BU ŞIMARIK KENTTE - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

BU ŞIMARIK KENTTE

Böyle kış geceleriydi,

Aylardan Aralık,
Soğuk ustura gibi kesmekte,
Ağaçlar ıpıslak, yapraklar titrek,
Paltolarına gömülmüş Mücahitler,
Kışladan çıkar Bandabuliya’nın yanındaki Eğribacak’ın çorbacı dükkanına giderdi,
Masalar dolu,
Camlar buğulu…

Bildiri dağıtan gençler,
Polisle çorbacıda buluşur,
Ayrı masalarda çorbalarını içer,
Polis onlardan habersiz,
Eylemciler polisi atlatmaktan memnun…

Bildiriler tez dağıtılır eylem tez tamamlanır,
Ama mektuplar erken gelmezdi,
Doğrusu,
Böyle durumlarda aşk ağrısı beş beterdi,
Tütün üstüne tütün basarak dumana gömülürdü geceler,
Gerisi hasret çoğaltmaktı…

Nöbet yerlerinde bir türlü geçmek bilmezdi zaman,
Ne ses ne bir seda etrafta,
Postallar ağır, miğferler ağır,
Çıldırmak da vardı işin içinde,
Gecede bir tek onlar uçuşurdu,
Haydarpaşa’dan dağılan yarasalar…

Böyle gecelerden ışık sızmaz,
Pusuya uygun,
Bir karanlık kişiler, bir de puştlar pusuda,
Yarı çıplak ay da kaybolmuş,
Yıldızlar parlak,
Köşe başlarında loş ışıklar,
Ancak bulundukları yeri aydınlatmakta,
Tek tük insan gölgeleri gider gelirdi sokaklardan acele yürüyüşlerle,
Ki dönem dibelik güvensiz,
Yarınlar bilinmez,
Hisarlara sığınaklar kazılmış,
Televizyonlar parazitli,
Radyolarda şarkılar ağlamaklı…

Sabah ayazı vururdu nöbet kulübelerini,
Domdom kurşunlarından önce,
Ne yapsan kâr etmez böyle gecelerde,
Mataralarda sıcak durmazdı çaylar…

Sokaklar aynı sokaklardı.
Köşeler, bucaklar yüzyıllardır aynı köşe ve bucaklardı,
Sanki insanlar da yüzyıllardır aynı insanlardı,
Gündüzler başka, geceler başkaydı bu şımarık kentte,
Doğrusunu söylemek lazım,
Bela üstüne bela gezinmekteydi şeherde…

Altmışlı yıllardı mevsimlerden kış,
Aylardan Aralık.
Bisikletlilerin ayakları yorgun,
Kanlı Dere yorgun taşsa mı taşmasa mı,
Efkalipto ağaçları yorgun,
Rüzgar yorgun esse mi esmese mi,
Hisarlar yorgun düşse mi düşmese mi,
Bandabuliya, Arasta, Sarayönü, Girne Kapısı ve tekmil evler yorgun…

Velhasıl azizim,
Zaman zaman böyle de olurdu,
Umuda tutunarak yaşanırdı,
Başka tutunacak dal yoktu,
Sadece hayal ederken güzeldi hayat,
Bu anasını sattığımın,
Şımarık kentte…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar