Ben devletimin böyle bir görüntü vermesini istemiyorum kardeşim... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Ben devletimin böyle bir görüntü vermesini istemiyorum kardeşim…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bilmiyorum bilerek mi yapılıyor ama devlette şu anda hiç de hoş bir görüntü vermeyen bir iki başlılık hali hakim.

Cumhurbaşkanı ve hükümet…


Bir yandan Başbakan, diğer yandan Dışişleri Bakanı, yeni bir görüşme tarihi açıklanırken, “faydası yoktur” açıklamaları yapmaktalar.

Özellikle Dışişleri Bakanı’nın, son birkaç gün içinde Cumhurbaşkanı’nın Guterres’e yazdığı 5’li toplantı çağrısını eleştiren açıklaması ve Simerini’ye verdiği uzun mülakat, hem görüşmenin içeriğini, hem de bizzat Cumhurbaşkanı’nın pozisyonunu olumsuz etkileyecek cinsten.

En can alıcı konumuz olan, mutlaka bir devlet politikası olarak yürütülmesi gereken Kıbrıs konusuyla alakalı.

Bu öyle bir mesele ki, öyle veya böyle, özünde bir asgari müşterek ortaya konur ve savunulur.

Varsa farklılıklarınız, aranızda halledersiniz. Çıkıp da ele güne ilan etmezsiniz.

Eğer bunu iç siyaset sürecine dahil ederseniz, neler olmaz.

En basiti, gün gelir sizin politikanız da, haklı bile olsanız, belki de en kritik eşikte aynı muameleyi görür.

Dahası halk olarak, devlet olarak devletin çıkarları konusunda ortak bir duruşunuz yoksa, dıştan bakanların size güvenmemesini sağlarsınız.

Amiyane tabirle istismara açıktır, zafiyettir.

Öyle bir kullanırlar ki, en temel haklarınız, güvenceleriniz tartışılır hale gelir.

Savunduğunuz tez haklı olabilir.

Bir temel politika değişikliğine gitmek isteyebilirsiniz.

Ancak bunu halkla birlikte dile getiremediğiniz sürece ileri götüremezsiniz.

Hele de Kıbrıs konusunda Anayasa’nın giriş maddeleri, 2004 iradesi orada dururken, böyle bir değişikliği halk onayına sunmadan dayatamazsınız.

Kendi adınıza ya da partileriniz adına da deklere edemezsiniz. Ortak bir deklerasyon, ortak bir irade ortaya çıkması vazgeçilmezdir.

Halka rağmen yaparsanız, muhataplarınızca ciddiye alınmazsınız.

Dışişleri Bakanı’nın Rum gazeteciye “Siz nikahı kast ediyorsunuz, biz birlikte yaşamayı” sözü, kafasında federasyonu tamamen bitirdiğinin ifadesidir.

Bundan sonra ikili, 4’lü, beşli, her ne ise çözüme dair yapılacak ‘hiçbir görüşmenin hükmü yok’ anlamına gelir…

Bunları söyledikten sonra, konu doğal gaza geldiğinde, “(Kıbrıs sorununu) çözsek veya bu alanda işbirliği yapmamızı kabul etseniz Kıbrıslılar olarak gider –ki bunu herkesin bilmesini istiyorum- Türkiye ile yalnız Güney bölgelerinin değil Kuzey bölgelerinin de, sınırlandırılması konusunu bütün ada için görüşürüz. Böyle bir durumda biz, Kıbrıslı Türkler olarak Ada’mızın çıkarlarını savunacağız. Emin olun!” demekte.

Ayrılmayı, yan yana yaşamayı, kendi deyimiyle iyi ilişkiler geliştirmeyi ana politika haline getiren biri, çözüm halinde yapacaklarını söylüyor. Bu da bir çelişki değil mi? Hani tutarlılık?

Bu ülke siyasetinde, yakın geçmişte de benzer ya da tersi örnekler olmuştur, ancak sonuçları kimseye siyaseten bir hayır getirmemiştir.
Ülkelerin çıkarlarıyla ilgili konularda, çift başlılık lüksü yoktur. Dış politikada her şeyden önce halkın çıkarları çerçevesinde belirli ve sabit amaçlar saptanır, bu amaçları gerçekleştirecek stratejiler geliştirilir ve hep birlikte savunulur.

Yani her şeyden önce devletin çıkarları gözetilmek zorundadır. “Ben böyle düşünüyorum” diyebilirsiniz, ancak sorumlu bir mevkideyseniz, devleti temsil ediyorsanız, konuştuğunuzda arkanızda bir konsensüs olmalıdır.

Kudret Özersay, Güney Kıbrıs’la karşılaştırma yapıyor ve orada başkanlık sistemi, bizde parlamenter sistem olduğunu söylüyor.

Oysa bizim parlamenter sistemimiz bize özgüdür.

En önemli unsuru da, cumhurbaşkanının halk oyu ile seçilmiş olmasıdır.

Yine diğer parlamenter demokrasilerden farklı olarak bizde, Kıbrıs konusu, Cumhurbaşkanı tarafından yürütülmektedir. Bu belki anayasada yoktur. Ama şu anda Kıbrıs konusunun zorladığı bir durumdur ve başka türlüsü geçerli değildir.
Güneyde değişik görüşler yok mu? Tabii ki var. Partilerin Kıbrıs konusunda politikalarında uygulamaya ilişkin farklı tutumları var.

Ama bir de ulusal konsey kararları var.

O asgari müşterektir. O temel siyasettir.
Siyaset bilimcilere, siyasetçilere akıl öğretmek haddimize değil.

Bunları bizden kat kat iyi bildiklerini biliyoruz.

Ama ben şahsen, Mehmet Moreket olarak, ülkemin böyle bir görüntü vermesini istemiyorum.

Ve benim gibi düşünen binlerce insan olduğunu da biliyorum…

 

YERİN KULAĞI VAR

 PROTOKOLDE NELER VAR:

Ve merakla beklenen prokokolun şifreleri çözülüyor. Murat Kanatlı sosyal medya hesabından paylaşmış. Buna göre; “Yeni istihdam yapılmayacak…Toplu İş Sözleşmesi ile elde edilen ek tahsisatların kaldırılması için değişiklik yasa tasarıları hazırlanıp Meclise sevk edilecek…Temmuz 2019’da verilen %2.03’lük fazla artış, Temmuz ayıında verilecek hayat pahalılığından düşülecek…Ve hepimizin bildiği özelleştirmeler yapılacak…”. TC ile KKTC arasında imzalanan protokolun ana hatları bunlar. Temelde genel bir tasarruf içeriyor. O 750 milyon lira boşuna verilmedi. Ama olsun biz parayı aldık ya, gerisi hikaye…    

KARGALAR BİLE GÜLER:

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sucuoğlu, üçüncü ülkelerden gelen işçilerin 4-5 yıl çalıştıktan sonra ülkelerine döneceklerini, çünkü gelen işçinin bir süre sonra eşi ve çocuklarını da buraya getirdiğini ve ülkenin bu kapasiteyi kaldıramayacağını söylüyor. Türkiye’den gelen işçiler için de aynı durum söz konusu değil mi? Onlar da ailelerini getirmiyorlar mı? Yoksa, nasıl olmasa gelen Türk, kapasite sorunu yaşanmaz mı diyorsunuz.

 HALK ÖYLE DÜŞÜNMÜYOR:

Dışişleri Bakanı Kudret Özersay Simeniri gazetesine verdiği röportajında, cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı kararını Eylül-Ekim ayında vereceğini söylerken bu kararı öncesinde “Türkiye ile istişare edecek misiniz?” sorusuna karşılık “kesinlikle hayır, bunu neden yapayım?” demiş. Oysa halkın algısı hiç de öyle değil. Hele de şu hükümeti bozma nedenlerini bir türlü açıklayamaması, kafaları karıştırıyor.

TURİZMDE KRİTİK KARAR:

Ha bakın işte bu karar turizmi uçuracak(!). Bundan böyle ilçeler, ayrı ayrı tanıtılacakmış. Bence en büyük eksik buydu. Yahu biz 45 senedir turizm için cennet olan bir ülkenin tanıtımını başaramamışız, şimdi hedef daraltıyoruz. Belki o zaman KKTC’ye 6 ayda gelen 155 bin yabancı sayısını katlarız… Sayın Bakan buna inanıyor galiba…

BAHANESİ NE OLACAK:

Rum Hükümet Sözcüsü Prodromu, Anastasiadis’in Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın doğal gazla ilgili “ortak komite” önerisine dair yanıt mektubunun, dün  Akıncı ve BM Genel Sekreteri  Guterres’e gönderildiğini açıkladı. Neden reddettiğini zaten biz biliyoruz da, Guterres’e gönderdiği mektupta kabul etmeme nedenlerini nasıl izah etti, nasıl bahaneler uydurdu doğrusu merak ederim… Aslında o mektup, Kıbrıs konusuna nasıl baktığının da izahı olacak.

NORMAL DEĞİL Mİ:

Politis, yeni Yunan hükümetinin programında, Kıbrıs konusunun geri plana bırakıldığı yorumu yaptı. Normal değil mi? Adamların hedefleri belli. Kıbrıs konusu ise, o hedeflerine süratle ve tek başlarına ulaşmalarına engel. Yok farzedip, ilerleyecekler. Madem ki dünya da arkalarında, ne gaileleri var. Mesele onları buna zorlayabilmek zaten. Bir anlaşmaya ihtiyaç duymalarını sağlamak… ZİRVEDEKİLER

Erdoğan Özbalıkçı: “Anastasiadis, BAY HAYIR olarak, Tasos Papadopulos’un yolundan gitmektedir.Oysa, DİSİ nin efsanevi lideri Kleridis, Kıbrıs sorununun çözümlenmemesi durumunda, Tüm Kıbrıs’ın kesinlikle bölüneceğini savunmaktaydı. Türkiye’yi AB ye veya Amerika’ya şikayet etmek, Kıbrıslı Rumlara sadece felaket getirecek adımlardır. Rum kardeşlerimiz, güç’ün, papazlardan, İsadan ve apostoloslardan daha güçlü olduğunu öğrenmek için, yeniden acı bedeller ödeyebilirlrler. Acı Bedel’in ödenmesi durumu ise, tüm adanın Türkiye’nin kontrolü altına girmesi demektir”…

DİPTEKİLER

Nazım Çavuşoğlu: “Arazi verilirken, amacın ilahiyat kökenli eğitim olduğu biliniyordu. Kiralama koşulları halen geçerli. Kolej yanında, kademeli bir şekilde İlahiyat Anadolu Lisesi programı açacağız. 9’uncu sınıftan itibaren bu program başlayacak. Burada, altında bir şey aranmasına gerek yok”… Dörtlü hükümet boşuna bozulmadı. Eğitim gibi bir konuya böylesine elleyebilmek cesaret(!) işi. Nazım Çavuşoğlu da Cemal Hoca’nın göstermediği cesareti gösteriyor.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar