ANASTASIADIS CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’LI YENİ TÜRKİYE’Yİ GÖRÜP DEĞERLENDİREBİLİYOR MU? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

ANASTASIADIS CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’LI YENİ TÜRKİYE’Yİ GÖRÜP DEĞERLENDİREBİLİYOR MU?

Anastasiadis iyi bir politikacı değildir. Çünkü çözüm stratejisi yanlışlar üzerine oturmuştur. Anastasiadis’in görmediği esas iki konu şunlardır:
BİR: Ne Türkiye ne KKTC ne de şu sıralarda Cumhurbaşkanlığı mertebesine kadar ulaşmış Erdoğan 2004 yılının Annan Planları döneminden kalma siyasi ve ekonomik koşullarında değildirler.
İKİ: Aradan geçen kırk yıl nedeniyle Kuzey ve Güney kemikleşmiş, kendi içlerinde kendi yönetsellikleri ile kendi egemen devletler statülerinde adadaki yerlerini almışlardır.
Dün de vurguladık: Güney’in Kuzey’i tanımaması nedeniyle KKTC Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştır. Hem var olmak için hem güvenliği için!
Dolayısıyla Anastasiadis’in anlamadığı şudur:
Demek ki 1974’ten sonra Kuzey’de yerini alan Kıbrıs Türk halkının iki büyük sorunu vardır: Birisi “var olmak” diğeri bu varlığını “yaşamsal” olarak “güvence” altına almak.
Anastasiadis ve öncesi Rum liderliği ile kilisesi Türk halkına “varlığı ve güvencesi” konusunda en küçük bir siyasi ve ekonomik olanak sağlamazlarken; aksine 1974’ü “bahane” ederek Türk halkının adadaki varlığı ile güvencesini tehdit edecek ne kadar önerileri varsa hepsini de masaya yığmışlardır!
Sadece bu olay ne kadar akılsız olduklarının tipik bir örneğidir. Çünkü 1974 Barış Harekâtı ne Türk tarafının hatasından kaynaklıydı ne de Türk tarafının siyasi tasarrufuydu! Kısaca Rum tarafının akılsızlığından kaynaklanan bir faciaydı!
Bunu görüp anlamak istemeyen Makarios ve öteki Rum liderleri, Türkiye’nin “Rum halkının kendi içindeki kavgasını bahane ederek askeri harekâta başvurduğunu” iddia ettilerdi. Ki bu iddiaları ne “tarihin” ne de yaşanan “gerçeklerin” kabul edemeyeceği kadar saçmaydı! Nitekim Türkiye’ye mektup yazarak “gel bizi kurtar” diyen Makarios bile bunu hatırlamak istemedi!
BUGÜNE DÖNELİM: Artık Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan, Başbakan’ın Davutoğlu olduğu bir yeni dönem başlıyor.
Rum liderliğinin bu yeni dönemi çok iyi analiz etmesi gerekir. Şimdilerde bunu yapacak olan da Anastasiadis’tir. Ne var ki iyi bir politikacı olmadığı için ayni zamanda Rum halkının talihsizliği olan Anastasiadis’te böyle bir basiret görünmüyor!
Çünkü: Yeni Türkiye ile Kıbrıs siyasi sorununu çözüme nasıl taşıyacağının şimdi çok daha çetrefil bir stratejiyi gerektirdiğini dolayısıyla Türkiye için dünün siyasi argümanlarının geçerliliğini yitirdiğini göremiyor!
Mesela: Şimdilerde 2004 yılında AB’ye girmek uğruna Annan Planı’na evet dedirten bir acemi Başbakan değil, Türkiye’nin “tek adamı” olduğu için Cumhurbaşkanlığı makamına oturan politika kurdu bir Erdoğan vardır!
Her ne kadar keskin sirke küpüne zarar verir misali Davutoğlu’nun hayalleri Ortadoğu politikasına doğru yansımamışsa da Türkiye bu bölgede hâlâ büyük ve güçlüdür, Anastasiadis bunu da görmemektedir!
ŞİMDİ DİKKAT: Bu kadar büyük iddia ile Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın ve yedi düveli ayaklarına kapatan Osmanlı İmparatorluğu ahvadının ruhunu taşıyan Davutoğlu’nun, artık 2004’e bir kez daha geri döneceklerini sanmak gaflet ve delâlet olmaz mı?
Nitekim bir süredir iyi bir politikacı olmadığı için asla kabul edilemeyecek önerilerini sorumsuzca ayazlatan Anastasiadis’tir! Yapması gereken ise şudur: Hemen müzakereleri başlatırken, “iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayanan federal Kıbrıs’ı oluşturacak çözüm kapılarını da ardına kadar, fakat akıllıca açmalıdır…      

**********


TÜRKİYE’DEKİ YENİ DÖNEM
Geçen gün Erdoğan Cumhurbaşkanı olurken Davutoğlu da Başbakan olarak atandıydı. Gül’ün dramatik vedasının da araya sıkıştığı törenleri televizyondan dikkatle izlerken şöyle düşündüydüm:
Beğeniriz beğenmeyiz, itiraf etmek zorundayız: En son devlet mertebesi ile makamı olan Cumhurbaşkanlığı’na kadar yükselen Erdoğan “büyük politikacıdır.”
AKP olarak 12 yıllık bir yürüyüşün yığınla hataları ile şaibeli yanlarını da yüklenerek, fakat Türkiye’yi “dünya yuvarlığında sözü, etkin politikası ve ekonomik gelişimiyle “büyük” imajına sokan “bizatihi Erdoğan’ın kendisidir.” Hemen her başarının altındaki imza hep onun olmuştur. Her başarısızlığı da çekinmeden cesurca ve tek başına yüklenmiştir.
Bu nedenledir ki Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde bile hiçbir siyasi iktidar, “Başkanı” daha doğru bir ifadeyle “lideri” etrafında böylesi bir Kadro Hareketi” oluşturmadıydı!
AKP BİR İNANÇ PARTİSİDİR: Henüz “nasıl bir inanç” sorusuna cevap verememiş de olsak tabi ki bu “bir teokratik devlet oluşturmak” gibi çok sıradan teşhis olamaz!
Nitekim geçen günkü törenleri izlerken orada gördüğüm şuydu: “İşte büyük Türkiye imajını vermeye özellikle büyük dikkat ve çaba sarf edilmiş bir tören.” Debdebeli ve renkli. Sanırsınız Osmanlı İmparatorluğu dönemi cülus töreni yapılmakta.
Dikkatinizi çekerim. Yıllarca Atatürk’ün “Türk öğün, çalış, güven” lafına “neden önce “çalış” değil de “öğün” kelimesini koyduğuna her devrede takılırdık.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı törenlerini izlediğimde “öğünmenin” ne büyük bir motivasyon yarattığını, ortaya konan “büyük Türkiye” imajının nasıl daha büyük atılımlarla ilerleyişlerinin rüzgârlarını estirdiğini ve nasıl “ayni inançla yoğrulmuş insanlara” yeni bir büyüklük yaratmak yollarında ceht kazandırdığını bir daha gördüm…
Hayır. Bu şaşalı tören “din” üzerine inşa edilecek bir geleceği haber vermiyordu. Daha çok aynen Osmanlı İmparatorluğunda olduğu gibi ağırlığı “zafer, ihtişam, büyüklük” üzerine oturmuş bir “kibrin” bundan sonra çok daha egemen olacağının haberini veriyordu.
2023’e hazırlanan “büyük Türkiye” ancak Erdoğan ve Davutoğlu gibi hayalleri önlerinde koşturan “politikacıların” başarıları olabilirdi…
KIBRIS’A NASIL YANSIR: “İzleyenler görmüşlerdir. KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile eşleri Meral Eroğlu protokol sırasının en önünde yer aldılar. Artı Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan tebrikleri kabul ederlerken bir tek Meral Eroğlu’nu kucakladı.
Elbet protokol dışı bu davranış sadece bir “tanışıklığın” samimiyeti ile izah edilemezdi. “Bizim Kıbrısımız” imajını da çakıyordu, “ayrımız gayrımız yoktur” anlamıyla da okunabiliyordu. Kaldı ki Erdoğan 1 Eylül’de ilk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yapıyor.
Bu tip davranış ve sıra dışı politik olayları TC-KKTC ilişkileri içinde Rum tarafının nasıl değerlendirdiğini bilemiyorum. Fakat tekrar etmeliyim: Anastasiadis Annan Planı’nın da üzerinde ödünler isterken hâlâ “bu Türkiye”yi göremiyorsa bir kez daha kaybedecektir!

**********
KISACA TAKILDIĞIM: TC’NİN DESTEKLEDİĞİ ADAY CUMHURBAŞKANI SEÇİLİR Mİ?
Gelin önce biz erkeklerin kabul etmesi gereken gerçeği ayazlatalım: (Zaten hem bilinendir hem de erkekler dünyasında” çatır çatır hayat bulurken dolayısıyla uygulanandır!) Kısaca “politikacılımızın da irili ufaklı iş insanlarımızla toplumda öne çıkmış insanlarımızın da “başarıları” ile “politik serüvenleri” eşlerinin “başarı ve politik tutumları oranındadır.”
Mesela: Sn. Eroğlu siyaset merdivenlerini çıkarken hep eşi Meral Eroğlu’na dayanarak çıktıydı. Bu yolda eşi ile birlikte büyük mücadele verirlerken bir ömür “atılan taşları” Eroğlu başını eğerek savmaya çalışırken, onları karşılayıp etkisiz hale getiren Meral Eroğlu olduydu…
Tabii bir de bunun, “her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” gibilerinden klasiği vardır ama bu laf bana her zaman eksik ve yanlış gelmiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hayli zaman vardır. Buna karşın adayların belirlenip bilinmesi gerekir ki bu konuda kamuoyu oluşsun… Bu cümleden hareketle diyoruz ki Eroğlu ikinci kez Cumhurbaşkanlığı’na aday olacaktır.
Şimdi bir başka gerçeğe dönelim: Bu ülkede Ankara’ya rağmen siyaset kulvarında rahatlıkla koşmak biliyorsunuz kolay değildir! Ha kolaydır yeter ki Ankara “adayı” veya “siyasi partiyi” kendine dert etmesin!”
Pekala Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mesela Erdoğan’ın işaretleyip işte “cumhurbaşkanınız” diyeceği bir aday olur mu? Neden olmasın? Bu aday Eroğlu olabilir mi? Olur! Çünkü:
Erdoğan’ın arkasında ve başarısında eşleri Emine Erdoğan da vardır? Ne yaptı Törende Emine Erdoğan? Meral Eroğlu’na çok samimi bir davranışla sarılarak kucaklaşma olanağı tanıdı. Bu özel ilgi sizce de daha şimdiden seçimlerde Eroğlu lehine yansıyan artı puan olmaz mı? Bana göre öteye bile geçer…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar