Nezire GÜRKAN
Lefkoşa Surlariçi’ndeki dönüşüm ve yeni vizyonun tetikleyicisi YUKA, Arabahmet’e taşınıyor. Surlariçi’ne ruh katan yeni nesil gençler, “Arabahmet’te bir gün” sloganıyla 15 Aralık’ta bu bölgede olacak. Yüzlerce yıllık geçmişiyle, tarihi ve kültürel dokusuyla ünlü bu bölgede gelenekle gençler buluşacak. Studio 21.cc öncülüğünde Zahra Sokak’ta düzenlenecek festival, bölgenin, bölge insanının yapısına uygun olarak gürültüsüz etkinliklerle farkındalık yaratacak. Festival kapsamında aile bisikleti olarak tanımlanabilecek “Nic Nic” projesinin tanıtımı yapılacak. Bu kadar da değil; Cadı, Resa gibi Lefkoşa’ya iz bırakanlar canlı performansla tuvale taşınacak.
Kültür Dairesi, Lefkoşa Türk Belediyesi ve Vakıflar İdaresi ile işbirliği halinde düzenlenecek festivalle, Yiğitler Burcu’ndaki parkla ilgili dönüşüm süreci de başlatılacak. Atıl durumdaki bu tarihi mekânla ilgili hedef, spor tesisine dönüşmesi.
Nic Nic ile markalaşmaya doğru
Festival programında en dikkat çekici etkinliklerden biri “Nic Nic Projesinin Tanıtımı”. Nedir Nic Nic? Festivalin genel direktörü, Stüdyo 21.cc kurucusu Derviş Zeybek’e sorduk.
“Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız, temel anlayışımıza uygun bir proje. Lefkoşa’ya yakışır bir adım. Aile bisikleti. 2 tane aldık, adım adım 20-30 olacak. Festivalde tanıtımını yapacağız. Bu projeyle bisikleti markalaştırmayı hedefliyoruz. Nasıl ki Asya’da Tuk-Tuk var, bizde de Lefkoşa’nın (Nicosia) adına uygun Nic-Nic olacak…”
Cadı, Resa, Çağlayan canlı performansla tuvale
Dikkat çeken bir diğer etkinlik, canlı performanslar. Geleneksel hale gelen YUKA Blend festivallerinin, etkinliklerinin temel felsefesine uygun performanslar. YUKA festivali, aslında bir felsefenin ürünü. İsim, tropikal bir bitkiden geliyor. Yuka, bir kaktüs adı. Blend, karışım manasında. Geçmişten günümüze karışım… Bu felsefeyle, iz bırakanların yaşatılmasına, anımsatılmasına bu festivalle devam edilecek. Sanatçısından ayakkabıcısına daha önceki etkinliklerde yapılan onlarcası gibi, yeni isimler spreyle, püskürtme yöntemiyle tuvale taşınacak.
Bunlardan biri, efsane Cadı Bar’ın sahibi, geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Naime Timur. Bir diğeri, yaklaşık 60 yıllık geçmişiyle en eski pastanelerden, şimdilerde ikinci nesil tarafından yaşatılan Budak’ın kurucusu, 2006’da hayatını kaybeden Resa Budak. Ve yaşamını yurt dışında sürdüren ünlü Kıbrıslı Modacı Hüseyin Çağlayan.
Çizimler, Lübnanlı sanatçı Elias Zaarour, Alman Sarah N. Wortmann ve Kıbrıslı Yasmin Audji tarafından canlı performans olarak festivalde yapılacak, sonradan bölgelerine monte edilecek. Naime Timur Kumsal Park’a, Hüseyin Çağlayan ve Budak da Çağlayan Parkı’na.
Yiğitler Burcu’na hedef spor tesisi
Pazar günü 10.00’da başlayacak, 19.00’a kadar devam edecek festivalde müzik, dans, spor, canlı performans gibi bir dizi etkinlik yapılacak. Zahra Sokak trafiğe kapanacak, yol boyu etkinlikler olacak. Yiğitler Burcu park alanında ise work-shoplar yapılacak. Boyama, meditasyon, pirilli, masal atölyesi, fiziksel aktivite gibi 10 civarında work-shop.
Bu festivalle birlikte, atıl durumdaki Yiğitler Burcu Parkı’yla ilgili geri dönüşüm sürecinin de başlatılması öngörülüyor. Burası için hedef, spor tesisi.
Değerlerimizi hatırlayalım, hatırlatalım
Atakom Ltd, Saka Su, Raw Pub, Capital Radyo ve Down Cafe Lefkoşa’nın da destek verdiği festival kapsamında bölge yeşillendirilecek. Bir gün önce de genel temizlik yapılacak.
Arasta bölgesindeki mekânlarda harıl harıl çalışırken bulduğumuz Genel Direktör Derviş Zeybek, Proje Direktörü Faik Uzuner, koordinatörlerden Hilmi Oraç, “neden Arabahmet” sorusuna, “Enerjimizi oraya da taşımak, farklı bir bölgeye de hayat vermek istiyoruz” diye konuştular.
Yaklaşık 6 ay önce benzer bir festivali Samanbahçe bölgesinde düzenleyen genç aktivistler, 3 kişiyle sınırlı değil. 10 civarında ekip çalışıyor. Bu rakam festival günü 30’a kadar çıkacak. Bölgedeki tüm vatandaşlarla bire bir görüşerek festivalle ilgili bilgi veren ekibe ilgili birimler de destek veriyor.
Eskiyi koruyarak geleceğe taşımak
Festivalin amacını Genel Direktör, Stüdyo 21.cc kurucusu Derviş Zeybek özetledi.
“Binalar restore ediliyor ama aslolan insan, enerji. Bu ülkenin kültürü bu. Değerlerimizi hatırlamak, hatırlatmak gerekir. Yeniden canlanmaya, canlandırmaya katkıda bulunmak istiyoruz. Eskiyi koruyarak yeni anlayışla, yeni enerjiyle geleceğe taşımak, farkındalık yaratmak, dönüşümü tetiklemektir amaç.”
Kapalı mekânlarda, dört duvar arasında değil, sokakta bir arada kaliteli zaman geçirmenin dünyada yükselen değer olduğuna, Lefkoşa’daki uygulamaların son yıllarda büyük bir enerji ve dönüşüme yol açtığına dikkat çeken Zeybek, “Değişim ve dönüşümün önünde kimse duramaz” diye konuştu.
Geçmişi Lüzinyan dönemine kadar dayanan, adını Osmanlı dönemi paşalarından Arap Ahmet Paşa’dan alan, manastır ve kiliseleriyle yüz yıllarca Latin topluluklara ev sahipliği yapan, Ermenilerin de yoğun olarak yaşadığı Arabahmet bölgesi, konakları, cumbalı evleri, tarihi binalarıyla ünlü.
