Böyle kahve mi olur? (Hafta sonu yazıları 3) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Böyle kahve mi olur? (Hafta sonu yazıları 3)

Kışta yazı isteriz, yazda kışı.

Rüzgar kalkar, öfkeleniriz.
Yağmur yağar, deliririz.
Soğuk basar dayanamayız.
Hiçbir mevsime, hiçbir iklime sığmayız…

Böyleyiz…

Bir hükümet gider, bir hükümet gelir.
Geleni nasıl kovalayacağımızı şaşırır; eskisine özlem duyarız.
Özlediklerimizi getirir, çok geçmez, geldiklerine geleceklerine bin pişman ederiz…

Böyleyiz…

Önce bir merak bir heves.
Dişimizden tırnağımızdan keser araba alırız.
İçine biner keyiflenir, caka satarız.
Bir müddet geçer nasıl elden çıkaracağımızı şaşırırız…

En çok şiş kebabını, şeftaliyi severiz.
Mangalı yakar tıka basa doyarız.
Doyduktan sonra kasaba söveriz…

Falanca vekili seçeriz, seçtikten sonra “Bundan vekil mi olur” deriz…

Bizim mesleğe yeni gireni  “bu da haçanda gazeteci oldu” diye küçümseriz…

Siyasetçi gazeteciye “Ama gazetecilik böyle olmaz” diye ders verir, gazeteci siyasetçiye “Böyle siyaset mi olur” diye ders verir…

Film seyrederken kendimizi başrolde hissederiz…
Figüranlık kurtarmaz.
Ya başrol, ya yönetmen…

Bir bina yaparız, karşısına geçer bakarız.  Anında mimar kesilir, mimarı beğenmeyiz…

Hamama gireriz, terlemek istemeyiz!..

Marazi toplum olduğumuzdan olaylara kötümser yaklaşırız.
El alem uzaya araç gönderirken “şimdi düşecek” deriz…

Resmen böyleyiz…

Bir şeyi başaramayınca  “Hem Türk, hem Müslüman olmaz” deriz…

Oturduğumuz yerleri terk ederiz.
Sonra döner, hem terk edenlere, hem yeni gelenlere veryansın ederiz…

Durmadan şikayet ederiz.
Her yer betona döndü; ne ağaç kaldı ne bir metrekare yeşil alan…
Döner, betondan ev dikeriz.
Dikeriz, diklenemeyiz…

Böyleyiz…

Sanki hayvanları çok severiz…
Arabayla giderken üstünden geçeriz…

Herkes kahve tiryakisi olduğundan uzman.
Kahveleri beğenmeyiz.
Telvesiz oldu, çok kaynatıldı, az kaynatıldı, şekeri az falan…
Böyle kahve mi olur?

Aramızdan biri çok okusa “Alim olacak …zevenk” der küçümseriz, bir başkası zengin olsa “Dünyayı yiyecek sanki “ der öfkeleniriz…

Bir konferansa gideriz.
Konuşmacılar hakkında “Bunlar ne bilir” deriz…

Adam sendikacı… Beğenmeyiz… Sendika ağası der küçümseriz…
Partiye başkan olur “Hade be senda” deriz…
Tango yapsa, vals yapsa “Bu ne biçim oynar” diye kıs kıs güleriz…

Ne oynarız ne oynatırız!
Bıyığımızı oynatmayız…

Öğretmen öğrencileri, öğrenciler öğretmenleri beğenmez.
Erler komutanları, komutanlar erleri beğenmez.
İşçiler patronları, patronlar işçileri…
Müdürler memurlarını, memurlar müdürlerini beğenmez.
İşin tuhaf yanı, aynaya bakınca kendimizi beğenmeyiz…

Lakin en önemlisi…
Doğup büyüdüğümüz yeri beğenmeyiz.
Hem kopamayız bu topraklardan, hem her an kopmak istermiş gibi yaparız.
Üstüne de ekleriz: Bu memleket mi? Bu memleketten adam olmaz…

Okyanus’a dalsak Yunus’a sorarız: Böyle yüzmek mi olur arkadaş?..

Bizi Beyaz Saray’a koysunlar Obama’yı çıldırtırız.
Oxford Üniversitesine alsınlar, Rektörü delirtiriz.
Kremlin’e girsek, Putin arka kapıdan kaçacak.
NASA’ya yerleştirsinler, evreni başlarına yıkarız.
Türk Dil Kurumu’nun başına geçirsinler, ilk 20 yılda millet konuşmayı unutur; dili tutulur…

Böyle kahve mi olur?..

Kahve dedik de…
O Mehmet Efendi’ye de çeki düzen verseniz artık.
Bizim Efendilerin canına okudunuz.
Yetmez mi bu kadar efendi?..


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar