Gezici yine avdet etti ve ortalık şenlendi.
Yetkili yetkisiz herkes şikayet ediyor ama kimse kılını kıpırdatmıyor ya Gezici de bulmuş yasalardan muaf alanı istediği gibi at koşturtuyor.
Neyse, sorun aslında hem muktedirlerin hem de muhaliflerin sorunudur, bir miktar yargıyı da kapsar ama onlar dert etmiyorsa bize de yazmak ve uyarmak düşer sadece.
Öyleyse yazalım:
Gezici’nin büyük bir tantanayla açıkladığı anketler kimin adına yapılıyor?
Ve kim ödüyor?
Her konuda lak lak konuşan Murat Gezici her nedense bu konuda dut yemiş bülbülden farksız değil.
Ser veriyor sır vermiyor.
Halbuki açıklamasında bir beis yoktur.
Eğer “müşterisi” “bu sonuçları davullu-zurnalı duyur diyorsa, ki öyle dediği için Gezici hiçbir masraftan kaçınmıyor kamuoyuna anketin sahibini açıklamak da bir borçtur.
Öyle ya kamuoyu o açıklanan rakamlarla birlikte o rakamların ortaya çıkması için ödeme yapanı da bilmeli.
Ve ne ödediğini de bilmeli.
Yoksa böyle şüpheli duruma düşerler, muktedirlerin ve muhaliflerin ses çıkarmamasından dolayı kazandıkları cesareti küstahça bir egoya çevirip Tatar’ı Atar yaparlar ve Kıbrıs Türkünün buna kanacağını sanırlar.
***
(Muhterem yargıçlarımıza not: Üç yıldızdan sonra başlayan bölüm, üç yıldızdan önceki bölümle alakalı ve/veya ilgili değildir. Üç yıldızdan sonraki bölüm Gezici anket şirketi ve/veya Murat Gezici ile alakalı hiç değildir. Hani olur ya bu satırların yazarı muhterem mahkemenize getirtilip o meşhur “kutuya” girerse eğer aynen böyle söyleyecektir.)
Bizim buralarla ilgili çok beğendiğim bir söz vardır;
“İki kişinin bildiği bir sır artık sır değildir.”
Bu söz tam da Kıbrıslı Türkler için söylenmiştir.
Sır saklamasını beceremeyen veya “falanın anketini ben ödedim” diye böbürlenenler sayesinde biz de olup bitenlerden haberdar oluyoruz.
“Gazetecilerime örtülü ödenekten ödediler” deyip de her ne halse bir tek “gazetecinin” ses çıkarmadığı o durum var ya.
Pek samimi olduğu bir zattan yüklüce paralar almış “anketler yapacağız, seni kesinlikle kazandıracağız” diye.
1 adet (yazı ile bir) anketten sonra anket elemanlarının işine son vermiş.
Aldığı yüklüce paraları da cebine atmış.
Sonra “denizaşırı” bir şirketi devreye sokmuşlar.
Aynı zat bu kez “denizaşırı” şirkete yüklüce paralar ödemiş.
Kimse de itiraz etmediği için bu saadet zinciri de dilediği gibi yürümüş.
Ta ki “atarlanana” kadar.
Tüm bunlara tanık olanlar anlatıp anlatıp gülüyorlar.
Anlayacağınız dalga geçiyorlar.
Aslında ağlanacak memleketin haline…
