkoşa’da bir “Yeşil Alan ve Şehir Parkı” için proje hazırlandı.
Aradan 7 yıl gibi uzun bir süre geçti. Bu süre içinde projenin iyice pişmesi kıvama gelmesi gerekmiyor muydu?
Hayır: Proje yeniden gündeme geldiğinde 7 yıl sonra bile gene sorun oldu!
YANİ ne? Bu ülkede bırakın 7 yıllıkları, bırakın Evkaf malları gibi asla çözüm bulamayanları hatta 1974’lerden önce başlayan sorunları bile hâlâ kamburumuzda taşıyoruz ki bu şu demektedir:
“Devlette devamlılık yoktur!” Göreve gelen her iktidar önünde kendinden öncesi yığınla sorunları bulmaktadır.
Mesela bu hükümet göreve geldiğinde “çarpık yapılaşma” çoktan Girne’yi yutmuş, çoktan Mağusa’da almış başını gitmiş ve İskele’de “aman bu bölgeyi de götürüyor” dedirtmeye başlamıştı..
Dörtlü Koalisyon hükümeti için iki şık vardı: “Ya elini taşın altına koyacak “çarpık gidişatı durduracaktı” yada “anasını satayım bu kadar gün yapan yaptı, kapan kaptı, bundan sonrası tufan” diyebilir, popülist yaklaşımlarla sempati bile toplardı..
Lafın kısası. Evet bu ülkede her bir şeylerde “çarpıklıklar” vardır ki dedelerimizden miras..
**********
KISACA TAKILDIĞIM. (AL SANA KARAR!)
Çeler “AVM’ler 1 Mayıs’ta kapanacak” dedi!
Oysa AVM’ler böylesi “tatil günlerini” gözler! İnsanların tatilden istifade ederek daha yoğun alışveriş yapmalarından dolayı..
Ve bir başka gerçek daha vardır: Ne zaman böylesi tatiller olsa memleketin bir yarısı Güney’deki AVM’lere koşar!
1 Mayıs’ta onlar da mı kapalıdırlar? Sanmıyorum ve bu “işgüzarlık” sonucu karardan sonra millet bir kez daha Güney’e akarken biz de bir kez daha hava alacağız!