Lefkoşa’nın eski hayatlarını yaşayanlar için vazgeçilmez bir kenttir şeher; her sokağı, her kapısı mıh gibi zihinlerde çakılı durur; nere gitsen nerede yaşasan unutmak mümkün değil.
…
“Bir ayağım İstanbul’da, Londra’da
Bir ayağım Kıbrıs’ta
Bir de bu denizler olmasa arada”
…
Ve gün gelir yukarıdaki dizeler gibi şiire dönüşür memleket, bazan bir romana, bazan bir müziğe.
…
Kız kıza eğlencelerimiz
Otobüsle gezilerimiz
Şoför amca yavaş
Çağlayan’dan dolaş
…
Sokaklarında, evlerinde ne kadar acılar yaşansa da o acıların yaşandığı dönemler anımsanır hep ve günümüzde “nostalji” olan Lefkoşa, o Lefkoşa’dan başkası değildir.
Nostalji olan şey sokaklar, evler ya da çarşı-pazar değil, o eski Lefkoşa’nın her köşesini canlı tutan sosyal hayatın kendisiydi.
Ahşap kapılara, ahşap panjurlara, avlulara, sündürmelere, cumbalı evlere anlam katan insanların kendisiydi.
O hayat yoksa o kapılar, o sokaklar da yoktu sanki.
Bir Lefkara örtüsüne ilmek atar gibi oluşmuştu hayat, yalansız dolansız.
…
Helmelenmiş mulihiyayı gurtaracan
Azısa ekşisi biraz daha sıkacan
Bir baş da soğan kestin mi yanına ya da acı biber
Gel keyfim gel
…
Böyle.
Hayat böyleydi.
Çok şey istemezdi insanlar; azısa ekşisi biraz daha sıkardın.
Sokaklarda bir ayak oynayan çocukların neşeli sesleri doldururdu evleri; bir güvercinler bir çocuklar.
Yoldan gelip geçen sokak satıcıları tamamlardı mahallenin müziğini.
Kadınlar ikindi çaylarında toplanırlardı grup grup.
Annem şeker tutardı
Kahveden hemen sonra
O pembe şekerliği
Kristal mi cam mı
Ama çocuk gözümde
Bir sanat eseriydi
…
Henüz arabalardan çok bisikletler vardı yollarda.
Bir ömrü bisikleti ile geçiren nesillerin çevirdikleri her ayakça çocuklarının istikbali içindi, hayata şikayet etmeden.
Bıkmadan usanmadan dönüyor
Ağır ağır akıyor tekerlekler sokakta
Gözleri ileride ileri günler gibi
Sol golunda Rebiye “yukarıda” Handan
Şafak
Sağında bahçalı ev
Garadenizli’nin cumba
Bu soğuk sabahlarda doğru Bandabuliya
…
Kıbrıs ağzıyla tatlandırılmış/zenginleştirilmiş kendine özgü bir hayat, gün gelecek şairlerin kalemine dolanacaktı, yukarıdaki dizeler gibi.
Terk edilmiş, viran hale sokulmuş şeher ve yaşanmış onca hayat bir kalp yarası gibi şimdi…
…
Not:
Yukarıdaki alıntılar Canev Dinçer’in “Unutulmayanlardan Kıbrıs Havaları” adlı kitabından aktarılmıştır. Kıbrıs’taki okurların yeni tanışacağı bu şiir kitabından sadece eski Lefkoşa’daki kültüre/hayata dair bölümlerinden bazı dizeleri aktardık ancak kitap bu kadarla kalmıyor. Kıbrıs’ta yaşanan karanlık dönemlere dair şiirler ele alındığı gibi acı çeken yoksul ve aç çocuklar da şairin duygusal ve tepkisel dünyasında yer alıyor. Bunlarla birlikte İstanbul şehrine ait şiirlerle, aşk, hayvan ve ağaç sevgisini ele alan temalarla tamamlanıyor kitap.
Lefkoşa’nın tanınmış eğitimcilerinden olan ve uzun yıllar İngiliz Dili ve Edebiyatı üzerine dersler veren yazarın bu kitabında yaşadığı ülkeye olan sevgisini, hayata dair bakış açısını bulmak mümkün.